Uzaklaşamazdı, sonuçta yine dizleri tutmazdı. Zor hareket ederdi. Mantıklı bir insandı, ormanda her ne kadar Tarık'ın bulmasının zor olduğunu bilsede Ali'nin de zor bulacağını düşünmüş olmalıydı. En iyisi yola yakın bir yerde saklanmak, gelen gideni görmekti. Ali, Mahfer olsaydı böyle yapardı.

∆∆∆

İki büklüm oturduğum yerde biraz daha yapıştım arkamdaki ağaca. Bir gazla koşmuştum ancak aklım başıma geldiğinde bacaklarım taş gibi ağırlaşmıştı. Kaldıramıyordum bile. Zor bela yolun kenarına, ormanla yolun arasına oturmuştum. En azından bizden biri gelirse beni bir an önce bulsunlar diye umuyordum çünkü pes etmiştim.

Evin yolunu da bilmiyordum zaten. Nereye doğru gidecektim ki?

Tek başına yürüyen, tanıdık olmayan bir adam gördüğümde sindim ağacıma. Bir bütün olmuştuk artık.

Baştan aşağı süzdüm adamı. Güzel bir tarza sahipti. Yanık tenli, kemerli burnu ve çukur gözleri vardı. Kabanını eline almış, dümdüz yürüyordu. Mafya çalışanlarından çok uzaktı. O yaşlı adam da benzemiyordu zaten gerçi.

"Merhaba?" dediğimde korkuyla arkasını döndü. Beni gördüğünde derin bir nefes verdi. "Merhaba?"

Ağlamayacaktım. Zaten yüzüm, gözüm ne kadar ağladığımı belli ediyordu. "Kayboldum da, Telefonunuzu alsam olur mu?"

Gerginlikle kaşıdı başını. "Aslında yardım etmek isterdim ama telefon çekmiyor. Arabam biraz ileride, tekerleğim parçalanmamış olsaydı sizi Tekirdağ'ın içine kadar bırakırdım."

Tekirdağ? "Neredeyiz biz şu an biliyor musunuz?"

"Tekirdağ-İstanbul arasında... İyi misiniz siz?"

Aşağı yukarı salladım başımı ancak hâlâ benim adıma korkuyordu. Bilincimin yerinde olup olmadığından şüphe ediyordu belki. "Oldukça aşağıda kamp bölgesi var. Belki oradan yardım alabilirim diye düşündüm bende. İsterseniz eşlik edin?"

Tekrar aşağı yukarı salladım başımı. Konuşmak istemiyordum. "Önden buyrun."

Bir gösterdiği yola baktım, bir hareket etmeyen dizlerime. "Yürüyemiyorum." dediğimde kaşları çatıldı anlamayarak.

"Neden?"

"Korktum." İşte buna ağlanırdı. Ağladım da. O da endişelendi, yanıma geldi. Omuzlarıma attı iki elini.

"Korkmayın, tehlikeli bir tip değilimdir... Yolu da biliyorum az çok. Daha önce buraya çok defa gelmişliğim var. Hava kararmadan kamp alanına varırız. Gerisi kolay zaten."

Abicim bana neydi kamp alanından? Kaçırılmıştım ben. Korkum ondandı. "Yürüyebilirim o zaman." diyip önden yürüdüğümde iki adım peşimden geliyordu.

"Aslında ters yön."

Durup döndüm arkamı. Gülmemek için birbirine bastırıyordu dudaklarını. "Gülebilirsin." dediğimde keyifli bir kahkaha attı.

"Yanlış anlamayın, sadece tatlı bir yüzünüz var." Ters yönde yürüyüp bu seferde önüne geçtim. Peşimden geldiğini adım sesleri sayesinde biliyordum. "Bu arada adınız neydi?"

Kod Adı: LEHEPOnde histórias criam vida. Descubra agora