41.Bölüm : Paravan

3 1 0
                                    

Hepimizin bir anda tüyleri ürperdi. Korkuyorduk ama birlikte olduğumuz sürece bir şey olmazdı. Değil mi?

Aşağıdan tekerlemenin boğuk sesi geliyordu. Henüz üst kata yeni çıkmış olması lazımdı. Yani yaklaşık bir iki dakikamız vardı. Eğer iyi değerlendirirsek kaçabilirdik. "Şimdi hemen hemen bir iki dakikamız var. Bir plan yaparsak kaçabiliriz." dedim. Hiçbirimiz ne yapacağımızı bilmiyorduk. Elimizde silahlar vardı ama şu an bunlarla en fazla kaç kişiyi durdurabilirdik? Aşağıda kaç kişiyle geldiğini bile bilmiyorken silahlara güvenmek aptalca olurdu.

Mert "İlk önce sakin olalım. Aşağı inmek tehlikeli olur. Burada da saklanamayız. Tek çare çatı katından çıkış bulmak ya da girişi engellemek." dediğinde daha çok fark ettim ne kadar kötü bir durumun içerisinde olduğumuzu.

Aşağıdan sesler yaklaştıkça tüylerim diken diken oluyordu. Hemen karar vermemiz lazımdı. "O zaman Oğuz ve Talya burada çıkış var mı diye baksın biz ikimiz de kapının önünü kapatacak şeyler taşıyalım." dediğimde herkes hemfikir oldu.

Oğuz ve Talya ayrılıp çatıyı dolaşmaya başladılar. Biz de mert ile elimize ne geçerse aşağıya taşımaya başladık. Mert büyük bir masayı alırken bende ufak masaları aldım. Büyük masayı alta küçükleri de üzerine koyduk. Merdivenlerden yukarı çıkarken sesin daha da yakınlaştığını duydum. Çocuk olsam bu sese heyecanlanırdım ama şimdi...

Talya fısıltılı bir bağırış ile bize seslendi. "Buldum, buldum gelin." dediğinde koşarak yanına geldik. Çatının üzerinde bulunan bir geçit vardı. Orada bir geçit olduğunu hiçbir zaman fark etmemiştim. Büyük ihtimalle şimdiye kadar kimse orada bir geçit olduğunu fark etmemiştir.

Oğuz "Girecek miyiz?" diye sorduğunda Mert "İlk önce biz girelim." dedi. Oğuz sorduğu soruya pişman olarak Mert'in peşinden gitti. Biz de onların peşinden deliğe girip arkadan kapısını kapattık. Zifiri karanlıkta telefon ışıkları ile ilerlemeye çalışıyorduk. Çok geçmeden çatıya çıkmıştık. Yani gerçek anlamda çatıdaydık. Çatının üzerindeydik ve ne yapacağımıza dair bir planımız yoktu. Evet plan kaçmak ama nasıl olacağını biz de bilmiyoruz.

Mert arkasını dönüp sürekli olarak bizi dikkatli olmamız konusunda uyarıyordu. Çatının kenarından yavaşça yürürken bahçeden yüksek bir ses geldi. Cengiz'in sesine benziyordu.

"Artık nereye kadar kaçacaksınız bilmiyorum çocuklar ama artık kabullenmenin zamanı geldi bence. Siz de pes edin de artık bitsin bu oyun. Ben de yoruldum artık iki senedir kovalamaktan."

Çatının ucundan yürüyerek arka bahçenin olduğu tarafa geldik. Cengiz kafasını kaldırıp bize baktı. Dışarıda bir sürü adam vardı. Cengiz bize bakmaya devam ederken elindeki megafonu ağzına götürüp "Yani ne desem bilemedim. Tebrik ederim galiba." dedi. Oğuz bağırarak "Amca Bey sen daha ne istiyorsun tam olarak. Valla biz kaçmaktan yorulduk sen bu yaşında kovalamaktan yorulmadın helal olsun." diyerek dalga geçti kısmi olarak.

Cengiz "Aşağı gelin de öyle konuşalım. Sesiniz gelmiyor." dediğinde Oğuz hırkasının kolunu yukarı çekip nah çekti. Yalnız çıkan sesi duymanız lazımdı. O an istemsizce güldüm Oğuz'un yaptığı şeye. Cengiz duruma sinirlenmiş gibi bakıyordu. Megafonu ağzına götürüp "İnsan gibi konuşmayı teklif ettim ama siz bilirsiniz." dedi.

Mert'e dönerek "Buradayken bir şey yapamaz değil mi?" dedim. Mert yüzüme umutsuzca bakıyordu. Oğuz'un el hareketinden sonra işler biraz daha karışacak gibiydi. Yeniden Mert'e dönüp "Telefonunu verebilir misin?" dedim. Mert hiç düşünmeden telefonunu çıkarıp verdi. Mesajlaşma uygulamasına girerek polis arkadaşını buldum. "Ne yapacaksın? Şu an buraya gelmesi en az yarım saat." dediğinde kafamı sallayarak "Biliyorum ama eğer bir şey olursa eğer nerede olduğumuzu bilirler en azından. Eğer buradan başka bir yere götürülürsek bizi takip edebilirler bu sayede." diyerek polise canlı konum gönderdim.

Ek olarak da altına "Acilen buraya gelmeniz lazım eğer konumdan hareket ettiğimizi görürseniz takip edin. Şu an Cengiz peşimizde, durumlar karışık." yazarak gönderdim. Mert gururlu bir baba ifadesi ile bana bakıyordu. Talya "Ne yapıyorsunuz acaba? Şu an acil bir durumun içerisindeyiz de, bir plana ihtiyacımız var gibi." diyerek konuyu yeniden hatırlattı.

