5. BÖLÜM: KELEBEK HİSSİ

859 45 19
                                    

Yeni bölüm geldi.

-Peki ya gözlerini kaçıran mı yoksa gözlerine dalıp giden mi daha aşıktı?-

Keyifli okumalar diliyorumm.

Oku oku sıkıldığım ve zaten bir türlü konsantre olamadığım kitabı yatağın yanındaki küçük sehpanın üzerine bıraktım. Uykum yoktu ve zaten saat de erkendi. Telefonumu alıp balkona çıktım ve babamı aradım. Bir süre babamla sohbet ettik. Telefonumu kapattım ve geceye bir süs gibi asılmış olan yıldızları seyrettim. Annem acaba beni izliyor muydu? Mutlu muydu? Telefonumdan annem ile küçükken çektirdiğimiz bir fotoğrafı açıp uzunca seyrettim. O anılar gözüm önüne gelince burukça gülümsedim. Derin bir nefes aldım ve telefonu kapatıp tekrar odaya geçtim.

Susamıştım. Masanın üzerindeki sürahi boşalmıştı. Sürahiyi elime aldım ve odadan çıkıp merdivenlerden aşağı doğru indim. Salon karanlıktı ve tek ışık televizyon ışığıydı.

Özgür heyecanlı bir şekilde televizyonu izliyordu. Biraz daha yaklaştığımda arkasında duruyordum ve izlediği şeyin maç olduğunu gördüm. Klasik erkek tipi. Ne anlıyorlar top peşinde koşan adamları izlemekten?

"Neden orada öylece dikiliyorsun?" duyduğum soru gözlerimin kocaman açılmasına neden olmuştu? Arkasına dönmemişti ve bende çıt bile çıkarmamıştım. Nasıl beni farketmişti? Yanındaki tekli koltuğa oturdum. Hala televizyona bakıyordu. Onu şaşkınlıkla izledim.

"Geldiğimi nasıl farkettin? Ses bile çıkarmadım." kısa bir an bana bakıp tekrar televizyona döndü.

"Geldiğini anlamam için sesini duymama gerek yok," dedi ve ekledi. "Kokunu duysam yeter."

Duraksadım ve yutkundum. Şuan vücudumun işleyişi bozulmuştu. Kesinlikle farkediyordum. Eriyor muydum ben? Sıcak basmıştı. Elimdeki sürahiyi zar zor tutuyordum. Midemde garip bir şeyler hissettim. Sanki midemde kelebekler uçuşuyordu. Dalıp gittiğim esnada beni kendime getiren onun sesi olmuştu.

"Hadi be, hadi be," diyerek yavaş yavaş sesini yükseltiyordu. "Hadi... Goool!" diyerek ayaklandı. Bağırışı yüzümü buruşturmama neden oldu. Bu kadar sevinecek ne vardı?

"Hayır yani, bu kadar sevinecek ne var? Çok sıkıcı,"

"Sıkıcı mı? Takım tutup onu desteklemek çok eğlenceli, denersen seversin." dedi ve yerine tekrar oturdu.

"Sanmıyorum,"

"Hadi bakalım bir takım seç de onu destekle," biraz düşündükten sonra zaten uykumun olmadığını ve yapacak bir şeyimin de olmadığını düşünerek kabul ettim. Elimdeki sürahiyi kenara bırakıp Özgür'ün yanına oturdum.

"Sen hangi takımı tutuyorsun, kırmızı mı mavi mi?"

"Mavi,"

"O halde ben kırmızı takımı tutuyorum."

"Şaşırdık mı? Tâbi ki hayır," diye homurdandı. "İşe yaramaz kırmızılılar senin olsun.

Kaşlarımı çatarak, "Nesi işe yaramaz be?" dedim.

"Başladı, başladı." dediğinde bakışlarımı televizyona çevirdim.

"Bak, aslan be! Nasıl da kaptı topu." dediğimde sesim biraz fazla yüksek çıkmıştı. Özgür kaşlarını havalandırarak bana bakıyordu. "Hadi be, koş be, gole gidiyor," dedim heyecanlı bir sesle. Ellerimi kaldırdım. "Gol hadi gol.. Gool! Gool!" diye bağırarak ayaklandım.

"Siktir," diye homurdandı Özgür.

"Gördün mü? Nasıl da gol attı?" Yerime oturarak tekrar televizyona döndüm. "Yakışıklı çocuk be." Özgür'e kısa bir bakış attığımda tek kaşını kaldırarak bakıyordu.

BEDEL Where stories live. Discover now