14. Susarken Konuşma Dersleri

Start from the beginning
                                    

Telefonunda bir sürü cevapsız çağrı ve mesaj vardı. Açıp ne diyecekti ki, Alaz'a, gerçeği pat diye söyleyemezdi, ama onu oyalayarak yalan da söyleyemezdi. Tam bir dilemma içindeydi.

Sonra kafasında farklı bir ışık yandı. Son zamanda başlarına gelenler, aslında Yaman'ın başına gelenler. Hayatına sihirli bir değnek dokunuşu yapılması, Neslihan Soysalan. Yaman ona hikâyenin tamamını anlattığından beri kadının ona sunduğu yardım talepleri ve önünü açması oldukça cömert gelmişti. Bunu gerçekten iyi ve mütevazı bir hayırsever olduğu için yaptığını düşünmüştü. Ama kadının hastaneden aniden yanından çağırılarak ayrılması, sonrasında Yaman'ın hayatını düzeltmeye yönelik davranışları, biliyor olabilir miydi? Biliyorsa neden koşarak oğlunun kapısına dayanmamıştı o zaman, belki emin olmak istiyor, araştırıyor diye düşünüyordu Asi.

Kafası o kadar allak bullaktı ki, ne doğru ne yanlış bilemiyordu.

Evin kapısının gürültüyle açılmasıyla sıyrıldı bu düşüncelerinden.

"Asii..." Yaman eve girerken bağırıyordu "...Asii, burada mısın?" kızın odasının kapalı kapasını iki kere acele ile çalmış ve cevap gelmeden kapıyı heyecanla açmıştı.

Aniden açılan kapıyla hafifçe yattığı yerinden irkilmişti Asi, kapının pervazına yaslanmış ona gülerek bakan Yaman'ı görünce, onu yeni öğrendiği bu gerçekten dolayı bambaşka biri olarak gördü önce. Ali Soysalan olarak. Oradaydı. Karşısında, beraber büyüdüğü, yaralarını sardığı, acı ve tatlı günleri paylaştığı kardeşi duruyordu, ama şu anda bir o kadar da yabancı geliyordu. Sırtını yatağının başına yasladı, oturur pozisyona geldi.

"Ohh buradasın içim rahatladı. Biliyordum ama ben, sen var ya en doğru kararı verdin."

Sözlerinden bir şey anlamıyordu, sorar gözlerle ona bakıyordu Asi.

Kızın yüzündeki ifadeyi görünce daha açık konuşmaya karar verdi.

"Alaz'ı diyorum işte, gerçek yüzünü görünce kıçına tekmeyi basacağını biliyordum ben. Gerçi içime kurt düşmedi değil. Dedim bizim Asi vicdanlı kızdır. İçten içe üzülmüştür. Ben düzeltirim bu oğlanı demiştir. Ama onu orada öyle yalnız bıraktın ya sen, o zaman anladım. Geçmiş olsun dedim."

Alaz'ı düşürdüğü durum geldi aklına, yüzü üzüntüyle çöktü. Bir gece önce adam kendini tüm benliği ile ona açmıştı, kimseyle paylaşmadığı gizlerini ona göstermişti. Şimdi kız onu yüz üstü bırakmış ve tek bir şey söylemeden oradan ayrılmıştı. Acaba ne düşünüyordu şu an, ona geçmişini açtıktan, ilk aşkımsın dedikten sonra yüz üstü bırakılan bir insan ne düşünürdü ki, kocaman bir hayal kırıklığı yaşıyor olmalıydı. Zaten kırılgan olan ayarlarıyla bir de istemeden Asi oynamıştı. Yaman'ın bu şekilde düşünmesi normaldi, öğrendiği uyuşturucu gerçeğinden sonra onu terk ettiğini sanıyordu.

Hem Yaman'a ne söylemesi gerektiğini bilmiyor hem de bildiği gerçek ona çok ağır geldiği için hevessiz bir şekilde karşılık verdi.

"Sonra konuşalım mı Yaman? Biraz dinlensem iyi olacak." dedi.

"Sen iyisin değil mi, hasta falan mısın yoksa. Bakayım." diye yanına gelip ateşini ölçmek üzere hamle yapmıştı.

Onun bu düşünceli hali, kendisini ön planda tutması Asi'nin daha da mahcup hissetmesine neden oluyordu, hem belki bundan bir süre sonra yolları ayrılacaktı. Hepsinin ağırlığı ile bir elini aralarında mesafe koymak üzere havaya kaldırdı.

"Lütfen." dedi sadece.

Karşısında gördüğü ve pekte alışık olmadığı bu kırılgan Asi'yi anlamaya çalışıyordu Yaman. Dün gece yaptığı şeyin acımasızca mı olduğunu düşünmesine itmişti onu. Kız gerçekten bu Alaz denen herife değer veriyor olabilir miydi? Hem Alaz da onu mutlu edecek ve hayatını renklendirecek kadar onunla ilgileniyor muydu? Son zamanlardaki huzurlu ve halinden memnun Asi'yi anımsadı, şu an karşısında arkasını dönmüş ve yorganının altında üzüntüyle kıvrılmış kızla hiç alakası yoktu. Onu biraz rahat bırakmanın iyi olacağını düşündü ve kapısını kapatıp içeri geçti.

Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / AslazWhere stories live. Discover now