3-Dokunma!

1.1K 92 48
                                    

Keyifli okumalar dilerim!

'Düzeltildi'

(Bartu'nun ağzından)

Camdan gülen ikiliye daha demin olduğu gibi bir daha ne yapıyor bu ahmaklar bakışını attım.


Kısaca hareketlerine göz attım. Her neyse.

Oturduğum koltuktan hafifçe yaylandım. Nefesimi verip elimde olan gazeteye geri döndüm. Kısa sürede bir kahkaha daha geldiğinde sinirle soludum. Bir kez daha kahkaha attıkları an koltuktan kalkıp gazeteyi koltuğa attım. Üzerlerine gittiğimde ikisinin de arkası dönüktü. Camdan baktıkları şeye baktığımda ise ilk anlam veremedim ardından kafamı duvarda olan takvime çevirdim. 22 nisan? Yeniden camdan dışarıya baktım. Bu asker neden hâlâ bankın yanında nöbet tutuyordu. 1 hafta önce bank yeni boyanmıştı, kimse oturup boyanmasın diye yanına asker koymuştum. Bank kurumuştu, bu asker neden hâlâ buradaydı? Aklıma gelen isim ile nefesimi verdim. Yücel yarbay...

'Komutancığım yeni nöbet çıkardın hayırlı olsun..'

Bayramın dediği ile ona bakmıştım. Yakışıklı ile yeniden kahkahaya boğulduklarında nefesimi verdim. Timim aptaldı. Elimi cama uzattığımda ikisi birden çekildi, camı açıp bankın yanında nöbet tutan askere baktım, cidden..

'Asker!'

Asker ilk etrafına baktı, kısa sürede bana döndüğünde asker selamı verip hazır ola geçti.

'Asker git yarbay Yücel'e söyle Bartu binbaşı başka yerde nöbet tutmamı emretti ve bu bankta daha fazla nöbet tutulmayacakmış de.'

Asker yeniden selam verdi.

'Emredersiniz komutanım!'

Hızlı bir şekilde arkada eğitimde olan yarbay Yücel'in yanına koştu. O gözden kaybolduktan sonra sarı banka baktım açık sarıydı aynı onun saçları gibi. Kollarımı pervaza yaslayıp biraz daha banka baktım. O çocuğu ne yapacaktık?

Genelde insanları bakışlarından bile tanırdım. O çocuğun gözlerine baktığım an anlamıştım bu çocuk eline meyve bıçağı almamıştı. Büyük bir off çektim ama gözlerimi banktan ayıramadım. Sarı saçları çok güzeldi, yeni doğmuş bir bebeğin saçları gibi çok güzeldi.

Bir kaç dakika sonra fark ettim yüzümde aptal bir sırıtış ile banka baktığımı.. Gözlerimi hemen çekip sırıtışımı sildim. Kollarımı pervazdan çektiğim an camı kapattım. Arkamı döndüğümde Bayram ve yakışıklının telefonlarından bir şeyler izlediklerini gördüm.

'Sizin işiniz yok mu?'

Düz bir şekilde sorduğum soru ile beraber gazeteme doğru ilerledim. İkisi de aynı anda ağızlarından tch sesi yapıp güldüklerinde olduğum yerde durup onlara döndüm. En sinir olduğum şeylerden biriydi.

'Anlamadım!'

İkisi hızla telefonları ceplerine koyup hazır ola geçti.

'Komutanım şu anda bir işimiz yok!'

Gözlerimi ikisinde gezdirdim, Bayram iyi bir askerdi doğudan gelmiş bir yörük çocuğuydu. Ailesi için her zaman çalışıp kendini görmemişti. Yakışıklı onun tam aksine İstanbul'da doğup büyümüş bir dediği iki edilmeyen yediği önünde yemediği arkasında olan bir çocukmuş. İkisinin neden bu kadar iyi anlaştıkları hiç anlamayacağım sanırım.

Aklıma gelen fikir ile alayla dudağımın bir kenarı kıvrıldı. Bunu aklıma hınzır bir fikir geldiğinde yapardım, istemsiz olurdu.

'Tuvaletleri temizleyin o hâlde yeni yetmeler pek becerememiş. Hem duyduğuma göre biri pisuvara sıçmış.'

İkisinin gözleri anında büyüdü ve yüzleri ekşi di. İtiraz edemezlerdi, boğazımı temizledim.

'Çıkabilirsiniz.'

Zar zor adımlarını odadan dışarıya çıkarttılar. Kapı kapanmadan başka bir asker içeriye girdiğinde ona döndüm.

'Çık dışarı.'

Asker ilk anlayamadı. Kısa süre bakışmamızın ardından dışarıya çıkıp kapıyı kapattı. Kapıyı çaldığında biraz bekledim.

'Gir.'

Hızlı bir şekilde içeriye girip asker selamı verdi. Konuş anlamında kafamı salladım. Koltukta olan gazeteyi elime alıp kaldığım yerden bakmaya başladım, yani canlı bomba haberine. Ölen kişi sayısı fazlaydı. Bunu yaptıran orospu çocuklarını tek tek öldürecektim.

Boğazlarını kesip kedilere mama niyetine verecektim. Sinirle gözlerimi gazeteden askere çevirdiğimde hâlâ konuşmuyor düşünüyordu.

Gözleri bana döndüğünde hayırdır der gibi göz kırpıp kafamı salladım. Ellerini kaldırdı bir şey anlatmaya çalıştı ama vazgeçti. Yeniden ağzını açtı ama ne diyeceğini bilemedi. Gazete kağıdını koltuğa bırakıp askere yaklaştım. Yeniden ellerini kaldırdı ve yeniden indirdi. Ağzını açmaya yeniden yeltendi ama yeniden sustu. Bir daha ellerini kaldırdığında ensesine bir tokat attım.

