Bölüm 1. Hanedan-ı Âli Feride

7 0 0
                                    


Hellooo. Bol eğlenceli bol kahkahalı ve bol didişmeli kitabımıza hoşgeldiniz. Destek olmak amacıyla yıldıza dokunur ve bol bol satır arası yorum yaparsanız hepinizi öperim.

Bugün Hanedan-ı Âli Feridenin mahvolduğu gündür. Bugün benim dost kazığı yediğim, üstüne bir de soğuk su içemeden terkedildiğim gündür. Ben ağlamayım da kimler ağlasın? Ben üzülmeyeyim de kimler üzülsün? Ben yemeyeyim de kimler yesin?

Bugün benim haremim çökmüştür. Haremimin tek üyesi haseki sultan Ferideyi, yani beni müttefik sandığım lakin beni sırtımdan bıçaklayan hain hatun ile aldatmıştır.

Sorarım size ey ahali, bu kadar derdin üstüne altıncı hamburgeri yemem caiz değil midir? Üstüne sufle sifariş etmek benim değilse, kimin hakkıdır? Feride yoldaşınızı destekleyen seslerinizi duyuyorum. Evet, evet elbette benim hakkımdır. O yüzden bu gece midemin kabul ettiği kadar çok yiyecek, desteğinize layık olmaya çalışacağım.

Peki bana karşı masada oturup bakan adamın kınayıcı ve iğrenen bakışlarının sebebi nedir. Bu bakışlar mıdır layığım? Gerçi ben en yakınlarımdan bile haketmediğim muamele görmüşüm buna mı takılacağım?

Sizin için kısa bir özet geçeyim. Dostum dediğim, her zor zamanında yanında olduğum Selinay'la 2 yıl önce küçük bir kafe açmıştık. O parasal işlemlerle ilgilendiğinden mekanın sevilmesi ve beğenilmesi için dekorasyondan tut yemeklere kadar herşeyle ben ilgilenmiştim. İlk zamanlarda bütün yemekleri ben yapıyordum. Bir aşçı olarak yemek yapmak benim için bir zevktir elbette ama üstlendiğim büyük bir yük vardı. Bu iş için ondan katbekat daha fazla emek harcamıştım. Bu zaman içinde müşterilerimiz sevilen bir mekan olmayı da başarmıştık. Birkaç ay önce ise büyüme kararı almıştık.

Bundan 1 hafta önce ünlü bir reklam firmasından teklif alınca artık zamanın geldiğini düşündük ve yüksek bir miktar için kredi başvurusu yaptık. O bu konu ile ilgilenmek üzere İstanbulda kaldığı için elbette benim kutsanmış bir insan olmamı ve yüksek ikna kabiliyetimi de göz önünde bulundurarak ben reklam firması ile toplantı yapmak amacıyla İzmire gitmiştim. Herkes 1 hafta sonra döneceğimi sanıyordu ama dönüş biletimi 12 ocak yani erkek arkadaşımın doğum gününe almıştım. Aklımca sürpriz yapacaktım, tabi en büyük sürprizin beni beklediğini nerden bilebilirdim?

Dün akşam üzeri İstanbula dönmüş ve bir pasta alarak koştura koştura Alinin evine gitmiştim. Nasıl kendilerinden geçtilerse artık kapıyı defalarca çalmama rağmen beni duymadılar. Pastayı özenle bir kenara bırakarak anahtarımı çıkarıp kapıyı açtığımda duyduğum sesleri kabullenmek istemediğimden olsa gerek pastayı alarak içeri girdim ve onları duvara yaslanmış sevişirken gördüm. En yakın arkadaşım dediğim kadın ve benim sevgilim bana ihanet etmişti. Ben senin için koşa koşa uzak diyarlardan gelirim sen ellerle filanlaşırsın. Her ikisi için de bol mutsuzluk dilerim. İki yakası bir araya gelmesin. Allah ikinizi de alsın.

Sahi bu adam neden gözlerini dikmiş bana öyle bakıyor. Acaba yüzümde birşey mi var? He, mayonezli marul kalmış azıcık. Ne bakıyorsun bana ulan öyle? Sanki yüzümde bok var. Yemek yiyoruz işte. Dur nerede temiz peçete? Yok mu?

"Bakar mısınız? Bi peçete alabilir miyim lütfen?"

"Tabi hemen." Bu kadar hızlı performansı suflem için de beklerdim. Un için buğday mı öğüteceksiniz? Süt için inek mi sağacaksınız kardeşim? Altı üstü bir sufle için bu kadar bekleyecek miyim? Ah hayat beni hep beklettin. Ben senden sufle isterim, sen bana peçete getirirsin. Ben mutluluk isterim, sen gözyaşı getirirsin. Ben para isterim sen, paramı çalan hırsız verirsin. Ben zengin koca isterim, sen şerefsiz sevgili nasip edersin. Ben... Neyse ne diyorduk? Evet peçete.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 21 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mayonezli MarulWhere stories live. Discover now