39.Bölüm : Evlatlık

6 2 0
                                    

"İğrenç." diyebildim sadece. Diğerleri de ne oldu ne bitti henüz anlayamamıştı. Hepimiz yazılanları sindirmeye çalışıyorduk. Dediği şeyler gerçekten doğru muydu? Teyzemin bir çocuğu mu olmuştu? Hem de Cengiz'den...


Oğuz kaşlarını çatarak "Şimdi İrem ile Cengiz birlikte olmuşlar, iyi güzel ama çocuk nerede?" diye sordu. Talya anlamlandırmaya çalışarak "Belki kürtaj olmuştur." dedi. Araya Mert girerek "Sanmıyorum çünkü yıllar sonra haberi olduğunu söylemiş. Yani ortada bir çocuk olması lazım, değil mi?" dedi. Kafamı sallayarak "Anlayamıyorum... Neden bir insan hem zorla birine sahip olmaya çalışıp hem de karısını aldatır?" dediğimde Talya "Hem de bir defa da aldatmadı. Kaan'ın annesi de var. Ayrıca kim bilir daha kaç kadını bu şekilde zor durumda bırakmıştır." dedi.


İğrenerek etrafa bakıyordum. Resmen midemi bulandırıyor bu adam. Onca sene gözümüze iyi görünüp alttan da yapabileceği tüm kötü işleri yapmış. Yıllarca ona güvenip babamın yerine koyduğuma inanamıyorum. Keşke yıllarca babamın ilgisiz olduğunu kabullenip böyle bir şerefsizin kendini babamın yerine koymasına izin vermeseydim... Aklıma bana kızım dediği zamanlar geldikçe iğreniyorum kendimden.


Mert mektuba bakmaya devam ederken "Bilmeceyi düşündünüz mü?" diye sordu. Kimse bir şey demeyince "Şimdilik anlattığı şeylere takılmayalım. Hikâyenin devamı için bilmeceye odaklanalım. Tamam mı?" dedi. Herkes kendini toparlayıp mektupta yazan bilmeceyi tekrarlıyordu.


"Anılarımızın olduğu duvarların üzerindeki pencereden bahçeye bakıyorum." diyerek bilmecenin ilk cümlesini tekrarladım, "Buradan başlayarak cümle cümle ilerleyelim." dedim. Herkes kafasını sallayarak üzerinde düşünmeye başladı. "Senin, Cengiz ile olan anılarınızdan bahsediyor olabilir mi?" diye sordu Talya. Biraz üzerinde düşündüm, "Olabilir ama hangi duvarlar? Acaba..." diyerek duraksadım. Sonra "Acaba bizim evden bahsediyor olabilir mi? Yani Cengizlerle babamın kaldığı." diyerek devam ettim.


Oğuz aydınlanmış gibi "Aa evet lan. Mantıklı. Seni orada o büyüttü zaten. Evde zamanının çoğunu ya amcanla ya da teyzenle geçiriyordun." dedi. İğrenerek kafamı salladım. Bilmecenin ikinci cümlesini okuyarak devam ettim. "Henüz adını anamadan yanından gidenlerin anısına her gece buradan bir sigara dumanı yükseldiğini bilmesen de olur." kısmını tekrar okuduğumda anlamlandırmaya çalıştım. Henüz adını anamadan yanımdan gidenler... Annem mi? Ölü bilinen ablam mı? Sigarayı kullanan babam mı?


Mert "Annenden bahsediyor olabilir mi? Aklıma ilk o geldi, cümleye baktığımda." dediğinde evet anlamında kafamı salladım. "Galiba babam hâlâ annem için sigara içiyor." diye devam ettim. Hepsi bir anda yüzlerini düşürmüşlerdi. Hafifçe gülerek "Üzülmeyin canım. Olağan şeyler. Ayrıca annemi göremediğim için üzülmüyorum. Cennetten izlediğine inanıyorum sadece..." dedim.


Hepsi kendini toparlayarak yeniden bilmeceyi çözmeye devam etti. Oğuz bilmecenin son cümlesini okurken bizde bir yandan anlamlandırmaya çalışıyorduk," Yanında yokluğunu hissederek büyüdüğün kişinin yerini ben kapattım, şimdi onun penceresinden bakarak bekliyorum, gelmeni."


"Bu sefer de babamdan bahsetmiş. Babamın yokluğunu dolduruşundan bahsetmiş." diyerek açılış cümlesini yaptım. Oğuz "O zaman babanın penceresinden mi bakıyor. Çok mantıksız bir cümle lan." diyerek fikir yürütmeye çalıştı. Mert de üzerine eklemeler yaparak cümleyi düzeltti, "Eğer babasının odasındaki pencereden bakmıyorsa evet mantıksız ama odanın penceresiyse mantıklı."

Gizli Saklı - 1 & 2Where stories live. Discover now