"Peki, ona güvenebilecek misin?" Soruma karşılık sıkıntılı bir şekilde başını salladı.

"Bundan sonra kime güvenebileceğimi bilmiyorum. Sadece sen ve Kaan... Gerisi önemini ve güvenimi kaybetti. "

Ona tam da şimdi Hande'de hiçbir farkım olmadığını, eğer Hande ona bunu yapmamış olsaydı benim de ona bunu yapacağımı söylemem gerekiyordu ama sustum. Haftalar önce nasıl ki ona kurulan komployu bilmeme rağmen sustuysam şimdi de öyle sustum.

Bu konudaki vicdan azabımı atlatmak için bir başka vicdan azabı duyduğum konuya geçtim. "Kaan demişken..."

"Şüphelendi değil mi?" Diye sordu.

"Sanırım."

"O zaman yapacak bir şey yok." Ayağa kalkıp yanımdan geçti ve dolabın kapağını açtı. İçerisinde bir şeyler aradığı sırada "Ne demek yapacak bir şey yok?" Diye sordum.

Oysa dolaptan elindeki içki şişesiyle birlikte geri dönüp masada bana doğru eğildi.

"Eğer Kaan seni sevip sevmediğimi sorarsa ona hayır demem demek oluyor. "

Beni seviyor muymuş?

"Yapamazsın." Alayla gülümsedim." Kaan'ı üzmekten çekinirsin."

"Seni yeterince üzdüm, biraz da Kaan üzülsün."

Karşımdakinin gerçekten Orkun olup olmadığını ya da rüyada olup olmadığımı anlamaya çalışırken o kendine içki doldurdu. Az önce söylediklerini söylememiş gibi normal davranıyordu. Benim de öyle mi davranmam gerekiyordu? çünkü ben ayağa kalkıp dans etmek istiyordum. Beni sevdiğini ima etmişti dahası artık varsa eğer ,sevgisini saklamayacağını dile getirmişti. Bu nasıl mümkün oluyordu ki? Madem mümkündü neden şimdi olmuştu? Neden ben her şeyi mahvetmişken üstelik kendim de mahvolmuşken...

O sırada kafamdaki düşüncelerden kaçmak için başımı çevirdim ve boydan boya camlı olduğu için dışarıdaki manzarayı net bir şekilde ortaya seren tarafa baktım. Bu kaçışımı yanlış yorumlayan Orkun sandalyemin kenarından tutarak beni kendine çevirdi.

"Korkma, bir daha saldırmayacaklar. "

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ki?"

"Çünkü dün geceki sadece gözdağı vermekti. Bana süre tanıyorlar. Teslimatta polisin eline geçen malları onlara geri ödememi istiyorlar. Bu yüzden bugün bir ay sürem olduğunu belirten bir arama aldım."

"Ya yerine koyamazsan?"

Soruma cevap vermek yerine ayağa kalkıp tezgahın üzerindeki simitleri mikrodalgaya attı. Kısa bir sürenin ardından önüme ısınan simitleri koydu.

"Hadi soğumadan ye."

"Yemek yemek istemiyorum, soruma cevap vermeni istiyorum." Diye direttim. Ne olacağını biliyordum ancak bunu ondan duymak istiyordum. "Eğer malları yerine koyamazsan ne olacak?"

"Koyamazsam değil Lara, zaten koyamayacağım."

"Ne demek bu?" Diye telaşla sorduğumda sanki burada söz konusu olan kendisi değilmiş gibi rahat bir tavırla önümdeki simitten bir lokma aldı.

"Polis tüm hesaplarımı ele geçirdi. Şirketi elden çıkaramıyorum, banka hesaplarımdan para çekemiyorum. Birinden borç da alamıyorum çünkü teslimatı yakalattığım için herkes bana tepkili..."

"Ama başka bir yolu olmalı... Amcan sana para verebilir ya da babamdan isteyebilirim, ben bir şeyler yapayım..." Telaşla konuşurken beni susturdu ve yanağımı okşadı.

YANILSAMA Where stories live. Discover now