★pozitifliğine hayran★

33 6 126
                                    

Herkes kapının önünde nöbet tutuyordu resmen. Baji, Chifuyu ve Mikey üçlüsünün gözüne uyku girmemişti 2 gündür. Kazutora ise perişandı tam anlamıyla. Hinata ve Emma endişe, stres ve yorgunluktan birkaç kere bayılmıştı hatta. Şimdi ise ikisi ağlarken Senju ve Yuzuha onları teselli etmeye çalışıyordu.

"Misa güçlüdür bunu aşar."

Hinata kızarmış gözleriyle odanın kapısına baktı. Gözlerini bir iki kere kırpıştırtı ve titrek bir nefes verdi.

"U-umarım."

Emma her an yere yığılma ihtimaline karşın Draken'in kollarında kendini teselli eden Senju'ya korku ile bakıyordu. Senju ve Yuzuha'nın da bir farkları yoktu. Sadece endişelerini bu şekilde göstermiyorlardı.

Kazutora kızların hallerine baktığında dayanması gerektiğini düşündü. Kızlar bile dayanıyorsa kendisi hâliyle dayanmalıydı.

Chifuyu titrek bir nefes aldı ve konuştu. Baji yanında duruyor ve kolunu sımsıkı tutuyordu Chifuyu'nun. Çocuğun ayakta bile zor durduğunu biliyordu çünkü. Ona destek olmalıydı arkadaşı olarak.

"Misa'nın ,"

Herkes merak içinde baktı Chifuyu'ya. "Ağır bir kalp hastalığı var."

"Ne?" diyebildi Kazutora. Şok, panik, endişe, hüzün, pişmanlık gibi duygular hissediyordu. Hepsi aynı anda atağa geçmişti sanki.

Ne demek sevdiği kız hastaydı? En fazla ne kadar ağırdı ki? Ölümcül müydü? Sevdiği kıza hiç kavuşamayacak mıydı? "Lanet olsun.." Çaresizdi.. ne bir doktor ne de Tanrı'ydı. O sadece bir insandı normaldi.

Emma zaten bildiği şeyi tekrar duyduğunda eskisinden daha da kahrolmuştu. Artık sevgilisinin sakinleştirme çabaları boşa gitmişti. Draken, Emma'yı teselli ediyor ve Misa'nın odadan sapa sağlam çıkacağını söylüyordu.

Yuzuha artık kendini teselli edecek gücü kendinde bulamadı ve yere çöktü. Hakkai hızlıca onu kaldırıp koltuğa oturttu ve bir şişe su vererek sakinleştirmeye çalıştı. Hakkai ne yapacağını bilemezken Yuzuha artık daha sakin gözüküyordu.

Hinata şaşkınlık içerisindeydi ve gözleri yavaştan kapanıyordu. Hinata bayılırken sevgilisi Takemichi onu hafif bir şekilde sarstı ve seslendi. "Hina!" En sonunda kızı kucağına doğru yatırdı ve saçları ile oynamaya başladı. Huzurlu gözükse bile öyle değildi. O da Misa için çok endişeleniyor ve iyi olması için dualar ediyordu. Sadece burada böyle sakin gözükmesi sevgilisi içindi. Ona bir dayanak olmak istiyordu.

Baji yumruğunu sıktı ve Chifuyu'nun sırtını okşayıp destek veriyordu. Mikey ise bu gerçeği görmezden geliyormuşcasına gülümsemeye çalışıyordu. Demek onlar büyüyordu. "En fazla altı yılı var diyor doktorlar."

"Ne demek 6 yılı var Chifuyu?" Herkes umutsuzca Kazutora'ya baktı. Herkes onun Misa'yı sevdiğini biliyordu. Ayağa kalkarak Chifuyu'nun yakasına yapıştı. Sertçe tutuyor ve dolu gözlerle ona bakıyordu. "O'NDAN SONRA İLK DEFA BİRİNE AŞIK OLDUM VE SEN BANA ONUN ALTI YIL ÖMRÜ KALDIĞINI SÖYLÜYORSUN! NE DEMEK BU CHİFUYU?!"

Chifuyu dudağını ısırdı.

Kazutora'nın savurduğu sert ve çaresiz yumruk Chifuyu'ya ulaşmadan Baji yumruğu durdurdu. "Kes şunu Kazutora." O da çaresizdi.. bu çok açık bir gerçekti. Kazutora öfkeyle bağırdı. Öfkesi arkadaşlarına değildi aslında. Yaşamaz diyen doktorlara ve elinden hiçbir şey gelmeyen kendisineydi. Hem o Misa'nın neyiydi? Neyi oluyordu da bu kadar öfkeleniyordu?

"Neyi keseyim? Delicesine sevdiğim kız 6 yıl sonra kara toprağın olacakken nasıl sakin ve düzgün davranayım? Ben Takemichi değilim! Ya da Draken de değilim!"

love you like a love song / hanemiya kazutoraWhere stories live. Discover now