'Adam gibi konuşsana lan!'

Asker vurduğum yere elini koyduğunda gözleri kısılmıştı, sert bile vurmamıştım?

'Komutanım nezarethanede olan çocuk sizi çağırıyor!'


Afalladım.


...Tam tamına 15 dakikadır sarışının konuşmasını bekliyordum. Ne konuşuyor ne bir tepki veriyordu. Kafamı oturduğum yerde duvara yasladım. Ona baktığımda bacaklarını kendine çekmişti.

'Sarışın benim işim gücüm var bir şey varsa söyle.'

Gözleri sadece önünde olan bir noktaya bakıyordu. Kafamı nezarethane demirlerine çevirdiğimde bir kaç kişinin fısıltısını duydum. Kim olabilirdi? Tabi ki benim ahmak timim.

'Gölge tim!'

Hepsi yere yavaş yavaş kapaklandığında yanımda bir gülme sesi duydum. Gölge time bağıracağım sırada donup kalmıştım. Gülüş kısıktı ama çok güzeldi. Yere düşen ahmaklar dan kafamı ona çevirdim. Mavi gözlerine kısa bir an olsa bile neşe gelmişti. Gözlerim kıvrılan dudaklarına indi, alt dudağı kalındı. Üst dudağı alt dudağına göre daha inceydi ama güzel bir görüntüsü vardı. Dudakları çilek rengindeydi. Tatları da öyle midir?

Aklıma dolan düşünceyi engelleyememiştim. Ne saçmalıyordum? Kendine gel Bartu o bir erkek sende öylesin.

Kafamı sinirle parmaklıkların ardında sıraya giren gölge time çevirdim. Kaşlarımı sinirle çattım. Ayağa kalkmaya yeltendiğimde gölge tim bir adım geriye çekilmişti. Ben ayağa kalkmadan kolumu kavrayan el ile hareket edememiştim. Gözlerim ona döndüğünde bana bakıyordu. Burunlarımız neredeyse değecek gibiydi. Çok yakın, fazla yakın.

'G g git gitme, a a..'

Dudaklarını birbirine bastırdı. Dudaklarını ayırdığın da küçük ağzından nefesini verdi.

'A a anlatacağım.. '

Büyük komutandan emir almış gibi direkt yere oturdum. Gözlerimi arkada olan gölge time çevirmeden sadece ona baktım.

'Konuş sarışın. '

Elini kolumdan çekmemişti.

'K ko komutan, b be ben..'

Duraksıyordu. Onu sonsuza kadar bekleyebilirdim. Saçmalama Bartu. Saçmalama.

'Ha hat hatırladım, ma mağara.'

Mağara? Kaşlarımı yavaşça yukarıya kalktı. Gözlerini duvara çevirdi.

'Ko ko kom komu komutan Agah..'

Bu sefer duraksamamış kendi durmuştu. Gözlerinde korkuyu görmüştüm. Elimi bacağına yavaşça koydum. Bu sefer gözleri korkuyla bana döndü.

'Sarışın sorun yok, benim Bartu. O Agah kim bilmiyorum ama seni bulamaz, izin vermem.'

Kolumu tutan eli titredi. Başını aşarıya eğdi. Elimi ne yapacağımı bilmez bir şekilde geri çektim. Bir kere İsmail'in kız kardeşinin saçını okşarken görmüştüm. İyi gelir miydi? Elimi yavaşça sarı saçlarını götürdüm. Okşamaya çalıştığımı an gözleri hızla yüzüme döndü. Elini kolumdan çekip önce yüzüme bir tokat attı ardından karnıma bir tekme savurdu.

'Dokunma!'

Kendini tamamen duvara yasladı, nezarethanenin kapısını açılıp içeriye gölge tim doluştuğunda elimi kaldırdım. Hepsi durdu. Gözlerimi onlara çevirdim. Hepsi sinirle sarışına bakıyorlardı. Avına atlamak isteyen kurt gibiydiler, gözlerimi sarışına çevirdim. O ise ürkek bir ceylan gibiydi. Yavaşça ayağa kalktım. Sarışının gözlerinde saf korku vardı, bunu anlayabiliyordum.

'Korku özgürlüğü kısıtlar, yaşama sevincini söndürür.'


Demin kırkırdayan o çocuk gitmiş yerine yaşama sevinci ölmüş o çocuk gelmişti. Nefesini verdim.

'Sarışın, gerçekten sorun yok. Neler yaşadın bilmiyorum, tahmin edemeyeceğim şeylerdir. Bu hâle gelmiş olduğuna göre gerçekten büyük şeylerdi. Sakin ol olur mu? Şimdi yemeğin gelecek, onu ye. Sakinleş sonra konuşalım..'

Ne yaptığının farkına varmış gibi bir anda karnıma baktı. Ben gözlerimi ondan ayırıp gölge time döndüm. Dışarı anlamında elimi kaldırdım. Hepsi teker teker çıktığında bende çıkıp nezarethanenin kapısını çektim. Üzerinde olan kili de baktım. Ardından gözlerimi sarışına çevirdim. Nefesimi verip kilidi kapatmadan merdivenlere doğru yürüdüm.

'Gölge tim beni takip edin!'

Ben bağırmasam gelmeyeceklerdi. Arkamdan tıpış tıpış gelmeye başladılar. Yüzüme oturan sırıtışa engel olamadım. Elimi yanağıma, tam vurduğu yere koydum. İyi vurmuştu.

İyi vuruştu sarışın.


Bölüm hakkında bir yorumum yok sadece bir şeylerin olması çok yakın diyebilirim!!!!


Beğendiyseniz yorum ve beğeni yapmayı unutmayın.


Sarışın-GayWhere stories live. Discover now