15. Bölüm; Plan!?

15 3 0
                                    

Doktor'un tehdidinden sonra kısa bir süre sessizlik olmuştu. Bu sessizliği bozan ise Nirceydi. "Burada bir mantık hatası var." Dedi. Hepimiz ona döndük. "Ne demek istiyorsun?" Dedi Mert. "Morgta cesedi bulurlar. Ya doktorlar morgu kontrol ettiklerinde bulurlar ya da cesedin yakınları kayıp haberi ile polise gittiğinde bulunur. Hadi diyelim bu iki nedenden bulunmadı. Bir ceset morgta ne kadar tutulur ki? En fazla 4 gün sonra cesedin yaydığı çürük kokusu yüzünden ceset yine bulunur. Cesedi morgta uzun süre tutamayız." Dedi Nirce. "Kız haklı. Ceset 3. Gün kokmaya başlar." Dedi Doktor. "Sıkıntı yok. Ceset morgta kalmayacak zaten. Morg yakalanmamak için durumu kurtarmak amaçlı geçici bir çözümdü. Benim şimdi bulduğum planı uygulayacağız." Dedim. "Neymiş planın?" Dedi kumsal. "Planımız şu; ceset 2 gün morgta kalıcak. 2 gün sonra benim koluma baktırıp pansuman yaptırmaya geldik bahanesi ile hastaneye geleceğiz. Dicle hasta odalarındaki kirli çarşafları toplamak için olan kirli sepetini alacak ve birkaç odadan çarşaf alarak dikkatleri üzerine çekmeden sepeti morga ulaştıracak. Cesedi alıp sepete koyarak kirli çarşaflarla gizleyeceğiz. Dikkatli bir şekilde sepeti hastanenin arka çıkış kapısından çıkartıp arabayla ormana gideceğiz ve cesedi bizim meşhur ormana gömeceğiz." "Bu plan şuanda buluna bilecek en mantıklı plan." Dedi Dicle. "Ozaman anlaştık." Dedim. Hepsi kafalarıyla beni onayladı. Tam o sırada kapı çaldı ve ardından içeri Mehmet girdi. "Sonunda geldim. Durumlar nasıl? Kaza nasıl olmuş?" "Aşkım bir bismillah ya. İçeri daha yeni girdin. Hemen soru yağmuruna tuttun bizi." Dedi Nirce. "Kusura bakmayın biraz geç geldim. Karakolda işlerim vardı."
İyiki de geç geldin. Erken gelseydin yakalanmıştık şimdi. "Geç otur aşkım. Sana kazanın nasıl olduğunu anlatayım." Dedi Nirce. Tam o sırada kapı tekrar çaldı ve içeri bir erkek doktor girdi. "Evet. Hastamız nasıl bakalım? Daha iyi misiniz kumsal hanım?" Dedi. "İyiyim. İyiyim. Ne zaman taburcu olacağım?" Dedi kumsal. "Bende tam size artık taburcu olabilirsiniz demeye gelmiştim. Son rutin kontrolleri yapacağım sonra çıkış için hazırlanmaya başlarsınız." Dedi doktor. İşte herşey hastaneden çıkıp eve geçtiğimizde başlayacaktı...

