3. Bölüm: Hipnoza Tutunan Efgan.

1.1K 164 131
                                    

Not: Oy ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar.


-Adam bilmiyordu, kadının sızılan lânetine silah çektiğini.

Mavi gri; Ölümle yaşam arasında.
Josh Kramer; On our own.
Rammstein; sonne best part.

3.Bölüm: Hipnoza Tutunan Efgan.

Bir ev. Rutubetle boğulmuş bir evdeydim. Soğuk, karanlık ve ürkütücüydü. Burası geçmişin köhnesiydi; burada olmamam gerekiyordu.

Üzerimde yıpranmış siyah bir elbise vardı. Bedenim mateme hazırken, hissizdi ruhum. Bozma ahşap bir aynanın tam karşısında oturmuş, yüzümün her zerresini ezberlemek istercesine bakarken, aynanın kavlanmış kenarının üzerine düşen bir örümceğin öylece durması ilgimi çekmeye başladı. Kendi ağına düşmüş, karmaşaya usulca saplanmış bir mahkûmdu.

Kapı, ardından uğursuz gıcırtıyı taşırken usulca aralandı. Kalp atışlarım son vuruşlarını yapıyormuş gibi düzensiz atmasının yanında aldığım nefesler göğsümün içini sızıyla doldurmaya başladı. Kirpiklerimi ağırca kaldırdım. Aynada, hemen arkamda korkumu taşımayan silüetin yansımasıyla nefeslerim düzene girerken, bakışlarım sertleşti.

"Öldü," Sesi öylesine buruk çıkmıştı ki, sanki tüm ağıtları içmiş, soluk borusundan akıtmıştı.

Elimi sıkıntıyla alnıma dayadım. "Çık hemen buradan," dedim. Sesim öfke dolu çıkmıştı. Bu ses tonunu yalnızca ona kullanırdım. "Ayağımın altında dolaşma!"

"Sen de gideceksin," diye fısıldadı.

Bakışlarım nefret doluyken, küçük kalbinin parçalandığını hissetmenin bana iyi gelmesi yerine kalbimde birdenbire kanser gibi yayılan huzursuzluğa sebep olmasına karşılık dişlerimi delice sıkmaya başladım. "Sana çık diyorum buradan!" Boncuk gözlerine batan yaşlara lanet yağdırdığımda, bu kıza daha fazla tahammül edemeyeceğimi fark ettim.

"Herkes gidiyor, hiç geçmiyor karanlık." Yeşil gözünden sıcak bir yaş yanağına doğru süzülürken, hıçkırmıştı. "Gitmezsin sen," Kafasını hızla iki yana sallayarak elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. "Hayır, sen beni bırakmazsın."

Kaşlarımı alayla kaldırdım. "Ben mi bırakmayacağım seni?" Burnumdan solurken, gözlerimi devirdim ve parmaklarımı tozlu masanın yüzeyine darbe eşliğinde indirip destek alarak ayağa kalktım. Almam gereken hiçbir şeyim yoktu bu evde.

Umursamaz adımlarım kapıya doğru ilerlerken yüzüne bakmamak için büyük bir çaba göstermiştim. Sessizliğini fırsat bilerek adımlarımı hızlandırdım.

Elim kapının kulpunu bulduğunda, hareket ettireceğim esnada duyduğum cümleler yüreğimi çılgın bir ağrıya sürükledi. "Oyunlar oynasak. Artık seni görmüyorum, sanki gittin uzak ülkelere..." Titreyen yalnız gramofon sesiyle gözlerim boşluğa takıldı. Yalnızlığı çalıyordu her daim.

ZEHRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin