16. BÖLÜM

2 0 0
                                    

Bu bölüm biraz textingden çıkabilir ama çok kısa zaten umarım sıkılmazsınız. Keyifli okumalarrr

.

.

Telefonu yatağa fırlatıp aynada son kez kendime baktım. Evren'e gitmeyeceğimi söylememe rağmen tabii ki gidip onu görecektim. Çok kısa bir zaman olmasına rağmen onu görmesem özlemeye başlıyordum. Bu içimde olan şeyleri çok anlamlandıramasam da biraz da buna gerek duymuyordum. Akışına bırakmak her zaman daha iyiydi.

Abartıyordu. Çok fazla harcama yapmazdım. Girip küçük küçük şeyler alırdım. Tabii ki bunların birikerek büyüdüğünü de hesaba katmam gerekiyordu ama oraları karıştırmamak en iyisiydi.

Bugün bu zamana kadar hiç yapmadığım şeyi yapıp sohbet açacaktım. Nasıl tepki vereceğini merak ediyordum. Onca söylediği şeyden sonra en kötü ne yapabilirdi ki?

Çantamı alıp çıktım. Kulaklığımı takıp şu aralar aşırı sardığım şarkıyı açtım. Kulağımda 'Aşka Çarem Yok' şarkısı çalarken evime aslında 10 dakikalık uzaklıkta olan BİM'e doğru yol almaya başladım. 

Sırf onu görmek için her gün o 10 dakikalık yolu yürür dönerdim. Çalıştığım yere de 15 dakikalık mesafesi olmasına rağmen nedenini bilmediğim bir şekilde onu görmek için her gün farklı saatlerde giderdim. Çevremdeki herkes neredeyse öğrenmişti. Artık bana onu sorarlarken "Bimci çocuk ne yapıyor?" diye sorup gülüyorlardı.

BİM'in önüne geldiğimde derin bir nefes alıp içeri girdim. Yazışırken rahat bir tavır takınıyordum ama fark etmesin diye her gittiğimde soğuk ve mesafeli bir ifade takınıyordum. Bakalım bugün ben konuşunca tepkisi ne olacaktı?

İçeri girip yine saçma sapan şeyler aldım. Ama her şeyden önce hep aldığım o çikolatayı aldım. Albeni...

Evet bir mesaj vermek için alıyordum. Normalde de Albeni'yi çok severdim ama tabiki her gün yiyecek kadar değildi. Onun yüzünden şeker hastası olmama ramak kalmıştı. Umarım buna değerdi aslan parçası, yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim artık.

Kasaya geldim. Yine benden yana bakmıyordu. Çok düz bir çocuktu. Aşırı mesafeliydi. Ona bakarken duvara bakıyor gibi hissediyordum. Tamam, taş konusunda haklıydım. Duvarlardan daha kuvvetli taş gibi çocuktu. Ama bu soğuk nevale olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Hoş, ben de öyleydim. Belki de ben öyleyim diye ya da müşterisiyim diye etik dışına çıkmamak için yaklaşmıyordu.

"Merhaba." dedim gözlüğümü çıkarıp gülümserken. 

"Merhaba." dedi mırıldanarak.

Şirinliğimi bozmadan konuşmaya devam ettim.

"Nasılsınız?" 

"İyiyim, siz?" dedi garipsemiş bir şekilde.

"Ben de iyiyim." dedim gülümseyerek. İlk defa bana baktı. Göz göze geldik. Kalbim at gibi şaha kalkarken gözlerimi çekemedim. Bu sefer o da çekmedi gözlerini. İkimiz de kitlenmiş gibi birbirimize bakıyorduk. Gözlerimizi çekemiyorduk. Elindeki Albeni havada kalmıştı. Arkamızdan gelen akranımızın bile varlığını hissetmemiştik.

Bize bir kere seslenmişti. "Evren Bey, deponun anahtarını verir misiniz?" tabii bizden ses çıkmamıştı. Çünkü fark etmemiştik aramızdaki o çekimden.

"Evren Bey?" demişti tekrardan.

"Hıh?" diye bir ses çıkmıştı Evren'den. Normalde olsa buna çok gülerdim ama o anın heyecanıyla ayakta bile zor duruyordum.

Gelen kişi öksürdü. Evren bende olan gözlerini çevirip kafasını salladı. 

"Buyurun Ceyhun Bey?" dedi.

"Depo anahtarı?" dedi Ceyhun. Yüzünde de saçma bir sırıtış vardı. Utanmıştım suratım yanmaya başlamıştı. Bende boğazımı temizledim ve Evren'e döndüm. Onun da yanakları al al olmuştu. Anahtarı Ceyhun'a uzattı. Elinde kalan Albeni'nin barkodunu okutmak için hamlede bulundu ve o sırada çikolatayı gördü. Gülümsedi.

"Çok seviyorsunuz herhalde bu çikolatayı?"

"Evet, çok çok seviyorum diyemesem de bu aralar bağımlısı oldum diyebilirim." dedim.

"75 lira 95 kuruş." dedi. Kartı okuttum.

"Teşekkür ediyorum. Kolay gelsin. İyi günler." dedim gülümseyerek.

"İyi günler." dedi. Tam kapıdan çıkarken seslendi.

"Pardon, yanlış anlamazsanız isminizi öğrenebilir miyim?" dedi. Şaşırmıştım, ismimi sormasını beklemiyordum. Bunca zaman hiç öyle bir etkileşimimiz olmamıştı. Belli etmedim ve gülümsedim.

"Yıldız." dedim. "Az önce öğrendim ama bozuntuya vermeyim. Sizin?" 

"Öğrendiniz ama yine de söyleyeyim. Evren." dedi gülümseyerek.

"Tanıştığıma memnun oldum. Bir gün oturup bir kahve içmeyi çok isterim sizinle." dedim.

Önce bir kal geldi. Sanırım dediğimi idrak edemedi. 

"Olur. Bir gün geldiğinizde müsait olursanız iş çıkışı bir yere gidebiliriz." 

"Süper fikir. Ben de işten çıkınca gelirim beraber geçeriz." dedim. Hayatımda hiç unutamayacağım gülümsemeyi bahşetti bana. Vurulmuş gibi hissettim. Gözlerimi dudaklarından çekemedim.

"Kolay gelsin." dedim kendimi zorlayarak.

"Teşekkür ederim. Görüşmek üzere." dedi gülümseyerek. 

Çıktım ama elim ayağım titriyordu. Az önce ne yaşamıştım ben? Resmen date ayarlamıştım kendime. Yarın çalışmıyordu. Bence bunu bildiğimi de biliyordu. Perşembe günü gidecektim. Bunu acilen bizimkilere anlatmam gerekiyordu. Eve gidip şimdiden ne giyeceğime karar versem iyi olacaktı.



Aynı Evrenin Farklı Yıldızları (texting) (tamamlandı)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें