ON BİRİNCİ BÖLÜM

35 5 26
                                    


Olaylar ilerlemeye başlıyor, finale dört bölüm kaldı bile :) İyi okumalar dilerim.

11

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

11.

Saçlarımı düzleştirme işlemim bittiğinde düzleştiriciyi prizden çıkardım. Ardından otobüs durağına doğru yürüdüm. Bugün okula otobüsle gidecektim çünkü Samet abi annemi işe götürmüştü. Otobüs durağına yürüdüm ve Burcu ile karşılaşmamak için Tanrı'ya dua ettim. Neyse ki karşılaşmadım da. Otobüse bindiğimde kulaklıklarımı taktım ve ne yazık ki Burcu demişken aklıma Burcu gelmişti:

Güzel bir gündü. Öğle yemeğim için kantine gelmiştim. Yemeklerin arasından beğendiğim tek yemek pilavdı ve ben de pilavı alıp yanına üzerine sıkmak için ketçap mayonez istemiştim. Ketçabımı ve mayonezimi sıktıktan sonra pilavımı yemeye başladım. Kısa süre geçmeden Burcu ve arkadaşları buradaydı. Gözlerimi devirdim. Yine bir şeyler yaşanacaktı, biliyordum. Bela benden uzaklaşmayı sevmezdi. "Muadil çanta ha?" dedi masanın köşesine kalçasını yaslayıp. Arkasında duran arkadaşları da kollarını göğüslerinde birleştirdiler. Evet bu çanta muadildi çünkü orjinalinden stokta kalmamıştı ama aşırı beğenmiştim. Ben de bu yüzden muadilini almıştım. "Sana ne?" dedim gayet açık bir şekilde.

"Aa hadi ama Rüya," dedi dudaklarını büzerek. "Paran yoksa bize söyle biz veririz." İşaret parmağını gözünün altından kaydırdı, ağlama imajı veriyordu. Sinirle nefesimi verirken gözlerimi devirdim. "Param var." diye kendimi açıklamaya başlayacaktım ki onun kim olduğunu ve ona neden bir açıklama borçlu olduğumu düşündüm. Hiç kimseye hiçbir şey açıklamak zorunda değildim. "Sana ne ya." dedim kendimi toparlayıp, dediğim gibi; ona hiçbir şey açıklamak zorunda değildim. "Git başımdan."

"Ooo," dedi arkadaki arkadaşları beraber. Sonra arasından biri "Rüya Hanım sinirlenmiş." diye alay etti benle. "Sinirini sevsinler onun." dedi Burcu da. "Bana bak kızım, benimle konuşurken ayağını denk al, yoksa kötü olur. Muadilci seni."

"En azından enişteci değilim Burcu." diye yüzüne çarptım bu gerçeği. "Herkes en yakın arkadaşının sevgilisiyle nasıl yattığını biliyor." Dedikodular. İyi kız bazen kötü kız olabilirdi. Bu sırada kantinin susmuş bizi dinlediğini fark etmiştim. Bazı kişilerden 'ooo' sesi çıkmıştı. Bu sırada Burcu tabi ki de bu sözüme dayanamayıp kaşlarını çattı. "Ne diyorsun ya sen?" Sinirden elleri titriyordu. Sonra bir anda masada duran ketçabı aldı ve kafamdan aşağı sıktı. Hemen ayağa kalktım. "Ne yapıyorsun sen ya?" dedim bir hışımla. Ben hemen ayağa kalkmıştım ama o ketçabı sıkma işini iki dakikada hallettiği için kurtulamamıştım. Saçlarım ketçap doluydu. Öfkeyle elimi kaldırdım ve tam suratına çarpacakken arkada duran çocuklardan biri öne geldi ve bileğimi sertçe tuttu. "Orada dur bakalım." dedi. Sinirle elimi yere indirdim. "Ne haliniz varsa görün." dedim ve kantinden dışarı çıkmaya doğru yürüdüm. Ama bir anda adımlarım yavaşladı. Biri burayı izliyordu. Doruk Dora. Yanında da dört arkadaşı vardı, Emir, Mete, Mine ve tanımadığım bir çocuk. Onunla bir-iki saniye bakıştık. Mine ve Mete ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, Doruk sorgusuz sualsiz gözlerimi nişan almış bana kendi gözleriyle ateş ediyordu, diğer çocuğu pek umursamadım, Emir de kendini gülmemek için zor tutuyordu. Emir'e bakmak bana komik durumda olduğumu hatırlattı ve Doruk Dora ile olan bakışmamı kesip kantinden ayrıldım.

ELVEDALAR ACITIRWhere stories live. Discover now