3

102 13 62
                                    

"Hemen gidiyor musun? Biraz daha kalsaydın, sana kahvaltı hazırlardım."
Gözüne vuran güneş ışıklarını elinde engellemeye çalıştın, Sae'nin alarmına uyanmıştın fakat ayılman biraz zaman aldı. Kafanı çevirdiğinde kızıl saçlı adamın çoktan yataktan kalkıp gömleğini iliklediğini gördün. Arkası dönük olduğu için yüz ifadesini bilemiyordum fakat dediklerinden memnun olmadığını anlayacak kadar iyi tanıyordun onu.

Onu kolundan tutup durdurmak, en azından birkaç yalvarışla yarım saat bile olsa kalmasını istiyordun fakat vücudundaki felaket ağrı bunu yapmana engel oluyordu. Yapabildiğin tek şey yavaşça kızıl saçlı adamın dün gece uyuduğu yere doğru yuvarlanmaktı.

"Gerek yok. Geri uyu." adam gömleğinin düğmelerini ilikleyip birbirine karışan saçlarını eliyle düzeltti, gözleri odada gezinip dün gece nereye fırlattığını bilmediği çantasını ve telefonunu arıyordu.

"Ama-"

"Telefonum nerede?" diyeceğin şeyleri dinlemeden lafını kesti, dediklerin açıkça umurunda değildi.

"Oturma odasındaydı en son..." hızla yatak odasından çıktı, adamın sert ve hızlı adımları biraz daha evin içinde gezindikten sonra hızlı bir kapı çarpma sesi duydun.

Ev her zamanki sessizliğine büründüğünde içini çektin, ağlamamak için alt dudağını ısırdın. Sae varken de ev pek sesli olmazdı ama seni istenmediğini defalarca kere hissettiren yalnızlık en kötüsüydü.

Dün gece yüzünden zaten vücudun yorgundu, kalkacak gücün olmadığı için çıplak bedenini yorganın altına gizledin. Evde kimse olmamasına rağmen üzüntünü birisi görebilecekmiş gibi yorganı kafana kadar çektin, dizlerini göğsune doğru çektin.

Sanki soğuk turkuaz gözler seni görebilecekmiş gibi korkuyordun, sana yeniden iğrenerek bakmasını istemiyordun.

Sanırım asla seni sevmeyecekti.

-----

"Y/n?"  Rin ıslak saçlarını kurularken oturma odasına girdi. Ev normalde olduğundan çok daha sessizdi.
Televizyonda Rin'in değiştirmeyi unuttuğu rastgele bir televizyon programı hâlâ oynamaya devam ediyordu. Kanepede arkan ona dönük bir şekilde yattığın çin Rin senin ne düşündüğünü göremiyordu fakat televizyonla ilgilenmediğini biliyordu.

O kadar telefonuna dalmış görünüyordun ki Rin'in sana seslendigini duymamıştın. Bu sessizlik artık Rin'e doğru olmayan bir şeyler olduğunu düşündürmeye başlamıştı, saçlarını kuruladığı havluyu tekli koltuklardan birisine fırlatıp sana yaklaştı.

Rin'in varlığını hissetmek sonunda seni girdiğin transtan çıkardı, hafifçe gözlerini kırpıştırıp zar zor gülümsemeye çalıştın. Yüzünden neler olduğu anlaşılmıyordu, duygularını güzelce saklamayı başarıyordun fakat bir şeyler olduğunu saklamayı başaramamıştın.

Huzursuz görüntüne rağmen beline sarılan kaslı kollar, omzunda hissettigin ıslak saçlar, saçlarından gelen koku ve doyasıya sarılabileceğin adamın sıcaklığı seni az da olsa güvende hissettirmişti. Ellerin Rin'in çıplak sırtında yavaşça gezinirken derin nefesler alıp veriyordun. "Hava soğuk aşkım, bu şekilde üşüyeceksin."

Rin cevap vermedi, omzuna yasladığı kafasını hafifçe kaldırdı ve turkuaz gözleri ne düşündüğünü bilmek istercesine sana baktı. Artık tepki veremeyecek kadar huzursuz görünmesen de Rin ne olduğunu öğrenmeden pes etmeyecekti.

"Neyin var?" söylediğin şeyi umursamadı, ne düşündüğünü veya gördüğünü bilmiyordu fakat tavırlarından bir sorun olduğunu anlamıştı. "Normalde hiç bu kadar durgun olmazsın, banyodan çıktığım an boynuma atlarsın. Şimdi yanına gelmeme rağmen çok az tepki verdin. Seni rahatsız eden bir şey mi oldu?"

"Hayır, bir şey yok..."

"Yalan söyleme. Sanki biraz üzgünsün, hatta biraz şaşırmış görünüyorsun. Ben banyodayken bir şey olduğuna eminim. Ne oldu?" Rin'in ciddi sesi dudaklarının birbirine bastırmana sebep oldu. Rin'in ıslak saçlarına küçük bir öpücük kondurdun.

"Gözünden hiçbir şey kaçmıyor..." kendi kendine hafifçe kıkırdadın, Rin'in seninle bu kadar ilgilenmesi hoşuna gidiyordu.

"Sen bu kadar üzgünken gözümden bir şey kaçabilir mi. Şimdi neyin var söyle."

"Ah..." gözlerini kaçırdın, Rin'in saçlarını okşamaya başladın. Rin bununla biraz hazırlıksız yakalanmıştı, ciddi kalmaya çalışıyordu fakat parmakların onun nemli saçları arasında nazikçe gezerken ciddi olmak zordu. "Sen banyodayken annemle konuştum. Onları biliyorsun, benimle pek konuşmuyorlar. Belki evlenmeden seni onlarla tanıştırabilirim diye düşünmüştüm..." konuşmanın ortasında yutkundun.

Rin'in bakışları söylediklerin ile yumuşamıştı, sana sarılışı biraz daha sıkılaştı ve boynuna küçük bir öpücük kondurdu. "Bunun için üzme kendini. Çok da önemli değiller."

Rin'in dediklerine gülümsemeye çalıştın, hafifçe kafanı sallayıp Rin'in dediklerine hak verdin. "Biliyorum, biliyorum. Yinede ailem yanımda olsun isterdim."

Özür dilerim Rin, sana yalan söylüyorum. Ailem umurumda bile degil. Senin sikik kardeşin numaramı bulmuş, mesaj atmaya başladı.

----

B

enim bu kitaba bu kadar hızlı bölüm atmam normal mi ya

Hatalar falan olabilir kontrol ettim ama gözümden kaçıyor işte

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 05 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

sαudαdє. - İtoshi S.Where stories live. Discover now