Zehir Gibi Aile Yemeği.

166 18 114
                                    

Yoongi sabah erken bir saatte kollarında uyuyan küçük bedenden önce uyanmıştı. Daha etraf bile ışımamış sayılırdı aslında. Sürgünden alışıktı hep bu saatte kalkardı orada. Yavaşça yanında yatan bedene baktı, eğer birisi onları böyle görürse Yoongi'nin kellesi alınırdı.

Yataktan kalkıp, büyük odanın içinde duvarın en dibine atılmış eski püskü dolabının yanına gitti. Uzun ve ince bir gömlek çıkarmış üstünde gereksiz durduğunu düşündüğü tişörtünü çıkartarak gömleği giymişti. Önünü ilikleyerek dolaptan bu seferde gömleğine kıyasla daha kalın bir kumaşlı pantolon çıkarıp giymişti. Düğmesi veya fermuarı yoktu, bu yüzden dolaptan bel ipi çıkarıp pantolonu belinden düşmesin diye bir ipe göre kalın görünümlü olmasını umursamadan beline bağlamıştı. Normalde Saray'da saygın kıyafetlerle cübbe ile gezmesi gerekirdi ama bu onun bilincinde olmamıştı hiç.

Yoongi odasının kapısının tıklatılması ile dolabından ayrılıp tok bir sesle, gir komutunu vermişti. Odaya giren Eros ile gözleri yüzünü incelemişti. "Uyandın mı diye bakmaya gelmiştim Hyung, kral çağırıyor." "Kral" insanın kendi babasına "Baba." diye hitap edememesi ne kadarda acınası bir durumdu, değil mi?

"Peki Eros, gelirim." Yoongi'nin dediği ile siyah gözleri odada gezmişti Eros'un. Kısa süre sonra Eros odadan çıkmış, alt kata büyük salona inmişti. Yoongi Hoseok'un başına geçip bedenini sarstı. "Jung, uyan." Hoseok mırıldanarak gözlerini aralayıp önündeki büyük bedene baktı, aklına gelenle hızla yatakta doğrulup Prens'inin önüne geçti. "Büyük salona in," Hoseok hâlâ uykuluydu bu yüzden gözlerini ovdu. Bir yandan da Yoongi'yi dinliyordu. "Benden önce git ki, senin hâlâ uyuduğunu düşünmesinler. Ölmek istemezsin değil mi?" Hoseok telaşla odadan çıktı, arkasında ise onu gülerek izleyen bir Yoongi bırakmıştı.

Bir süre odasında bekleyen Yoongi sonunda büyük salona inmişti. Uzun masanın en başında Kral Jae vardı, iki yanında da karısı 1. Kraliçe Freze ve 2. Kraliçe Lilit vardı. Freze'nin yanında 3. Kraliçe Yui, Lilit'in yanında ise 4. Kraliçe Katrina vardı. Katrina'nın yanında kendi oğlu 6. Prens Eros, yanındaki diğer iki sandalye de ise 4. Prens Jin ile 5. Prens Felix vardı. 2. Prens Taehyung ile 3. Prens Sihu-yo Yui'nin yanında oturuyorlardı. Ve boş iki sandalye vardı, birisi Kral'ın karşısındaki sandalye, oraya Kralın seçtiği çocuğu oturabilirdi yani ilerdeki Kral. Diğer boş sandalye ise Sihu-yo'nun yanındaki sandalyeydi.

Hoseok mahcup bir şekilde Yoongi'ye baktı, hangi sandalyenin arkasında duracağını bilmiyordu. Yoongi kendinden emin bir şekilde Kralın karşısındaki sandalyeye oturdu, herkes şaşkın bir şekilde ona bakarken Jae pişkin pişkin gülüyordu oğluna karşı. Hoseok Prens'ine göre hareket edecekti burda, ona bunu söylemişlerdi. Hoseok sandalyenin arkasına geçip öylece beklemeye başladı. Yemek servisi yapılacağı sırada her sandalyenin arkasındaki görevliler büyük mutfağa gider efendilerinin yiyecekleri yemeği getirirlerdi.

"Sen ne hakla?" Yoongi bacaklarını aralamış bir bacağının üstünde eli vardı. "Karşımdaki sandalyeye,saygısızca oturmaya cüret edersin, ha!?" Yoongi gülerek damaklarını ve dişlerini göz önüne sundu, "Kralım hadi ama, sadece bir sandalye? Neden bu kadar abarttınız?" Jae sinirle ayağa kalkmış, gözleri Eros'u bulmuştu. Sırıtarak Yoongi'ye son kez baktı, "Kalk ayağa," Yoongi istemeye istemeye ayağa kalkmıştı.

"Eros ile yer değiştirin, bundan sonra Eros orada oturacak." Ne yani? Yoongi bu dünkü boka kendi hakkı olan koltuğu mu verecekti? Bunu yapacağına ölürdü daha iyi! "Rüyanızda bile göremezsiniz bunu!" Jae Yoongi'yi umursamadan Eros'un kalkmasını söylemişti, çaresizce ayağa kalkan Eros diğer kardeşlerinden de öldürücü bakışlar yiyordu.

Yoongi sinirle olduğu yerden ayrılıp, Jae'nin üstüne doğru yürüdü ama onu durduran bir şey olmuştu, kolunda hissettiği ellerle durmuştu. "Prensim, durun lütfen." Freze acı ile yüzünü ekşitti, Yoongi sinirliyken ona kimse dokunamazdı. Freze bile, çünkü Yoongi o haldeyken kimseyi tanımıyordu. Bağırıp çağırıyordu karşısındaki annesi olsa bile. Yoongi sinirle Hoseok'a dönmüş, aynı hızını kesmeden yüzüne bir tokat atmıştı.

Işığın Karanlığı. | Yoonseok.Where stories live. Discover now