2 - Injury

29 6 10
                                    

"Namjoon, nereden çıktı şimdi bu?"

"Chaeyoung, itiraz kabul etmiyorum."

"Peki beceriksizse ve bizi ortaya çıkartırsa, o zaman ne olacak?"

"Bahsettiğin gibi beceriksiz olsaydı onu zaten grubunuza almazdım. Ayrıca onu tanıyorum, şimdiye kadar hiç kendini ele vermedi, bundan sonra da vermeyecek."

Memnuniyetsizce başımı salladım ve önümdeki içkime döndüp bir yudum aldım.

"Ne zaman geliyor?" Jungkook'un sorusuyla, Namjoon ona dönerek cevapladı. "Belli bir gün söyleyemem ama birkaç güne burada olur."

Jungkook kafasıyla onayladı ve kendi kadehine döndü. Biraz daha içtikten sonra ayağa kalktım ve atışlarımızı geliştirmek için ya da stresimizi atmak için kullandığımız oldukça büyük olan odaya yürümeye başladım. Odaya geldiğimde belimdeki silahı çıkarttım ve ortadaki hedef tahtasına atış yapmaya başladım. Atışlarım zaten iyi olduğu için tam vuruyordum.

Yaklaşık yarım saat sonra odaya biri girdi. Bakmaya gerek duymadım ve atış yapmaya devam ettim.

"Noona hepimiz toplanıyoruz, gelecek misin?"

"Sen git Jungkook, birazdan gelirim."

Odadan çıktığını, ayak seslerinden anladım. Birkaç dakika sonra, her zaman toplandığımız alana gittim. Koltuklar, ortadaki sehpa ve önündeki televizyonla, bir salonu andırıyordu. Ben de rastgele bir yere oturduğumda, bu büyük alandaki tek uykucu olarak Yoongi konuşmuştu.

"Ne gerek vardı şimdi, uyumak varken?"

"Mızmızlanma Yoongi, eğer istiyorsan sen git uyu."

"Tabii ki de uyumaya gideceğim, sizin boktan sohbetlerinizden daha iyi."

Yoongi ve Jimin'in atışmasını umursamadan, herkes bir sohbete girmişti.

"Chae, sence yeni gelecek olan kız nasıl biridir?"

Bana karşı soru yönelten Lisa'ya döndüm ve oturduğum yere iyice yerleştim.

"Nasıl biri olursa olsun, ben onu sevmeyeceğim. Yeni birine gerek yoktu, biz böyle de iyiydik."

"Neden böyle düşündüğünü anlayamıyorum. Tamam, daha tanışmamış olabiliriz ama ben de ilk geldiğimde bana soğuk davranmıştın."

"O zamanlar daha küçük ve yeniydin. Adımlarını bilmeden atman sinirime dokunuyordu. Bilmeden hareket ediyordun ve bu yüzden çoğu kez yakalanma tehlikesi yaşamıştık."

"Yine de, henüz tanışmadan ona karşı kaba olma bu kadar."

"Biz bir katiliz, Lisa. Ne kadar kibar olabilirim ki?"

"Haklısın ama onun da bir katil olduğunu unutma. Hem Namjoon, çaylak bir kızı bizim grubumuza almaz."

"Ben bara ineceğim gelecek misiniz?"

"Ben de geleceğim seninle. Jisoo, gelecek misin sen de?"

Jisoo de başını sallayınca üçümüz de ayağa kalkıp bara kısmına yürürken kısa bir sohbete dalmıştık. Daire şeklindeki bar masalarından birine oturup garsonu bekledik.

"En ağırından üç tane."

Garson onaylayıp gittiğinde etrafa bir göz attım.

Itzy grubundan Yeji ve Chaeryoung, beni görünce baş selamı verdiklerinde ben de karşılık olarak başımı hafif eğip etrafı süzmeye devam ettim.

Farklı farklı gruplar ve çeteler vardı. Twice, Bangtan, Itzy, Straykids, Blackpink...

Ben de 3 kişiden oluşan Blackpink'in bir üyesiydim. Tabii, o kız ile beraber 4 kişi oluyorduk ama benim için her zaman 3 kişiydik, öyle de kalacaktık. O kızı görmeden bile neden bu kadar nefret ettim, ben de anlayamıyordum. Sanırım sadece, çaylak ve ne yaptığını bilmeyen, beceriksiz biri olarak gördüğüm içindi. Umarım düşündüğüm gibi biri değildir de, bizi de batırmaz.

Ben ne zaman daldığımı bilmediğim düşüncelerimden, önüme koyulan içki bardağıyla ayrıldım.

Kadehimden bir yudum alıp düşünmeye devam ederken bir anda içerisi silah ve kırılan camların sesleri ile doldu. Bazı kişiler telaşa girerek silah ararken, bazıları da alışılmışlıkla, soğuk kanlılıkla buldukları ya da yanlarında olan silahlarla çatışmaya başlamışlardı.

Ben de belimden eksik etmediğim silahımı çıkartıp bir köşeye geçerken, aynı zamanda ateş etmeye çalışıyordum. Bir duvarın arkasına saklanıp, kendimi korumaya çalışarak ateş ediyordum.

Birkaç adam ateş ettiğim mermilerle yere serilirken, benim hedefim diğerleriydi. Güzel bir şekilde devam ederken belimde hissettiğim keskin acı nefesimi kesti. Büyük bir acıyla yere yığılırken nefes almaya çalışıyordum ama hissettiğim acı bana hiç yardımcı olmuyordu. Aklım başıma gelirken belimden iki mermi yediğimi anlayabiliyordum ama ses çıkartamıyordum. Birkaç dakika öylece yerde yattıktan sonra yanıma birinin geldiğini hissettim ama gözlerim kendine engel olamaya çalışıp, kapanmamak için savaşıyordu.

"Chae, sakin ol. Gözlerini sakın kapatma."

Lisa'nın sesi kulaklarımda yer edinirken, ben hâlâ acımla uğraşıyordum. Silah sesleri azalırken Lisa'nın bağırışını duydum.

"JACKSON ÇABUK BURAYA GEL! ROSÉ VURULDU!"

Burada, bir nevi doktor görevi gören bir sürü kişi vardı. Ameliyatlar, yaralanmalar ya da benzeri şeylerle onlar uğraşıyorlardı.

Dayanamayıp gözlerimi kapattığımda hissettiğim son şey havalanmam olmuştu.

House Of Sins - ChaennieWhere stories live. Discover now