•Baş Şeytan serisinin üçüncü hikayesidir.
•Yetişkin okurlar içindir.
Tanrıça yeni tanıştıklarını sanıyordu.
Oysa baş şeytan onu doğduğundan beri tanıyor ve istiyordu.
Kapak tasarımı: @gladywort_
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
꧁꧂
Ertesi günün akşamında Escanor beni Göküstü'ne götürmüştü. Fakat işi olduğunu söyleyerek bir süre Carlo'ya bırakmıştı. Carlo başta tereddütte kalmıştı çünkü Escanor'un, giderken ona attığı bakış bir garipti. Rahatladığı sırada, hiç beklemediğim bir şey olmuş ve Coatlicue de gelmişti.
Koltukta dik ve bacak bacak üstüne atmış, şarabı yudumlarken içeri girmişti. Carlo'nun kaşları havaya fırlamıştı, ardından sırıtarak "Bu gece onurlanmaktan çatlayacağım herhalde." dedi.
Coatlicue saçları savrula savrula yürüdü ve masaya oturdu. "Sanki beni çok seviyorsun."
"Deme öyle, herkes seni sever."
Coatlicue hak verir ve bunu pek önemsemezmiş gibi omuz silkti. "Er ya da geç."
Kadehin ardından gülümsedim. Beni sevseydi bence iyi bir arkadaş olurduk.
Düşüncelerimi duymuş gibi, "Sabazios senin fena olmadığını söyledi." dediğinde şaşırdım. Elimdeki yılana baktım. "Bir de görmeden inanmayacağım şekilde, Escanor'la ilgilendiğini."
"Neden Escanor'la ilgilenemezmişim?"
Vücudumu inceledi; gözleri, elbiseden görülen dövmelerde oyalanırken gözleri yuvadan fırlayacakmış gibi açıldı. "Bunlar Escanor'un dövmeleri!"