45- Unutulan iddia ve kendi ayağına sıkmak

Start from the beginning
                                    

Bir kere daha yutkundu. Boğazı ağrımıştı ve yüreği ezilmişti bu yutkunmayla. Jungkook'a yanına gelmemesini söylemişti. Tek başına okumak istemişti satırları. Zaten kimsenin okumadığını ve ilk kez kendisinin okuyacağını söylemişti Jungkook, Taehyung'a.

İlk kez kendisi açacaktı zarfı.

Odanın ışığını açmamasından kaynaklı karanlık ortamda otururken derin bir nefes almış ve "Sakin olmalıyım." Diye mırıldanmıştı kendi kendine. Sesi titriyordu ve bu onu biraz rahatsız etmişti.

Gözlerini kapattı ve hazır olduğunu hissedene kadar açmak istemedi onları. Hiçbir zaman hazır olamayacağını anladığında ise gözlerini aralamış ve telefon ışığını da açmıştı.

Ve böylece ilk satırlara değmişti Kim Taehyung'un gözleri.

Sevgili bebeğim,

Anında dudakları titredi. Bebeği... annesinin bebeği... şimdiden boğazı düğüm düğüm olmuştu. Gerçekten de ona yazılmıştı mektuplar. Onun annesinden, ona...

Yazım biraz kötü olabilir ama kızmazsın bana değil mi? Biraz ellerim titriyor bu satırları yazarken, o yüzden böyle yamuk büzük oldu kelimelerim. Aslında ben zaten çok mektup yazmayı becerebilen biri değilim ama öyle işte. Sana yazmak istedim.

Titreyen dudaklarına mani olmazken araladı onları. "Ben de mektup yazamam ki hiç zaten. Hem benim de ellerim titriyor, kızmam."

Ağlamak istiyordu. İnanamıyordu karşısında duran kelimelere. Gözleri de dolmuştu çoktan zaten.

Benim bebeğime, biriciğime kelimelerim olsun istedim.

Kalbi sıkıştı genç oğlanın ve titreyen dudağını ısırdı ağlamak istemediği için.

Belki beraber okuruz bu satırları belki de sen tek okursun... ah, belki yanında birileriyle okursun. İnan bilmiyorum ama bunu okuyorsan yanında olduğumu bilmelisin. Bedenen değilse bile kalben öyleyim çünkü. Tam yanındayım ve omzunu sıkıp seni sevdiğimi söylüyorum.

Tek okuyordu. Yanında değildi annesi ve yanında olmayacağını biliyordu muhtemelen bu kelimeleri yazarken. Ve hissediyordu Taehyung. Annesi yanındaydı ve omzunda eli duruyordu. Sanrı bile olsa onu hissetmek kalbini titretmişti.

Çünkü bebeğim, ben seni hamile olduğumu öğrendiğim ilk andan beri deli gibi seviyorum. Sevdiğim adamın hatırası ve benim canım yoldaşım... sen olmasaydın ne yapardım inan bilmiyorum...

Kimsin şu an, neler yapıyorsun, eşin var mı, mesleğin var mı bilmiyorum ama iyi biri olduğunu biliyorum.

İyi biri miydi gerçekten? Onlara yakışır bir evlat olabilmiş miydi?

Sen çok özel birisin, Taehyung... bunu daha karnımdayken hissedebiliyorum. Çok güçlüsün. O kadar güçlüsün ki sanırım çok özel bir kurtsun. Rüyalarım bana öyle söylüyor. Gözlerinin yeşil olduğunu görüyorum. Ah... acaba rüyamda gördüğüm yüz senin büyümüş halin mi?

Annesi hissetmişti demek ki güçlü bir kurt olduğunu. Kaçıncı ayında hissetti bilinmez ama mutlu oldu Taehyung. Annesi biliyordu demek ki onun güçlü olduğunu.

Evet, Taehyung. Adın bu olmalı. Babanla birlikte çok düşünmüştük ve sonunda bu isme karar vermiştik. Eğer adın Taehyung'sa sana adını biz verdik bebeğim. Ben ve baban...

Aslında bunun için çok kavga ettik ama bunu sana söylemem annelik onurumu kırabilir, o yüzden söylememişim gibi varsayalım tamam mı?!

Annelik onurunu yerim senin! Diye geçirdi içinden Taehyung. Sanırım annesi tatlı bir insandı. Belki de biraz deli dolu.

Holy SpiritWhere stories live. Discover now