2. Bölüm.

843 66 30
                                    

"Sevdiğini mertçe seven kişi, pervane gibi özler ateşi. Sevip de yanmaktan korkanın, masal anlatmaktır bütün işi." Ömer Hayyam.

Zeynep.

Hayatı hiç beklemediği kadar hızlı bir şekilde değişiyor, Zeynebin kendisini bile beklemiyordu. Levent onu getirmişti eve, kendisi ise dergaha gitmesi gerektiğini bildirmişti. Bu süreçte de Mira ile bir çoğu şey yapıp, dikkatini biraz olsun başka şeylere vermek istedi. Ancak ne yaptıysa boş, gönlü de, aklı da, hatta kendisi de başka bir yerdeydi. Aklı karışmıştı, ve bu da en çok korktuğu şeydi. Annesinin haklı çıkmasından korkuyordu.

Daha dün kendi evinden gitmiş, annesinin evine dönmüştü, şimdiyse Miranın odasında, ikisi de yatağa uzanmış laptopa bakıyorlardı.

"Ama öf be kızım! Azıcık moralin yerine gelsin diye sabahtan beri uğraşıyoruz şurda, senin baktığın bile yok!" Diye çıkıştı aniden Mira. Zeynep sanki transın içinden fırlayıp çıkmış gibi baka kaldı kıza.

"Kusura bakma, dün ne oldu diye tasalanıyorum hala." Her zamanki o sakin sesiyle cevap verdi Zeynep. Mira daha çok bozulmasın diye de, kızın gösterdiği oyunlara biraz ilgisi varmış gibi yaptı.

"Dün gece ne oldu diye mi tasalanıyorsun, yoksa O ne oldu diye mi?" Mira yüzünde küçük bir tebessüm ile, belli bir imayla soruverdi kızdan.

"Nasıl yani?"

"E kızım geldiğinden beri tuhafsın. Böyle olmana vesile olacak da çok kimse yok. Yani mantıklı düşünecek olursak, Cüppoyu merak ediyorsun muhtemelen."

Miranın konuşmasının hemen ardından Zeynep kıkırdadı.

"Vesile mi? Mira sen benimle fazla takılmaya başladım galiba. Yakında dua etmeyi öğrenirsin şimdi!"

"Sen önce kendine baksana bi! Takılmak falan, bak benim yürüdüğüm yol yol değil ha! Sakın benden bir şey öğreneyim deme!" Diye cevap verdi hemen Mira. İkili kahkahalara boğulurken, Zeynep biraz olsun rahat hissetmişti kendini. Aynı şekilde de, Miranın açtığı konudan kaçmıştı.

Gülüşlerin sesi git gide kaybolurken, evin önüne park edilen arabayla tamamen yok olmuştu.

"Babam geldi galiba, çıkalım mı?" Diye sordu Mira. Zeynep de onay verdiği gibi birinci kata fırladılar. Tam da o sırada kapı açılmış, içeriye Hande ile Levent giriyorlardı.

"Kızlar, nasılsınız bakalım? Aç mısınız?" Levent beyin verdiği soruya karşı, cevap olarak Mira adamın elinden pizza kutuları almıştı. Hande ve Mira önde mutfağa yönelirken, Levent ile Zeynep biraz durmuş, arkada kalmışlardı.

"Levent amca, konuştun mu Cüneyd ile? Ne yapmış? Başına bir şey gelmiş mi?" Kafasının içindeki soruları ses arda dile döktü Zeynep. Artık içindeki tüm düşüncelerden kurtulmak istiyordu, özgür olmak istiyordu.

"Az yavaş, Zeynebçim. Evet konuştum" Dedi adam. İkili mutfağın az ötesinde durmuş, önce konuşup sonra geleceklerdi. Levent dikkatlice kızın yüzüne baktı. Küçük kızın yüzünde, onun için fazlasıyla büyük olan endişe ve korkuyu görüyordu. Oysa hep cesaret abidesi olarak görüyordu Zeynebi. "Konuştum. Biliyorsun pesimist olmayı sevmem, lakin haberler pek de hoş değiller."

"Nasıl yani?"

"Yani, Cüneyd biat etmemiş." Söylediği cümlenin ardından hemen rahatlıkla nefes verdi Zeynep. "Ama, sadece oylamaya kadar etmeyecek. Öyle bir şeyleri varmış, Vaktı Muaraza mı ne?"

Wicked game || CünZeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin