Sirayet: sekiz

759 130 216
                                    

Adam Jamar, Cinematic (slowed)

Adam Jamar, Cinematic (slowed)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

꧁꧂

Dengemi bulmam için yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Cehennem kalabalıklı, baş şeytanın da odasından kendimi kovmuş sayılırdım... Bu yüzden, Cerberus yanıma geldiğinde ona eğildim ve fısıldadım: "Bana tek kalabileceğim, yaşayan bir şey olmayan bir yer bulur musun?"

Cerberus ile yürüdükçe yürüdük. Merdiven indiğimizi hatırlamıyordum ama sanırım bayır inmiştik. En sonunda, ateşin azaldığı ve neredeyse hiç ulaşmadığı karanlık bir odaya geldik.

Ellerimi duvara değdirerek yürümeye devam ettim buldum. Keşke şeytan ateşi şu an bende olsaydı. Nasıl kullanıldığını bilmiyordum gerçi. Bende olmasına rağmen yirmi sene boyunca hiç açığa çıkmamıştı. Onu tetikleyen gerçekten de Escanor'du.

Escanor ise bunu biliyordu. Ateşleri kullanabileceğini ve nasıl kullanacağını da. Isınmamı sağlarken elinin etrafında ustalıkla kıvrılan ateşi anımsadım. Feci sıcak olduğunu tenim hatırladı ama ellerimin hatırladığı başka bir şey vardı. Elini çekmemesi için tuttuğumda ürpermem gibi. Ardından beni tuttuğu anlar aklıma geldi.

Pembe tenimin iyice pembeleşerek canlandığını hissettim. Nefesim ya hayretle ya da bir çeşit... Arzuyla kesildi. Bu ufak temasları arttırsaydı nasıl hissetireceğini merak ediyordum.

Escanor'u düşünürken tenim sızlayıverdi. Bir şeyi kendime doğru çekmişim gibi şeffaf bir akım oluştu. Ardından, etrafa öyle hızlı ve gür bir ateş yayıldı ki yere çömelip başımı korumamak için zor durdum.

Çünkü sadece duvarlar ateşle parlamıyordu. Bulunduğum yerin ortasında kocaman bir volkan vardı. Köpürmeye başlamıştı. İnanılmaz bir gürültü kopuyordu.

Ağzım açık bir şekilde kalakaldım.

Volkanın başı, kayalarla oluşan dört metrelik yuvarlak çıkıntının tepesindeydi. Kenarlarından lavlar akıyordu ama ayağımı bastığım zemine gelmeden önce kayaların içinden geri emiliyordu. Her şey o kadar turuncu ve kırmızı karışımı, aynı zamanda da parıltılıydı ki gözlerim kamaşmıştı.

Bu volkan tehlikeli bir şeyden ziyade... Suyun sirenler için oluşturduğu göletler gibi, şeytanlar için oluşmuş havuz gibiydi. Sadece bir tane de değildi, sonsuzluğa doğru uzanıyordu ve hepsi yavaş yavaş alev alıyordu. Tamamen canlandıktan sonra puf diye buhar çıkıyor ve daha yavaş kaynamaya debam ediyordu.

Cerberus birden koşarak kayaları aştı ve içine atladı.

"Öleceksin çirkin!" diye çığlık attım ama kenardan üç başını da bana uzattı. Canavarım keyifle yüzüyordu.

Girişteki kalabalığın sesini duydum. Biri, baş şeytanın volkan havuzlarını açtığını söyledi ve aynı Cerberus gibi başka bir volkana tırmanıp atladı... Pekala...

ESCANOR SETHWhere stories live. Discover now