21.Bölüm : İlk Perdenin Kapanışı

12 5 0
                                    

Arkadan gelen müzik sesleri eşliğinde gözlerimi açmıştım. Gözlerimi tamamen açtığımda tanımadığım bir yerde olduğumu anlamıştım. Başımda şiddetli bir ağrı vardı. Ayağa kalkmak için olduğum yerde dikeldim. Ayağa kalktığımda başımın ağrısı daha da şiddetlendi, başım dönmeye başlamıştı. Duvara doğru tutunarak kapıya ilerledim. Kapının kolunu açıp ne tarafa gitmem gerektiğine baktım.


Sağ taraftan tutunarak ilerlemeye başladım. Kapılardan içeriye bakındım ama evde kimse yoktu. Telefonumu almak için odaya doğru geri dönerken dizlerim tutmamaya başlamıştı. En sonunda dayanamamıştım ve dizlerimin üzerinde odaya ulaşmaya çalışıyordum. Gözlerim kararmaya başlıyordu. Önümü göremiyordum resmen. Her şey o kadar halüsinasyon gibi görünüyordu ki şu an. Rüya görüyormuşum gibi hissediyordum.


Sürünerek uyandığım odanın kapısına ulaştığımda bilincimi her an kaybedecekmişim gibi hissediyordum. Yatağa doğru sürünerek giderken tüm gücümü kaybetmiştim. Yerde öylece duruyordum. Bir anda neden bu hallere düştüğümü düşünüyordum. Her şey iyi giderken... Gözlerim kapanmak üzereyken duvardaki takvim dikkatimi çekmişti. Mayısı gösteriyordu... Neredeyse bir aylık, bir süreci atlamıştım. 


Dış kapının açılma sesi ile "Sara, uyandın mı? Cidden hala uyuyor musun?" diye söylenen Oğuz'un sesi geldi. Keşke uyuyor olsam Oğuz. "Bak şimdi bizimkilerde gelir valla azarı yersin." dedi ve kapı zili sesi geldi. İçeriden konuşma sesleri geliyordu. Mert "Sara, hadi uya-" dediğinde odaya girdiğini anlayabiliyordum. Bilincimin kapanmaması için tüm gücümü kullanıyordum. "Sara!" diye bağırarak geldi yanıma Mert. "Ne oldu bir anda? Sara gözlerini aç lütfen..." diyordu Mert. Diğerleri de geldiğinde onlarda bir şeyler demeye başlamıştı ama artık bilincimi açık tutacak gücüm kalmamıştı. Yeniden bilincim kapanmıştı ve o sesi duymaya başlamıştım. Ses yavaşça yaklaşıyordu bu sefer.


"Yalvarırım artık beni senden mahrum bırakma, artık uyan lütfen."


Ses bu cümleyi tekrarlıyordu. Mert'in sesiydi ama daha önce böyle bir şey dediğini hatırlamıyordum. Ses giderek yükselirken siyah rengin içindeydim ama bu normal bildiğimiz siyah değildi. Sanki bu sefer gözlerim daha sıkı kapanmıştı bu rengi görebilmek için. Giderek koyulaştı ve artık hiçliğe düşmüştüm. Bir anda ne olmuştu da sonum bu şekilde gelmişti? Ya da sonum gelmiş miydi?


Şu an yaşadığım şeyler geçen sefer bilincimi kaybettiğim zamandan farklıydı. Şu an nefes alamıyormuş gibiydim, siyahın en derin tonlarındaydım. Araf'ta gibiydim, ne yaşıyordum ne de ölüydüm.


Eğer bu bir sonsa en azından siz şunları bilin: Hayatım her zaman zor olmuştu ve böyle sonlanacağını düşünmemiştim. Ben doğduktan sonra ilk önce ablam İnciyi sonra da aynı sene annemi kaybettim. Babam mafya işleri ile uğraşmaya başladığından hayat biraz daha zorlaşmıştı. Bir çocuğun duymaması, görmemesi gereken şeyler duydum ve gördüm. Tam mutluluğu bulmuşum dediğim gün vuruldum. Hayatım ne kadar güzel görünse de perdenin arkasında farklı bir oyun dönüyordu...


Umuyorum ki bu bir son değildir ve daha güçlü bir başlangıç yapabilirim. Bu yaşadıklarımın birer rüya olmasını dilerdim şu an...

Gizli Saklı - 1 & 2Where stories live. Discover now