Mert "En mantıklısı şu an adam gibi aşağıya inmek. Buradan kaçacak bir yerimiz yok ama en azından aşağı inip savaşmayı deneyebiliriz." dediğinde herkes sessizliğe gömüldü. Kimse durumu bu kadar çabuk kabullenmek istemiyordu. Mert'e "Başka yapacak hiçbir şeyimiz yok mu?1 diye sordum. Bir şey demedi ama yüzündeki umutsuz ifade ile bakışı çok şey anlattı.

Hepimiz durumu kabullenerek girdiğimiz delikten geçerek yeniden evin içerisine girdik. Yavaşça merdivenlerden indik ve koyduğumuz engelleri kenara çektik. Hiçbirimiz bir kelime etmiyorduk ama çok şey söyleyebilirdik bu konu hakkında.

Arka bahçeye geldiğimizde ortalıkta kimse yoktu. Talya ve Oğuz aynı anda "Nereye gittiler?" diye sordu. Nereye gittiklerine dair hiçbir fikrim yoktu ama bir planları olduğu kesindi. Biz etrafımıza bakınırken yeniden geldiler. Etrafımızda çember oluşturup beklemeye başladılar. Ellerinde gaz maskesi vardı ve diğer ellerinde de...

Anlamıştık, hepimiz. Oğuz'un "Sıçtık." deyişi ile hepimizin aynı şeyi düşündüğünden emin oldum. Bu arada diğer ellerinde de bombaya benzer bir şey vardı. Tahminlerime göre gaz bombasıydı ve içerisinde bizi bayıltacak bir şey olma ihtimali aşırı yüksekti.

Kaderimizi kabullenmiş bir şekilde beklerken adamlar bir anda maskelerini taktılar. Ardından yüksek bir ses ile gaz bombalarını bize doğru fırlattılar. O an üzerimizdeki kıyafetleri yüzümüze götürüp ağzımızı ve burnumuzu kapatmaya çalıştık ama nafile. Her türlü o gazı soluyorduk. İstemesek bile gazın etkisi ile bilincimizi yitirmeye başlamıştık. Birkaç dakikanın sonunda gözlerim direnmeyi reddetmiş ve bilincim kapanmıştı.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama gözlerimi açtığımda bir depodaydım. Evet yeniden o depodaydım. Adam resmen takmıştı buraya. Etrafıma bakındım ama kimse yoktu. Bir sandalyenin üzerinde bağlanmış şekilde duruyordum. Kalkmaya veya kaçmaya çalıştım ama çok sıkı bağlanmıştım, hiçbir şansım yoktu.

Birkaç dakikanın sonunda arkamdaki bir kapının açıldığını duydum. Arkamı dönüp bakmaya çalıştım ama başaramadım. Gerek de kalmadı zaten. Adamlar yanıma kadar geldiler. Bizimkileri de birer sandalyeye bağlamışlardı ve her birini iki adam taşıyordu.

Mert'i sağ tarafıma Talya'yı sol tarafıma ve en sona da Oğuz'u koydular. Daha sonrasında öndeki kapıdan iki tane büyük ve arkası görünmeyen iki adet paravan getirdiler. Arkalarında birilerini taşıyorlardı. Kim olduklarını veya onlar ile ne yapacağını bilmiyordum ama şimdiden hoşuma gitmiyordu.

En sonunda baş solistimiz gelebilmişti. İçeriye girdi ve arkasından kapılar kapandı. Bizimkiler de yavaş yavaş kendilerine gelmeye başlamışlardı o sırada. Cengiz "Evet hemen hemen kendinize geldiğinize göre hoş geldiniz." dedi. Bize biraz daha yaklaşarak "Bugün bir oyun oynayacağız ama ilk önce Sara'yı serbest bırakalım." diyerek adamlarına işaret verdi. Adamlar yanıma gelip iplerimi çözdü. Ardından bir masa getirdiler.

"Şimdi paravanların arkasında bir arkadaşın bir akraban ve bir de sürpriz oyuncumuz var. Sürpriz kişinin kim olduğunu söyleyemem ama öğrenmen için sabırsızlanıyorum. Öğrendiğin zaman hikâyenin asıl önemli kısmını anlatmaya devam edeceğim." diyerek masaya yöneldi. Masadan bir silah alarak yanıma yaklaştı. "Şimdi seninle değişik bir Rus ruleti oynayacağız. Bu paravanların arkasında kimin olduğunu bilmiyorsun ama birini elemek zorundasın. Şimdi silahı al ve birine sık." dedi.

"Ama eğer bana sıkarsan şunu bil ki arkadaşlarını tehlikeye atarsın." dediği sırada diğerlerine baktım. Her birinin arkasında bir adam duruyordu. Ellerinde de silahlar ile bekliyorlardı.

Silahı aldım ve ayağa kalktım. İçimden sol diyordum ama ortaya da sıkabilirdim. Bunu yapmak istemiyorum, paravanın arkasında bir arkadaşım bir akrabam ve sürpriz biri var. Hepsinin de canı önemli ama şu an korumam gereken üç can daha var. Eğer üç kişiden birini mi yoksa arkadaşlarım ile sevgilimin mi hayatı derseniz diğer üçünden birini seçerim.

Hiç düşünmeden ortadaki paravana sıktım. Olabildiği kadar zarar görmeyeceği yerlere sıkmaya çalıştım ama ne kadar etkili oldu bilemiyorum.

Cengiz "Paravanı kaldırın." dediğinde vurduğum kişinin paravanını kaldırdılar.  Beklemediğim biriydi. Yani nasıl tahmin edebilirdim bu kişiyi bilmiyorum ama... Akrabamı vurmuştum...

Gizli Saklı - 1 & 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin