-5-

336K 11.3K 1.5K
                                    

Buğra ile Yağmur'un son görüşmesinin ardından tam olarak iki hafta geçmişti. Ahmet bey ise evine dönmüş, durumu eskisinden biraz daha iyiye gidiyordu. Büyük gün gelip çatmıştı. Bugün genç kızı istemeye geleceklerdi. Yağmur kendisini oldukça huzursuz hissediyordu. Asık bir surat ile, gardıroba asılı önü kalp şekli olan dantelli siyah elbiseyi çıkardı ve giyindi. Ardından hafif bir makyaj yapıp, sonrasından maşa yardımı ile, saçlarının uçlarını hafifçe dalgalandırdı. Odasının kapısının tıkanması ile birlikte, Yağmur gözlerini kapıya dikti ve "Girebilirsin babacığım." dedi. Ahmet bey içeri girdiğinde, kızı saç maşasını soğutmak için yere indirdi.

Babası, kızının alnını titrek dudaklara öptükten sonra, akan göz yaşlarını sildi.

"Çok güzel olmuşsun kızım benim. İnan ki doğru bir karar verdin. Zamanla anlayacaksın bunu." dedi ve elindeki büyük kırmızı kolye kutusunu açtı. Ahmet bey kutunun içindeki zümrüt gerdanlığı çıkarıp, kızının saçlarını yana attı ve boynuna taktı. Yağmur babasına doğru dönüp, gerdanlığı ellemeye başladığında, göz yaşlarına hâkim olamamıştı. Bu gerdanlık rahmetli babaannesine aitti.

"Baba, bu gerdanlık... "

Ahmet bey buruk bir şekilde gülümseyip " Sana çok yakıştı, canım kızım benim. Babaannenin yadigarına sahip çık olur mu? Kızın evlendiğinde, sen de ona tak. " dedi

"Peki annem de taktı mı bu gerdanlığı?"

Ahmet Bey kısa bir süre sessiz kaldı ve sessiz bir şekilde "Taktı kızım." dedi. Yağmur sevinçten gülümseyip, boynundaki gerdanlığı öptü ve "Canım annem..."dedi.

Dış kapının çalması ile, genç kızın yüreği hoplamaya başladı. Babası heyecanlı bir şekilde "Kızım, geldiler! Hadi çabuk aşağıya inelim!" dedi ve kızının elini tutup, aşağıya götürdü.

***

Artık karşımdalardı... Tarık amca, Nesrin teyze ve Buğra.

Yarım ağızla "Hoş geldiniz." diye mırıldandım ve içeri davet ettim. Nesrin Teyze anında beni süzmeye başlayıp "Yağmurcuğum ne güzel olmuşsun canım benim. Allah nazarlardan saklasın." dedi. Tam o sırada, babam devreye girip "Bir tanedir benim güzel kızım. Güzel olduğu kadarda marifetlidir. Hadi o güzel ellerinle bize kahve yap." dedi.

"Kahvelerinizi nasıl içersiniz?" diye sorduğumda, Tarık amca gülümseyip "Nesrin ve ben sadece içiyoruz." dedi. Buğra ile en son buluştuğumuzda benle birlikte şekerli içmişti. O yüzden ona sormaya gerek duymadım.

Mutfağa gittiğimde ise, sinirli bir şekilde cezveyi yerinden çıkararak kahveleri pişirmeye başladım. Benim bir sürü hayallerim varken, gelmiş burada onlara kahve hazırlıyordum.

Düşüncelere dalmam ile birlikte, kahvenin taştığını fark etmemiştim bile. Cezveyi çabucak ateşten alıp, taşan kahveyi silmeye başladım.

"Babanın dediği kadar marifetliymişsin bakıyorum."

Evet, bu ses arkamdan geliyordu. Buğra'nın sesiydi bu. Gözlerimi kısarak arkama döndüm ve onun alaycı bakışları ile karşılaştım.

"Ne istiyorsun?" diye sorduğumda, Buğra uzatmadan "Lavabo nerede? " diye sordu.

"Koridorda sağ tarafta ikinci kapı."
Buğra bir hışımla yanımdan ayrıldı.

Telefonuma gelen mesajla, sehpanın üstündeki telefonumu aldım. Didem bana mesaj atmıştı. Kesin olan bitenleri merak ediyordu.

Kimden: Didem

Canım, nasıl geçiyor? Bugün yanında olamadığım için lütfen beni affet. Annem 'in bayağı bir ateşi yükseldi, mecbur yanında kalmalıyım.

BABAMIN VASIYETI 1 (KİTAP OLDU) #Wattys2019Where stories live. Discover now