10 dakika sonra hastanenin çıkış kapısındaydık. Mehmet'in arabayı hastanenin önüne getirmesini bekliyorduk. Kafamı kaldırıp yanımda duran Mert'e baktım. Oda bana baktı ve göz göze gelince panik olup gözlerimi kaçırdım. Bana trip atıyordu ve haklıydı. Dedikleri doğru çıkmıştı. Ona inanmamak la kalmayıp birde ona güvenmediğimi söylemiştim. Yüzüne karşı sana güvenmiyorum dememiştim ama lafı ona çekmiştim. Kendimi Mert'e karşı mahçup hissediyordum. Ben bunları düşünürken Mehmet arabayı hastanenin önüne getirmişti. Nirce ön koltuğa oturmuş, biz üçümüz de arkaya geçmiştik. Ben, Mert ve Kumsalın arasında, ortaya oturmuştum. Nirce Mehmet'e kazanın nasıl gerçekleştiğini anlatıyordu. Kumsal uyumuştu. Bende arada Mert'e kaçamak bakışlar atıyordum. Mert'in gönlünü almalıydım ama çok uykum vardı. Saat 1 buçuktu. 4. Günde sonlanmıştı. Eve gidip bir an önce uyumak istiyordum. Bir yandanda olanları düşünmekten nasıl uyuyacağımı sorguluyordum. Keşke yatağa girip gözlerimi kapattığımda herşey başa dönse ve gözlerimi açtığımda eski mutlu hayatımdan devam etsem diye düşünüyordum. Hiçbir şey eskisi gibi olmazdı artık. Bugün bütün iplerin uçları ellerimizden kaymıştı. Bugün hayatımızdaki huzurun son günüydü. Aslında bugün değil 4 gün önce ki partinin akşamı bizi bitirmişti. Bugün de onun tuzu biberi olmuştu işte. Oysa ki hepimiz kendi halimizde insanlardık. Kimse hayatının şuan ki noktasında bulunan kötü olayların gerçek olmasını istemezdi. Bizde sadece istememekle kalmıştık...

Eve gelmiştik. Üçümüzde çok yorgun olduğumuz için hemen odaya gidip pijamaları giymiştik. Uykusuzluktan ayakta duramayacak haldeydik. Bu lanet bizi bitirmişti. Hızla yatağıma girdim. Yatağımla küçük bir hasret giderdik. "Biz ne yapacağız şimdi?" Dedi Kumsal. "Bilmem. Sen düşün. Bunlar senin marifetin." Dedi Nirce. "Bütün suçu bana atamazsınız. Benim yüzümden lanetlenmedik sonuçta. O partiye gitmeseydik şuan hayatımız normalce devam ediyordu." "Aman ne kadar normal bir hayatımız vardı ya tüh. Herkesin arkadaşı eniştesine aşık diye eniştesinin aklını çelip arkasından iş çeviriyor çünkü. Gerçekten çok normaldi hayatımız. Bak çok üzüldüm şimdi." Dedim. "Mira gerçekten şuan bu konu hakkında tartışamam seninle. Yarın o doktor'a herşeyi anlatacak mıyız?" "Mecburuz. Senin yüzünden." Dedi Nirce. "Of tamam herşey benim suçum tamam mı? Rahatladınız mı? Rahatladıysanız kesin sesinizi. Şuan sizin yersiz yükselişlerinizi çekemem." Dedi Kumsal. "Ay hem suçlu hem güçlüsün. Uykum olmasa sabaha kadar seninle tartışırdımda uykum var Kumsal. Şükret." Dedim. "Tamam hadi yatın. Yarın işlerimiz var." Dedi Nirce. İkimizde sustuk ve ben kızlara sırtımı döndüm. Aklım hala Mertteydi. Neden bukadar kafama takmıştım ki? 2-3 gündür hayatımda olan biri için kafamı bukadar yormamalıydım. Hem ben kötü birşey dememiştim. Kendi kendine anlam çıkarmıştı. Bunları düşünmeyi bırakıp yatmaya karar verdiğim sırada telefonumdan bildirim sesi geldi. Yastığımın altındaki telefonu çıkartıp ekrana baktığımda büyük bir şaşkınlık geçirdim. Mesaj gelmişti. Mesajı atan kişi ise Miraçtı...

Du hast das Ende der veröffentlichten Teile erreicht.

⏰ Letzte Aktualisierung: May 04 ⏰

Füge diese Geschichte zu deiner Bibliothek hinzu, um über neue Kapitel informiert zu werden!

~ᴅöɴɢüɴüɴ ʟᴀɴᴇᴛɪ̇~Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt