Bölüm 3: Güneşin Elçileri

Start from the beginning
                                    

“Ah o mu... Bir Golem türüdür. Bullfas adlandırılır. Ağaç Golemdir ve genelde geceleri ortaya çıkarlar. Sabahları ağaç şekline bürünüp uyurlar.”

Janet anlamışçasına kafasını sallayınca ben hemen kendi sorularımı sormaya başladım.

“Peki ya Melesea ne demek ? Anlatacaktın yarım kaldı.”

“Melesea şu anda bulunduğunuz diyarın ismidir. Burası yıllardır Melanie isminde bir kraliçe tarafından yönetilir.”

“Yıllardır mı ?” dedim şaşırarak.

“Evet çok uzun bir süredir. Ben daha doğulmadan önceymiş.”

“Çok yaşlı biri olmalı.”

“Ah hayır, bizim diyarda yetişknlik yaşına varınca bir daha asla yaşlanmazsın. Daha doğrususaf peri kanından olanlar yaşlanmıyor. Melez olanlar yaşlanıp ölürler. Onlar da dünyadaki insanların normal yaşamına oranda daha çok yaşarlar. Saf kanlarda ölümlerse hastalık, savaş, kazalar yüzünden olur burada.”

Duyduklarım beni şoka uğratmıştı çünki bu düştüğüm yerin büyülü peri masalı olduğuna hiç şüphe yoktu.

“Peki buradan nasıl çıkabiliriz ?”

“Ne ? Buradan çıkmak mı ? Tatlım bu diyardan çıkış yok.”

Elyna’nın sözleri şimdiye kadar duyduğum bütün gerçekleri kafamdan silip atmama yetmişti. Göğsümün sıkıştığını, kalbimin yerinden çıkacak gibi attığını hiss edebiliyordum.

Babam umrumda değildi ama bir daha annemi göremeyecekmiydim yani ?

Bu düşünce derin soluklar almama neden oldu. Nefesim daha da daralıyor, ayak uçlarım ve ellerim soğuyarak uyuşmaya başlıyordu. Etrafı bulanık görmeye başlamıştım ve gözlerim kararıyordu.

Bir daha kendi dünyama dönemeyecektim...

Gözlerim yavaş yavaş kapanınca sesler ve çığlıklar duydum fakat hiç birine tepki veremiyor ve kime ait olduklarını çıkaramıyordum.

***

Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey, yeşil yaprakların arasından sızarak pencereden içeri süzülen güneş ışıklarıydı.

Ellerimle yattığım yeri kontrol edince hissettiğim yumuşaklık rahatlamama neden oldu. Büyük ihtimalle annem kahvaltı hazırlamıştı çünki güneş neredeyse tepedeydi ve öğlene doğru gidiyor gibiydi.

Pembe ve yeşil yaprakların karışımına sahip ağaçları izlemek, kuşların sesini duymak, içime huzurun dolmasına neden oluyordu. Gördüğüm kabuslar yüzünden her tarafım ağrısa da yataktan kalkmalıydım çünki annemden azar işitecektim. Uyanıp Janet’e onunla birlikte Melesea diyarında hapis kaldığımız rüyayı anlatmak için sabırsızlanıyordum.

Kollarımı iki yana açıp esnedim ve yataktan kalkıp önümde duran Elyna’yı görünce neredeyse çığlık atacaktım.

Aniden her şey kafama dolunca zihnim patlayacak gibi oldu.

Rüya değildi...

Bu yaşananların hepsi gerçek. Dün öğrendiklerim bana ağır gelmiş olmalı ki büyük ihtimalle panikatak geçirmiş ve bayılmıştım.

“İyi misin ?” dedi Elyna nazik bir sesle fakat hiç iyi olmamama rağmen “Evet.” diye yalan söyledim.

“Senin için çok endişelendik. Arkadaşın hala uyuyor. Birazdan uyanır o da. Bütün gece başında nöbet tuttu uyanırsın diğe. Aç mısın ?”

Kraliçelerin Yolu 1: Melesea Where stories live. Discover now