30.Bölüm : Galiba Benden

10 3 0
                                    

Akşama doğru evden çıkmıştık ve bizim eve gelmiştik. Evden çıkana kadar ve arabada teyzemin nereye gidebileceğini tartıştık. Elbette aklımıza pek bir yer gelmedi. Hatta hiçbir yer gelmedi. Teyzem ben bildim bileli hep ev kuşu gibiydi. Dışarı çıktığını çok nadir görmüşümdür. Bir anda ortadan kaybolması elbette şüpheleri daha çok arttırıyordu. 


Eve geldiğimiz de henüz yemek yemek yemediğimiz için hepimiz açlıktan ölmek üzereydik. Neyse ki eve gelirken sipariş vermişlerdi. Binaya girip kata çıktığımızda, kapının yanına siparişleri bıraktıklarını gördük. 


"Abi bu böyle bırakılır mı ya? İnsan gibi Kapının üzerine assaydınız bari." diye söylendi Oğuz. Poşetleri alıp kapıyı açtık ve hemen sofrayı hazırlamaya başladık.


"Aşırı acıkmışım ya." dedi Talya, yemeğini yemeye devam ederken. Kaan "Harbi ya. Sabah kahvaltı da yapmadık dimi?" diye sorduğunda Mert kafasını salladı ve "Arif amcalarda yaparız diye çıkmıştık da maalesef arada kaynadı." dedi. "Valla ben az bir şey yemiştim sabah çıkmadan önce." dedim hava atarcasına. Oğuz "Siz aç kalamazsınız zaten prensesimiz." diyerek biraz şımarttı. Zaten Oğuz olmasa şımartan da yok ki.


Oğuz'a dönerek "Valla sende olmasan kimse beni övmeyecek." dedim. Sesimi de üzülmüş gibi yaparak kendimi acındırmaya çalıştım. "Ay canım benim ya. Gel prensesimiz, sarılayım." diyerek sıkıca sarıldı. Kaan ve Talya gülüyordu. Mert'te ciddi misiniz gibi bir bakış ile bizi izliyordu.


"Yemesi kolay da toplaması zor yaa." diye söylenmeye başladı Talya. Hepimiz yemekleri yemiştik ve olduğumuz yerde öylece kalmıştık. Aradan sıyrılmaya çalışarak esnedim ve "Ben aşırı yoruldum, gidip uyuyacağım ben." dedim. İtiraz edeceklerken Mert'te "Bende gidip uyuyacağım. Size kolay gelsin." dedi. O an duraksadılar ve sırıtmaya başladırlar.


Oğuz "Size iyi geceler o zaman." dedi sırıtarak. Mert ve ben odalarımıza doğru geçtik. İkimizin odası karşılıklıydı. Odanın kapısına geldiğinde seslendim. "Mert?" dediğimde odasının kapısını açıyordu.

"Efendim?"

"Şey ee iyi geceler diyecektim."

"Peki. Sana da iyi geceler Sara Akkoç." dedi ve odasına girip kapıyı kapattı.

Öküz. Odun. Kütük. Dağ ayısı. Hatta direkt ağaç ya da orman falan. İnsan biraz beklerdi be! Ama yok nerde? Beyefendi düz bir dağ ayısı olduğu için...


Söylenirken odama gidip üzerimi değiştirdim. İnsan yeni kıyafetler giyince yenilenmiş gibi hissediyor, o his çok güzel. Tabi bir de rahat uyku çekerseniz... 


Yatağa girdim ama uyuyamayacak gibiydim. Bir sağa bir sola dönüp duruyordum. Uykum var ama uyuyamıyorum. En sonunda yatağın içinde dikelip etrafıma bakındım. Uğraşabileceğim bir şey de yoktu. 


Ayağa kalkıp odadan çıktım. Salonun ışıkları açıktı ama uykumu açmak istemedim. Mert'in odasının kapısını araladım. Uyuyor gibiydi diyordum ki kafasını kaldırıp kapıya doğru baktı. Uykulu bir sesle "Ne oldu Sara?" diye sordu. İçeriye doğru girip kapıyı kapattım. İçerisi oldukça karanlıktı. Bir şey demeden yavaşça yatağına doğru ilerledim. 


"Uyuyamadın mı yine?" diye sorduğunda buna da cevap vermedim. Yorganını kaldırdım ve yatağın içine girip uzandım. Mert bir şey demeden beni izlemişti. Yatağa girdiğimde bir süre beni izledi ve en sonunda yorganını üzerime örtüp belimden tuttuğu gibi kendine çekti. 

Gizli Saklı - 1 & 2Where stories live. Discover now