Bölüm 9: Kristal Ağaç(FİNAL)

7 2 1
                                    

Sürekli yalan söyleyen biri düşünün

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sürekli yalan söyleyen biri düşünün. Her soru sorduğunuz da size  yalan söylesin ama iyi bir insan olsun. Birde sürekli doğruları söyleyen biri düşünün. Her soru sorduğunuzda size doğruları söylesin ama kötü bir insan olsun. Kimi seçerdiniz? Ben seçseydim hiçbirini seçmezdim. Çünkü insanlar değişirler. Sürekli değişen biriyle niye arkadaş olayım ki? Elbet bir gün onlar da sizin arkanızdan bıçaklayacaklardır.

💧

İçimdeki o geçmeyen duygulardan artık kurtulmak istiyordum. Bir yolu vardı ama o tek yol beni bırakıp gitmişti. O çiçek açtığı yerden geri toprağın altına dönmüştü. Keşke beni de alsaydı. Öleceğimiz gün de beraber aynı toprağa gömülürdük.

Elbisemin etek kısmını hala ellerimle tutuyordum ve hala laleleri takip ediyordum. Laleleri arkada bırakmıştım. Tıpkı bir çiçeğin beni bırakıp gittiği gibi. Bu cümleleri kafandan istemeyerek kuruyordum. Laleler bir anda açmayı bırakmışlardı. Bende kararsızlıkla etrafa bakıyordum. Nereden gitmem gerekiyordu?

Yola tekrar baktığımda yolun kenarlarında duran kırmızı renkte kristaller gördüm. Harekete geçip onları takip etmeye başladım. Artık bir şeyleri takip etmekten çok sıkılmıştım.

İleride bir ağaç gördüm. Dalında salıncak vardı fakat bu ağaç sıradan bir ağaca benzemiyordu. Bu ağaç kristal bir ağaçtı! Merak edip ağaca doğru koşmaya başladım. Elbisem beni durduramıyordu. Ağacın yanına gittiğimde ağacın altında biri vardı. Bu... bu... bu Elfela'ydı! Gözlerim dolmuştu, ağlıyordum. "Hoş geldin Bayan Dainty. Lütfen yanıma oturup söyleyeceklerimi dinle." dedi Elfela ormanın içine doğru bakarak. Ağlamaktan dediği şeyi anlayamadım. "Elfela" dedim onun biraz yanına doğru ilerleyerek. "Beni neden bıraktın? Sen gittikten sonra bu aşkın bittiğini sanmıştım. Seni özlemiştim Sarmaşık bozuntusu" dedim ve Elfela ben bu cümleleri söyledikten sonra ayağa kalktı. "Irmak, Ben seni asla bırakmayacağıma dair söz vermiştim değil mi? Sözümü de tutuyorum işte. Sadece seni test etmek istemiştim. Hepsi bu. Ama senin o kadar üzüleceğini bilseydim böyle bir şey yapmak aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben seni güçlü ve ayakları üzerinde durabilen bir kadın sanmıştım ama meğer yanılmışım" dedi Elfela ve arkasını dönüp ileriye doğru ilerledi ve kollarını bağladı.

"Güçlü bir kadınım ben Elfela! Beni test etmek için böyle bir şey yapmana gerek yoktu! Ben seni yenmiştim! İşte sende böylece güçlü olup olmadığımı anlamıştın ondan sonra beni bıra-" cümlem yarım kalmıştı çünkü Elfela koşup beni dudağımdan öptü ve "İşte kazanan kişinin hediyesi." dedi. sadece bir tane öpücük müydü hediye? Bari bir yarım saat öpseydi beni.

"Şaka yapıyorum şaka şaka. Asıl hediyen bu değil bu." dedi ve parmağıyla ağacı gösterdi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken ağlamayı kestiğimi fark ettim. Bu bir kristal ağaçtı onu biliyorum ama kazanan kişiye niye bir ağaç verilsin ki? "Elfela bu ne?" dedim bir tane hıçkırarak. "Bu bir dilek ağacı prenses, sen ne istersen o gerçek olur ama sadece bir defa kullanma hakkın vardır. Evet ağlamayı kestiğinden anladım neden böyle bir hediye kazanıp şaşırdığını. Çünkü yıllardır bu çift dövüşlerinde sürekli bu dilek ağacını kazanan kişiye veriyorlarmış. O kişi de istediği dileği dilek ağacı sayesinde gerçekleştiriyormuş." dedi bende onu dinlerken ağaca doğru yavaş adımlar attım. "Bu arada elbise tam istediğim gibi olmuş şimdi daha güzelsin. Aslında önceden de güzeldin ama elbiseyle bambaşka old-" bu sefer ben koşup onun dudağını öperek onu susturdum. Hiç şaşırmamıştı hatta gözlerini kapayıp beni kucaklamıştı.

