15-S@ke s@ke s@keyim.

Começar do início
                                    

‘Demek ki araya adam sokmuşlar.’

Özgür yolda Bayram ve Mustafa’yı da aramıştı.

‘Evet komutanım. Hala bizde sorgulanıyor gözükmesi lazım ama şu an davalı görünüyor.’

Laptop ta birkaç tuşa daha bastıktan sonra kafasını kaldırdı.

‘Komutanım alabileceği büyük ihtimalle tek ceza ağırlaştırılmış mühebbet hapis. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası idam cezasının kaldırıldığı 2002 yılında, bu cezanın yerine getirildi ve Türkiye hukukuna göre, bir kişiye verilebilecek en ağır ceza durumunda. 2005 yılında yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’la düzenlenen infaz rejimine göre bu mahpuslar diğer mahpuslardan ayrı bir infaz rejimine tabi tutulurlar komutanım.’

Bana döndü.

‘Komutanım bu infaz rejiminde hükümlü, tüm 23 saate çıkan sürelerle kilit altında hücrede, tek başına kalmak zorundadır. Bu cezaya hükümlü mahpuslar, diğer mahpuslardan farklı olarak telefon ve ziyaret haklarını oldukça sınırlı kullanabilirler. Diğer mahpusların haftada bir telefon ve ziyaret hakkı varken ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpuslar bu haklardan 15 günde bir yararlanıyor. Bunun yanında diğer mahpusları üçüncü dereceye kadar “kan ve kayın hısımları” ile akraba olmamalarına rağmen adlarını vereceği üç kişi ziyaret edebilirken ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpusları sadece eşi, alt soyu, üst soyu ve vasisi ziyaret edebiliyor..’

Kaşlarım havalandı. Bunu bilmeme rağmen Bayram’ın da onaylaması kalbimde sızı yarattı. Bayram susup bana bakarken Mustafa söze girdi.

‘Kendi babamdan biliyorum. Birden çok ziyaretçiyle görüşme imkânı tanınmadığı için bu mahpuslar diğer akrabalarını bir daha hiç görememek bir yana ailesini de bir daha hiçbir arada göremiyor. Bu mahpusların hapishanede çalışmalarına izin verilmiyor; hapishaneden, hastaneye sevk durumları dışında ağır hastalık durumları da dâhil olmak üzere hiç çıkarılmıyorlar. Kanser ya da o tüz hastalıklar dışında çıkamıyorlar komutanım. Bu kanuna göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen mahpusların hapishanelerde sosyal aktivitelerden yararlanması da mümkün değil. Eğer hapishane idaresi izin verirse günde bir saat kendi ünitesinde kalan diğer mahpusları görebiliyor ve bu esnada görebileceği mahpus sayısı en fazla iki. Sosyal olarak neredeyse tam bir izolasyon söz konusu. Bu izolasyon ve tecridin ağır koşullarının bedenleri, duyguları ve zihinleri üzerindeki etkisi başka koşullarla bir araya geldiğinde bu mahpuslardan hapishane için “toplama kampı”, hücre için “tabutluk” ve infaz rejimi için “işkence” benzetmesi çok yapılıyor. ‘

Hayır.

‘Ya ağırlaştırılmış müebbet almazsa?’

Bayram Mustafa’ ya ardından bana baktı.

‘Komutanım. Fazla bir fark yok daha çok infaz süresi ile şeklinde kendini gösteriyor sadece. Ağırlaştırılmış müebbet hapiste koşullu salıverme süresi otuz yıl iken müebbet hapis cezalarında bu süre yirmidört yıl. Ağırlaştırılmış müebbet hapiste Yönetmeliğin 8. maddesine göre, açık cezaevine ayrılmak mümkün değilken, müebbet hapis cezalarında koşullu salıvermeye beş yılı kalan hükümlüler açık cezaevine ayrılabilmekte. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı da ağır koşullar taşır. Bu kapsamda, hükümlü cezasının bir  kısmını tek kişilik odada çeker. Yani gerçekten pek bir fark yok. Sadece toplama kampı gibi değil biraz daha iyi gibi bilmiyorum daha fazla bir şey.’

Batu nolur. Ne olur bir şey olmasın.

‘Bayram ölümüne olan bir ceza bu değil mi?’

Kafamı kaldırıp Bayram’a baktım.

'Ağırlaştırılmış müebbet hükümlünün hayatı boyunca devam eden hapis cezası. Ancak iyi halli olan hükümlüler otuz yılını, infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabiliyorlar..’


Kalbim sıkışıyordu. Batu..


‘Af?’

Erdem’in dediği ile başımı salladım.

‘Evet af olma şansı var değil mi?’

Bayram elini ensesine attı.

‘Komutanım. her suçun ve cezanın af kapsamına alınması mümkündür. Ancak yürürlükteki mevzuata göre halihazırda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarıyla ilgili özel olarak düzenlenmiş, geçerli bir af uygulaması yok. Üzgünüm.’

Özgür’ün ağzından çıkan sike sike sikeyim kelimesini duydum..

Gerçekten biz ne yapacaktık?

Yazacak pek bir şey yok. Kısa bir bölüm ama bağlamalı bir bölüm.  Hadi keyifle okumuşsunuzdur iyi sabahlar.

Sarışın-GayOnde as histórias ganham vida. Descobre agora