7- Düşmeler ve Düşükler

1.3K 134 16
                                    


Üstümde sadece iç çamaşırlarımla masaya kelepçeli oluşumun kaçıncı saatiydi bilmiyorum. Zaman dilimini kaybedeli çok oluyordu. Sürekli birileri girip çıkıyor, beni görmezden geliyorlardı.

Gri gözlü adam saçlarıma yapışıp yüzümü masaya yapıştırdığında bu vurmak gibi değildi ancak yanağımı masaya bastırıyordu. "Nerede lan manitan?!"

Yüzüme akan gözyaşı yetmiyormuş gibi bir de masaya doğru ağladım. "Bilmiyorum. Gitti." diye sızlandım ama belki de ne dediğimi bile bilmiyordur. Anlaşılmıyordu çatallaştığı için. "Bebeğim var, lütfen."

Saçlarımdaki elleri yumuşamadı. "Bana ne lan karnındakinden? Sen düşüneceksin, sen! Burada geberirsen yanında gelecek. Aklını başına al, o itin adını, sanını, artık ne haltı biliyorsan anlat."

Bariton bir sesi vardı. Bağırınca daha korkutucu oluyordu. Yüzüne bakamıyordum zaten. "Bilmiyorum. Daha bugün boşandım ben ne ara sevgili olacağım Allah aşkına? Hamileyim ben, çocuğumu mu düşüneceğim aşkı mı düşüneceğim? Tanımıyorum kimseyi."

Yakarışlarım umrunda bile olmadı. Aksine daha da sinirlendi ama bıraktı saçlarımı. Eli omzuma gitti. Onun için abartmadan sıkmaktı belki ama iki büklüm olmuştum bile. "Bak kızım, sen burada onu korurken o çoktan yurt dışına kaçtı bile. Burada ölürsün, leşini bile aramaz." dedi sakin tutmaya çalıştığı sesiyle. "Konuşsana lan!"

Kapı açılıp bir kadın geldiğinde daha fazla ağlamamak için birbirine bastırıyordum dudaklarımı. Adamın ise siniri kadına çevrildi. "Biz konuşuyoruz daha." diyip doğruldu yerinden. Karşıma oturan kadına döndü tamamen. "Sen karşılıklı konuşmayı bilmiyorsun Gri. Çık biz kadın kadına konuşalım biraz."

Üstten üstten baktı adam bana. Sonra ikimizi de görmezden gelip yandaki duvara gitti, sırtını yasladı. Kollarını da göğsünde birleştirdi rahatça. "Konuşun." dedi.

"Çık hadi, çık... Çıkmadan önce de Mahfer Hanım'a ceketini getir hayrına."

"Oldu, başka?" diye söylendi adam alayla ama kadının yüzünde asla korku yoktu. "İyi, inşallah bende onun durumuna düşerim." dedi kadın. Adamın yüzü düştü. Bir şey söylemeden çıktı dışarı.

"Kusura bakma. Biraz aksidir. Kaç aylık?" diye sordu kadın. Kulağını hafif aşan saçları vardı. İyi polis, kötü polis gibi davranıp ağzımdan laf mı alacaklardı acaba?

"3 olacak haftaya." dedim bir çırpıda. "Yaa, benimkiler de beş." dediğinde hızlıca karnına baktım. Beş aylık için çok büyük duruyordu bedeni. Ben söylemeden o açıkladı. "İkizler biliyor musun? Yeni öğrendik bizde."

"Biz?" diye sorduğumda üstünkörü gösterdi kapıyı. "Az önceki adam, eşim."

Kim öyle bir adamla evlenip üstüne çocuk yapar ki? Durun, benim çocuğum da Kenan'dan. Bazen yanlış seçimler yaparız biz kadınlar.

"O adam sağlıklı durmuyor." deyiverdim birden. Kabalık oldu diye düşünmüştüm der demez ama o alışkın gibiydi bu lafa. "Bence seninki de çok normal değil."

"Benimki değil." dedim hemen. "Fotoğrafların var ama." dedi, başka da bir şey demedi bu konuda. Bir süre sessiz kaldık. Az önceki adam üstüme kamuflaj bir ceket atıp geri çıktı, sessizlik devam etti.

"Sen anlatmayana kadar burada beklemek zorundayız." dedi sonunda. Kısa bir süre düşündüm ne diyeceğimi. Sonunda anlatmaya başladım.

"Ben aldatıldığımı öğrendiğim gün gördüm Lehep'i." dedim dizlerim titrerken. Kalp atışlarımı duyabiliyordum.

"Yüzünde maske vardı. Çok konuşmadık, öldürmedi beni. Neden bilmiyordum başta... Sonra bir kere daha karşılaştık. O istedi. Bir şeyler hissettiğini söyledi. Ben istemedim. İlişkiyi kaldıracak hâlde olmadığımı söyledim. Birkaç kere daha buluştuk ondan sonra, denemek için. O sırada bile sordum adını, nereli olduğunu... Söylemedi bir şey."

Kod Adı: LEHEPWhere stories live. Discover now