Karagöz'ün yüzündeki sırıtış anında kayboldu "komutanım ben bunu değiştireyim" dedi ve çayla birlikte ortadan toz oldu tabi giderken de Alparslanın durmayacağını sandığı için "bu çaylar bir gün benim askerliğimi yakacak vallahi de billahi de" dedi

Özçelik telefonunu çıkarıp mesaj kutusuna girdi lakin yine ve yeniden asla mesaj yoktu noluyordu bu kıza bilmeden birşey mi yapmıştı kırmış mıydı? En son konuşmaları gözden geçirdi lakin hepsinde her zamanki gibi  doktor boş boş konuşmuş Özçelik de ne kadar dinlemiyormuş gibi görünse de harfi harfine dinliyordu ve kısa net cevaplarla yanıtlıyordu kısa cevapları mı kırmıştı?

"Buyrun komutanım" dedi karagöz önüne demli çay koyarak Alparslan çayı eline alıp bir yudum içti en azından çayı demliydi oturduğu sandalyden kalktı çay tabağını ve bardağını da unutmadı hâla başında bekleyen karagöze yandan yandan ters ters bakıp uzaklaştı Kantinden çıkmadan önce de çay bardağını kaşına dikip hemen sağındaki masaya bıraktı ve çıktı.

Eğtim alanına yaklaşınca timini gördü hepsi sıcağın altında rahatta bekliyorlardı yaķlaştıkça sesleri de duyulmaya başladı "valla şahsen ben bu iki üç gün boyunca bünyemi ve ruhumu bu eğtimlere hazırladım, ama yine de bana pek güvenmeyin" dedi nişancı abartıyorlardı günlük eğtimlerini yaptıracaktı hastaneye gidecekti daha

"Asker" dedi sert sesiyle yüksek çıkmıştı sesi hepsi kafasını kaldırıp Özçelik'e baktı hepsinin başı dikti tam da öğretiği gibi ilk eğtimi anımsar gibi oldu o zaman daha sert daha asabiydi her halta bağırıp çağırıyordu.

"Hazır mısınız?" Dedi keyifle onun eğtiminden korkmaları hoşuna gidiyordu yalan yoktu "komutanım kaç saatlik bir eğitimden bahsediyoruz?" Dedi sazcı yüzbaşı düşündü kısa süre "iki iki buçuk" dedi güldü sazcı "komutanım ben ne kadar süre koşucaz demedim ki eğtimin hepsini sordum" dedi inanamamıştı Özçelik tek kaşını kaldırıp "eğtim süresi üç saat olacak" dedi Tim birbirine baktı ya komutanları imana gelmişti ya da karşılarındaki kişi  Alparslan Yüzbaşı değildi ki ikinci ihtimal daha olmasıydı

"Yani komutanım şikayet ettiğimizden değil de sizin en kısa eğtiminiz beş saat, dalga geçiyorsanız söyleyin çünkü ben çıtırdan ümitlenmeye başladım" dedi Özçelik göz devirdi "kerem ben seninle neden dalga geçeyim çocuk muyum lan ben" dedi sinirleniyordu artık baş ağrısı çoğalıyordu bir de iki saat bunlara laf mı anlatacaktı

"Eğtim alanının etrafında 100 tur başla" dedi baskın sesiyle kimse ses etmedi gık çıkmadı çünkü ağzılarını açsalar Alparslan yüzü ikiyüz yapardı

******

Başı her an patlayabilirdi yüzbaşı tam tamına 6 saattir eğtimdeydi timin çenesi vardı kapatmak için fazlaca çaba göstermişti lakin susmamışlardı e tabi canlarına susadıkları her halerinden belliydi zaten yüzbaşı da suyu verdikçe vermiş pestillerini çıkarmıştı bu durumdan da gayet mutluydu

Hastaneye girdi önce bir etrafı süzdü ama aradığı yine yoktu nerdeydi lan bu kız? Danışman bölümüne ilerledi lakin önünde Selçuk vardı Selçuk onu görmüyordu lakin Özçelik ne konuştuğunu bile duyuyordu

"Ayfer Hanım Açelya nerde bir bilgi var mı sizin?" Dedi bozuk Türkçesiyle aradığı ismi duyunca daha bir dikkatle dinledi Yüzbaşı "ay Selçuk bu kaçıncı soruşun ya yeter ayol Ben ne bileyim nerde aa" dedi Ayfer kaşlarını çattı Özçelik demek ilk soruşu değildi napıcaktı bu doktoru ne işi vardı onunla

Fatih arkadan gelip Selçuk'un boynundan tutu "napıcaksın lan sen Açelyayı?" Dedi sinirle Özçelik de buna katılıyordu  napıcaktı doktoru

"Ben kötü niyetle değil sadece işim vardı birşey soracaktım" dedi Selçuk Fatih onu dinlemedi bile elini geri çekip  "Eğer birine daha Açelyayı sorarsan hipokrat yemini dememem doğrarım seni" dedi buna da katılıyordu Özçelik lakin ona hipokrat yemini işlemiyordu o şuan bile yapabilirdi

Açelya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin