5.9-Kalp Acısı-

988 74 81
                                    

Ormandaki Avcı'nın elli dokuzuncu bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫


Yıllar Önce
İlahi Bakış Açısı

Salver odasındaki camın kenarına sinmiş ağlıyordu. Sırf babasının aptal görüşlerine karşı geldiği için annesi onu odaya kilitlemişti. Gaz lambasındaki gaz bittiği için karanlıkta yapacak birşeyi de yoktu. Korkuyordu. Karanlık ona ölü bedenleri hatırlatıyordu. Üstelik midesini bulandırıyordu. O korkunç elf bedenleri aklına gelince kusmak ve çığlık atmak istedi. Gök gürültüsü kulaklarına gelince ellerini kulaklarına götürüp sesi duymamak için direndi. Gözlerini sertçe kısarken şimşekler yağmur eşliğinde onu korkutuyordu. Herşey annesi ve babasının suçuydu. Ona neden düşmanıymış gibi davranıyorlardı?

Ellerini yavaşça kulaklarından çekti.

Gök gürültüsü şimşek eşliğinde odasına vururken titreyerek dizindeki kalemi sıkıca kavradı. Kucağındaki küçük deftere daha önce de yazdığı gibi hissettiği şeyleri yazdı.

Annemden nefret ediyorum.

Annesinden nefret ediyordu. Babasından da nefret ediyordu. Kız kardeşi Della'dan da nefret ediyordu. Abisi Matthew'i seviyordu. Hayali arkadaşı Irina'yı da seviyordu. Ama hayali arkadaşına küsmüştü. Uzun süredir yanına gelmiyordu. O da mı annesi gibi ondan nefret ediyordu?

Büyüyordu. Büyüdükçe daha akıllı oluyor, daha çok aklı eriyordu. Büyüdüğü için hayali arkadaşı yoktu artık. Salver, Irina'yı bırakmak istemiyordu ama Irina onu çoktan bırakmıştı. Zihninin birer ürünü olan Irina artık yoktu. Oysaki Salver onun yeşil gözleriyle beyaz saçlarını çok özleyecekti.

Salver onu bir yıl önce ilk rüyasında görmüştü. Yeşil gözleri ile Salver'ın zihnine kazınmıştı.

Rüyasını gördüğü günün sabahı Irina'yı zihninde hayal edip onunla arkadaş olmuştu. İsmini Irina koymuştu annesi onu sever diye.

Annesini birkaç gece 'Irina' diye ağlarken görmüştü. Annesinin Irina'yı çok sevdiğini düşündüğü için arkadaşının adını Irina koymuştu. Ama annesi onu yine sevmemişti. Babası da sevmiyordu onu. Abisini de sevmiyorlardı. İkisi de her gün zorla lanet olası öğretmenleri tarafından eğitim görüyorlardı. Öğretmenleri çok katıydı. En ufak birşeyde onlara vurmaktan kaçınmıyordu da. Hem normal ders veriyor, hemde onları dövüş konusunda eğitiyordu.

Bu koca sarayda iki kardeşin birbirinden başka kimsesi yoktu.

Arada bir Andrew onları görmeye gelirdi. Onlarla sohbet eder vakit geçirirdi. Andrew buraya sevdiği kadın için gelirdi ama kimse onun bu amacını bilmezdi. Bu saraya gelmeden önce büyülerle kendini tanınmaz hale getirmişti ama Violet, Andrew'i nerede görse tanırdı.

Kapısının aralandığını duyunca başını kaldırıp baktı. Kapısı hafif açılmıştı. Açık kısımdan minik bir baş görünce gözündeki yaşları, pijamasının yakası ile sildi. Matthew gelmişti!

Matthew etrafı kontrol edip içeri girdi. Çaldığı anahtarı kapının deliğine takıp sessizce kapıyı kapattı.

İçeri doğru dönünce kardeşini gördü. Karanlıkta olsa bile onu seçmişti. Ay ışığı odayı aydınlatırken gömleğinin yakasına sakladığı küçük şişeyi çıkardı. Bunun içinde gaz vardı. Kardeşi karanlıktan korkardı. Gaz lambasının gazı da kesin bitmişti. Bu yüzden onu aydınlatmak zorundaydı.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin