1.Bölüm: Kafesteki Aslan.

1.3K 217 830
                                    


(İçerik uyarısı: Bu kitap, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar, şiddet ve tetikleyici unsurlar barındırır.)

"Sırtını hep dik tut, düşerken sadece kendine yaslan!"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Sırtını hep dik tut, düşerken sadece kendine yaslan!"

Mabel Matiz: Fırtınadayım,
Adrien de la Salle: Whispers İn Paris.


1.Bölüm: Kafesteki Aslan.

Lidya.
Adım Lidya Keşir.
İsmimin anlamı cennet bahçesi.

Bencil bir rüzgar savuran, biraz gül, biraz yaseminin küçük kadınıyım. Rüzgarlı sokaklarda, sert havayı hissettiğimden beri kendim için yaşıyorum. Tek başıma, kimsesizim. Annemin sevgisini yedi yaşımda, bedenini ise on bir yaşımda kaybettim. Babamı ise bencilliğinden...

Annem dünyayı terk ettiğinde, babam annemin ardından büyük ihanet yumağıyla; çok sevgili cici annemle gelmişti. Çok değil, üç yıl önce bana tüm kapıları kapatan, beni yersizce akıl hastanesine yatıran kişi öz babamdı.

Canı sağ olsun mu?

Cık olmasın. Bana karşı gram sevgisi olmayan adamın canı sağ olmasın. Ben kapılar yüzüme kapanırken, ardından kin besleyen o kadınım.

Ben zehirli bir zehreyim.

Hayatımın evresinden iki ayım, soğuk sokaklarda yürüdü. Martı seslerinin hatırlattığı zevk çığlıklarına gizlenen bakışlarımla, damladı yağmur taneleri. Her bir gece, günah doldu sokaklarıma.

Kimsesizlerin bastığı zeminden geçerken günah, yalın ayaklarımdan oyuklarıma sızıyordu. O his hatırımda.

Ve yine hatırlıyorum; al hislerimin kuytuma musallat girdaplarına boşaldığını.

Teyzem, iki ayın sonunda eniştemi ikna etmiş, beni evine almıştı. Eniştem ne kadar rahatsız olsa da zerre umurumda değildi. Nedeni bedenimin sıcak ve diri kalmasıydı.
Benim için önemli olan varlık, kendimdim.

Eve alındığımda on dokuz yaşına girmiştim ve bir yıl sekiz Nisan'ın başlangıcında dolacak. On dokuz yıldır dünya, böyle bir kadını ağırlıyor. Kim bilir, belki de gece yarısı dünya yirmisine girecek...

Ve işte hayatımı tepetaklak eden o etken; kendimi bildim bileli peşimde seri bir katil var; ne istediği hakkında ise en ufak bilgim yok. Azrailim kapımda baltasıyla her gün bekliyor, verdiği şansı değerlendirmem için doğru zamanı kolluyordu. Doğru zaman bugün, doğum günüme bir gün kala. Ölümden delicesine korkan ve kaçan bir kadın bedeni, her gün parmak uçlarında yaşıyordu. Ve yine o kadın bendim. Yoktum aslında, yoktu, yoktuk...

ZEHRE Where stories live. Discover now