|0.3|

14 3 43
                                    

Hiroşima'nın en güzel kıyılarından, limanlarından birisinde  Wisterya ağaçlarının  mor ve yeşilin ahengiyle oluşan görkemli görüntüsü ve herkesi kendine hayran bırakan güzelliği ile resmen ölü ruhları saklıyordu. Gri ve çatlaksız gövdesi ile mor salkım, salkım açmış olduğu çiçekleri resmen gök yüzünü mora boyuyor. Nisan ayı ile yeni yeni açmaya başlayan çiçekler etrafa güzel bir koku bırakıyor ve ikiliyi büyülüyordu.

Siyah saçlarının arasında ki sarı tutamlar ay yerini güneşe bırakırken o kadar güzel parlıyordu ki Kırmızı-menekşe tonlarında ki gözler o tutamlar arasında kaybolmuştu. ''Ayana hakkında, ne yapacağız?''  Esen rüzgar ile beyaz saçları yüzüne çarpıyor ve kahkul kırmızı gözlerini saklıyordu. 

Sarı-siyah saçlı oğlan denize doğru sarkıttığı ayaklarını kendisine çekti. Ayaklarını eli ile sardı ve çenesini dizlerine yansıttı. Uzamaya başlayan saçlarını kulağının arkasına attı. ''Diğer köstebeklere yaptığımızı yapacağız.'' Kum kahvesi gözler denizin akuamarin rengine baktı. Güneşin yaydığı kırmızımsı, turuncumsu rengin denize yansıması ile deniz muazzam gözüküyordu.

''Kazutora-san, peki  bana ne yapmayı düşünüyorsunuz?'' Kırmızı-menekşe gözleri, sarı-siyah saçların uyumla, ahenkle rüzgar ile yaptığı dansı izliyor ve esen rüzgar ile gözüken yüzüne bakıyordu. ''Hiç bir şey. Sonuç olarak Arahabaki'nin verdiği görevi gerçekleştirmeyeceğini söyledin'' Dizlerine dayadığı kafasını yavaşça soluna çevirdi ve kendisine bakan kırmızı gözlere baktı. ''Bana neden güveniyorsunuz Kazutora-san? Hem Arahabaki beni hatırlamayanları öldürmeme gerek olmadığını söyledi...''

Kızıl gözlerin sahibi sustuğunda bu sefer konuşma sırası kum kahvesi gözlerin sahibiydi. ''Arahabaki bizi öldürmeni söylediğinde bu haberi ilk bana söyledin, benim yanımda ağladın ve özür diledin. Sen, seni öldüreceğimi bilmene rağmen her şeyi anlattın. Bu yüzden sana güveniyorum.'' Kum kahvesi gözleri dikkatlice kızıl gözlere bakıyordu. Beyaz saçların sahibi kendisini yere bıraktı. Sırtı yer ile buluşurken saçları sağa, sola savrulurken ayakları hala limandan aşağıya denize doğru sarkıtıyordu.

''Artık gitmelisin, diğerleri seni bekler. Ayrıca bu gün ki imanı aksatmayın!'' Sarı-siyah saçların sahibi yavaşça ayaklandı ve yerde uzanan kıza elini uzattı. Jakucho kendisine uzatılan eli tuttu ve ayaklarını kendisine çekip ayaklandı. ''Teşekkürler Kazutora-san''  Kazutora tuttuğu eli bıraktı ve arkasını döndü. ''Rica ederim ayrıca dediğim gibi bu sır ikimizin arasında değil mi?''  Kazutora sağ elini havaya kaldırdı ve salladı. ''Tekrar görüşelim, mümkünse bu sefer daha fazla konuşalım olur mu?'' 

''Peki olur.''  Sağ elini aynı Kazutora gibi kaldırmış ve sallamıştı. Kazutora yürüdükçe daha da puslanıyordu. En sonunda ise sisin içinde kaybolmuştu. Onun kaybolması ile sis dağılmış ve güneşin tüm ışınları sanki kızıl gözleri kör etmek istermişçesine  delici bir şekilde gözüne geliyordu.

...

''Uyan, Uyan'' atari salonunun kepengi büyük bir gürültüyle açıldı ve güneşin kavurucu ışığı yerde yatan çocukları aydınlattı.  Çocuklar başta korktu sürpriz bir saldırı diye ardından karşılarında dikilen kız ile ona baktılar. ''Ne oldu Jakucho?''

''İdman günü bu gün sizi uyuşuklar kalkın ve hazırlanın hadi!'' yüksek bir ses tonuyla konuşmuştu, sanki herkesin dediğini yapması için bağırıyordu. ''ah, hadi ama bunun için mi bizi kaldırdın?''   siyah gözlü, siyah saçlı bir çocuk konuşmuştu. ''Daha ceza idmanları var! İki gündür idmanları siklemiyorsunuz!''

''Desene anamızdan içtiğimiz süt burnumuzdan gelecek''

''Aynen öyle Yui ,bu gün içinizden geçeceğim. Hazırlanın, bu sefer acımayacağım''  Jakucho arkasını döndü ve atari salonundan dışarıya çıktı. Jakucho'nun arkasından da Souya, Yui ve diğer çocuklar çıktı. ''Pozisyon al!'' Çocuklar önce yedişerli gruplara ayrılmıştı toplam üç grup vardı. Bunlar ise; 

Çıkamaz SokakWhere stories live. Discover now