Ondan dudaklarımı yavaşça ayırıp tekrar ağaca doğru ilerledim. Dileyeceğim şeyi biliyordum. Hem de o dev lalenin içinde karar vermiştim. "Irmak kötü bir şey dileme. Kötü bir şey dilersen sen bu kristal ağaca ebediyen hapsolursun." dedi Elfela beni uyarmaya çalışarak. Ben zaten kötü bir şey dilemeyecektim. Elfela dileyeceğim şeyi duysun istemiyordum. "Dileyeceğim şeyi sesli mi söylemem gerek?" dedim Ona doğru dönerek. "Evet." diye yanıt verdi bana doğru gülümseyerek. ağacın tam dibine doğru gittim ve Elfela'nın duymayacağı bir ses tonuyla "Elfela ve benim bir büyülü kapımız olsun. Sadece bizim ailemiz yaşasın. O büyülü kapının içerisine imparator ve imparatoriçe olarak geçelim. Evren sadece ikimizin olsun." dedim. Evet dileyeceğim şey buydu. Bir büyülü kapı olsun ve içerisindeki evreni biz yönetelim istemiştim. Bir de ailemiz olsun, çocuklarımız olsun. Tek dileğim buydu. Geri geri yavaşça Elfela'nın yanına doğru gittim ve kristal ağaca doğru baktım. "Ne diledin?" dedi Elfela elimi tutarak. "Sabret birazdan görürsün." dedim onun yüzüne bakarak. Kristal ağaç bir anda parlamaya başladı. Çok şiddetli bir parlamaydı bu. Kör olacağımızı düşünüp ellerimizi birbirinden ayırıp gözlerimizi kapatmıştık.

Gözlerimizi açtığımızda Karşıda bir kapı duruyordu. Kristal ağaç kapıya dönüşmüştü çünkü ağaç ortada yoktu. İşte buydu. İstediğim şey tam olarak buydu. Elfela'ya baktığımda ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kafamı geri kapıya çevirdim çünkü kapı açılmıştı. Kapının içinden her tarafı sarı olan ve parlayan bir kadın çıkmıştı. Çok güzeldi. "Irmak. Beni hatırladın mı?" diye sordu bana. Sanki kadının sesini bir yerden hatırlıyor gibiydim. Evet! Bu sesi ben dev lalenin içindeyken duymuştum. Bu o sesin sahibiydi. "Evet. Ben dev lalenin içindeyken sen kulağıma fısıldamıştın. Hatırlıyorum seni." dedim ve ona doğru ilerledim. Ben ilerleyince Elfela'da arkamdan geldi. "Benim adım Santra Sun. Bu ağacın  ve sahibiyim. Aynı zamanda güneş kadınım. O dev lalenin içinde senin görünümüne gerip senin yerine geçmiştim ve sana çıkmak için yardım etmiştim. Aslında yıllardır bu kristal ağacı kötü dilekler için kullanıyorlardı ta ki sen dileğini dileyene kadar. Hepsi kristal ağacın içerisine hapsolmuştu ama sen dileğini diledikten sonra o kapının içindeki evrende hepsi hapishanedeler. Yani onları görebileceksiniz isterseniz onları serbest bırakabileceksiniz. Yani özetleyecek olursak evren size ait." dedi ben de Elfela'ya baktım ve onun iki elini tuttum. "İşte. Bu benim dileğim Elfela artık sen ve ben bambaşka bir yerde hayat kuracağız." dedim oda bana "Irmak bu çok güzel bir şey fakat nasıl desem bilemedim. Burada benim anılarım var-" derken onun sözünü kestim. "Olabilir Elfela, Benim de anılarım var fakat bu dünya bize ait değil biz bambaşka dünyalara aitiz." 

Elfela'nın gözleri doldu. burada ki anılarını oraya da taşıyabilirdik. Benim tek istediğim farklı bir dünyada yaşamaktı çünkü burada bazı insanlar beni zorbaladı, taciz etti ve şiddet uyguladılar. "Tamam ama Twyla ne olacak?" dedi bende "Onu da yanımıza alırız. Sen yeter ki iste." dedim. Bir şey söylemeden kapıya doğru ilerledik. Yeni bir hayat kuracağımıza inanamıyorduk. Resmen bu evreni terk diyorduk ve bir şey daha vardı artık biz o evrenin imparator ve imparatoriçesiydik...


ELFELA | Yeşil Krallık Serisinin ilk kitabı | TamamlandıWhere stories live. Discover now