~~

Bir demet kır çiçeğine iliştirilmiş, "Yıldızlar her zaman gökyüzünde olmaz." notunu okudu Zülüf. Babasının gönderdiği çiçekleri Azrak'a geri verdi. Alt dudağını sarktı,

"Ama gelicem demişti bana. Gelecekti... ön sıralarda oturacaktı... İşleri benden daha mı önemliydi sanki?" dedi kızar gibi.

"Bir dahaki sefere gelir kızım." dedi Seyran.

Karanlık, kalabalık bir ortamda, ön sıralarda oturmuş, sabırsırca Zülüf'ün çıkmasını bekliyordu Sirac. Aralı dudaklarında karısının omuzlarına kondurduğu öpücüğün sıcaklığı vardı. Yanında oturan Mert birdenbire gülüp annesiyle konuşmaya başlayınca, Yasemin'in sessizce ondan susmasını isteğini duydu. Diğer tarafında olan Azrak görüntülü arama yapmış, telefonu Zülüf'ün birazdan çıkacağı boş sahneye çevirmişti. Garip, hasta yatağında oturmuş doktor Ayla'nın elinde tuttuğu telefona dört gözle bakmaktaydı. Ameliyat başarılı geçmişti. Az sonra sırtı dönük bir şekilde parmaklarının ucunda cilalı zemin üzerinde dans eden kızı göründü. Tepesinde beyaz bir ışık onu takip ediyordu. Yıldız gibi parlıyordu kızı.

"O benim kızım." dedi Garip yorgun bir sesle. Sargılı başı ağrıyordu. Vücudunun bazı kısımlarını hissetmiyordu. Ayla geçici olduğunu söylemişti ona. Fakat yine de içinde bulunduğu durumu kabullenmiyor, böyle olmaktansa bin defa ölmeyi yeğliyordu. Ona kalsa Zülüf'ün gösterisine katıldıktan sonra ameliyat olacaktı. Ama Ayla daha fazla ameliyatı geciktirmesinin mümkün olmadığını kesin bir dille söylemişti.

"Üzülme. Bir dahaki sefere yanında olursun." dedi Ayla yumuşak bir sesle. "Hatta bende gelirim Zülüf'ü izlemeye."
~~

Gösteriden sonra restorana gittiler. Zülüf yaptığı acılı ezme salatasını servis tabağına koydu. Et ızgaraları peşinden garsonlar getirdi.

"Kız otur, zaten yoruldun." dedi Seyran. "Bizim için zahmete girme."

"Zahmete falan girdiğim yok. Hadi başlayalım artık. Valla ben kurt gibi açım." dedi Zülüf Sirac'ın yanına otururken.

"Bizim için değil, kocasına yapıyor Seyran." diye güldü Yasemin. Masanın altından bacaklarına Zülüf'den gelen tekmeyi yiyince yüzü acıyla buruştu. Bunu gören Gülsüm gülümsedi. Konuyu değiştirmek için,

"Akşama kına var değil mi?" dedi.

"Evet." dedi Zülüf iştahla etini yerken. Aklına unuttuğu bir şey gelmiş gibi oldu birden. Peçeteyi yağlı dudaklarına götürüp sildi. "Asiye'nin annesi sizi de davet etti düğüne."

"Geliriz." dedi Seyran.
~~

Asiye kızlarla beraber kuafördeyken, Aysel bilmem kaçıncı gözyaşlarını siliyordu. "Öyle konuşmasaydım. Evini ayırmazdı Asiye." deyip tekrardan gözyaşlarına boğuldu.

"Kendi evine çıkması fena mı oldu Aysel? Deli deli konuşma kız." dedi Ayşe teyze. "Bırak, kız evini yuvasını bilsin. Kendi ayakları üzerinde dursun. İnsan evlendimi kendine ait yuvası olmalı. Seninle kızlarla aynı evde yaşayacaklarsa evliliklerinden ne anlar ki bu çocuklar? Diledikleri gibi hareket edip, konuşamazlar." Birden gülümseyip, "Bak eviniz birdi, iki oldu. Hele birde torunlar oldumu değme keyfine." dedi.

Pembe renkte kadife kaftanı giymişti Asiye. Kaftanın kenarları ve etek uçları küçük çiçek işlemeliydi. İçinde sarı ve pembe renkte incileri vardı. Saçları ince bukleler halinde dökülüyordu omuzlarından. Başında pembe taşlı alınlık vardı. Yan tarafında kız kardeşlerinin saçları yapılıyordu. Başını çevirince Elif'i gördü. Açık mavi elbisenin içinde çok güzel görünüyordu. Ona gülümsedi. Elif'de ona gülümseyerek karşılık verdi. Yavaş yavaş Asiye'yi sevmeye başlamıştı.

SEKSEN BİR VİLAYET (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now