2|BİR SEVGİ BİN ÖLÜM

102 9 37
                                    


Yeni bölümle geldik.
Oy ve yorumlarınızla bana destek olmauı unutmayınn 🫶🏼
Keyifli okumalarr!

2|BİR SEVGİ BİN ÖLÜM.

Bölüm şarkıları:Ayfer Vardar, Dayan yüreğim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bölüm şarkıları:
Ayfer Vardar, Dayan yüreğim.
Mert Demir, Dön desem.
Sezen Aksu, Yalnızca sitem.

🎞

2 Nisan 2020. Fransa/Lille.
Arsal Tamay.

Kendi gürültümü duymuyordum. Kendi gürültümü bile duymayacak raddeye gelmiştim. Bu yaşıma kadar, kulaklarımın duyduğu her rahatsız edici gürültüye kendimi mahkum etmiş, sevdiklerim için her yükü sırtlamış, en gereksiz pürüzü bile zihnimin bir kenarına yazmıştım. Zihnimin duvarları doluydu. Artık hayatımda tek bir pürüze dahi yer yoktu. Tek istediğim sessizlikti. Zihnimin içindeki tüm sesleri susturmak istiyordum ama lanet olsun ki istediğim her şeyi başarabildiğim şu sikik hayatta zihnimdeki sinir bozucu sesleri susturamıyordum.

Korkunç hissettiriyordu. Kontrolün senin elinden zihnine geçmesi. Artık iplerin benim elimde olmadığını biliyordum. Yaşamak için ilk maddem hep aynıydı, kontrol. Alışkan olduğum kontrolümün ellerimden kayıp gittiğini hissetmek, sona geldiğimi bilmemi sağlıyordu.

Zihnimden kaçtığım an yenildiğim oyunda daha fazla bulunmak istemiyordum. Çünkü ben hiç bir zaman kendi kurduğum oyunda piyon olacak bir adam olmamıştım. Aksine kurduğum oyunu dışarıdan izlemeyi, oyuncularımı iplerinden sıkıca tutup onlara oynama şansı vermeyi, saf bir kontrol arzusuyla yönetmeyi. Severdim. Onlar oynadıklarını sanarlardı, oysaki finali belliydi. Zihnimin tozlu duvarlarında yazıyordu.

Tüm hayatım buydu. Kontrol et ve oyna.

Saatlerdir bu koltukta oturmaktan o kadar sıkılmıştım ki, zihnimdeki aptal sesler bile daha çekilebilir geliyordu. Üstelik siktiğimin yerinde ilgimi çekebilecek en azından oyalanacağım hiç bir şey yoktu. Şimdilik.

Fransa'da bir Defiledeydik. Sağ yanımdaki koltukta Bolat, sol tarafımda ise babam oturuyordu. Beni buraya küçük bir çocuğu ensesinden tutarak sürükler gibi sürüklemişti ve ağzımı açıpta tek kelime etmemiştim. Çünkü, otuz yaşında olmama rağmen bana hala bir çocuk edasıyla yaklaşan bu ihtiyarı seviyordum. Ona saygım sonsuzdu. Ona karşı hissettiğim en ağır duygu saygı değil, hayranlıktı. Bir gün baba olacaksam eğer, onun gibi bir baba olmak istiyordum.

Baba olmak. Kendimi bundan bir kaç yıl sonra bir aile tablosunun içinde hayal edemiyordum. Çünkü doğru kadını bulamamıştım. Doğru kadını bulamadığım sürece asla baba olmayacaktım. Dünyada yeterince sıkıntı yaşayacakken ailesi hakkında da tereddütleri olan bir çocuk büyütmek istemiyordum çünkü. Annesinin ve babasının ne yaparsa yapsın dimdik arkasında olacaklarına, onu her zaman koruyup kollayacaklarına emin olan bir çocuk büyütecektim. Bu yüzden aile babası olma fikri şu an bana çok uçuk geliyordu. Ama baba olmayı istiyordum. Kanatlarımın altına bir yuva kurmayı, seveceğim ve canım pahasına koruyacağım ailemi o yuvaya hapsetmek istiyordum. Hiçbir şeyi istemediğim kadar çok istiyordum.

ZİFİRİMİN YARASI Where stories live. Discover now