20.Bölüm : Unutulan Günler

8 4 0
                                    

Yatağın üzerinde, en son Mert'in üzerinde gördüğüm bir tişört ile Deren yatıyordu. O an yüzümdeki gülümseme yok olmuştu. Başımdan aşağı kaynar sular dökülüyordu resmen. Deren sese uyanmış olacaktı ki hareketlenmeye başlamıştı. Gözlerini ovuşturdu ve karşısında beni görünce şaşırdı. O an hareket edemiyordum, donmuştum resmen. Tepki de veremiyordum... Şu an gerçek değilmiş gibi hissediyordum. Sanki bir rüyanın içerisindeydim. Tek umudum da buydu, bunların birer rüya olması.


Mert içeriye odaya doğru geldi ve "Sara?" deyip omzuma dokundu. Hemen kendimi geri çektim ve bir Mert'e bir de Deren'e bakıyordum. "Sara düşündüğü-" diye açıklama yapmaya başladığında, Deren, odadan çıktım. Masanın üzerinde duran telefonumu aldığım gibi kapıya yöneldim. Mert "Sara bir dinler misin? Sara? Bir bekle." dedi ve arkamdan koşup omzumdan tuttuğu gibi kendine çevirdi. "Baya zor geçmiştir iki ayın. Yeniden destek olmaya mı geldi? He bir de sözlü destek yeterli olmadı galiba?" diye çıkıştım. "Sara şu an saçmalıyorsun. Cidden onunla yattığımı mı düşündün?" dediğinde yüzümde alaycı bir tavırla "Yok canım ya, zaten kim sevdiği çocukla uyuduğu yatağın içerisinde bir başkasını görse normal karşılar. Hatta kızın üzerinde sevdiğin çocuğun tişörtü varsa ve altında bir şey yoksa ne düşünebilirsin ki?" dedim yüksek sesle.


Ağzımı kapatıp merdivenlerin olduğu yere doğru çekiştirdi. "Sesini keser misin iki dakika. Açıklama yapacağım ve sende sessizce beni dinleyeceksin." dedi bağırarak. Sustum ve dinlemeye başladım, ne gibi bir açıklama yapacağını merak ediyordum. "Dün biri aradı bizi, barda sarhoş olduğunu ve kötü olduğunu söyledi. Deren'in burada ailesinden biri yok. Tanıdığı da az var. Beni aratmış o yüzden. Gittim aldım." dediğinde yüzümü buruşturdum ve ciddi olup olmadığına emin olmaya çalıştım. "Mecburen buraya getirdim. Talya üzerini değişmesine yardımcı oldu. Altına da bir şey giyinmeyi ret etti. Giyindirse bile geri çıkardı. Kıyafeti de uzun geldi diye bir şey olmaz falan dedi. Sonra geçti yatağın üzerine, orada da sızdı kaldı." diye devam etti. "Şimdi ne diyeceksen diyebilirsin ama bir yere gitmene izin veremem. Yeniden iki ay daha dayanamam." dediğinde ne diyeceğimi bilemiyordum. 


"Tamam Mert, bir şey demiyorum artık sana, size. Açıklama da istemiyordum senden. Hayat senin, istediğin kişiyi hayatına alırsın. Ben evet seni seviyorum ama... neyse ya boş ver" dedim umutsuzca. "Sara yine gitmeyeceksin değil mi?" diye sordu Oğuz, kapının kenarından bizi izlerken. "Hayır, gitmeyeceğim. Tek başıma bir ilerleme kaydedemiyorum. Kendimi gizlemek de işe yaramıyor." dedim gülümsemeye çalışarak. Mert'i merdivende bırakarak eve girdim. O sırada Deren odadan çıkıyordu. Kendi kıyafetini giyinmişti ama Mert'in tişörtü üzerindeydi hala...


"Ben özür dilerim." diye o da açıklama yapmaya başlayacaktı ki "Deren git artık." dedim. Sessizce evden ayrılırken kapıda Mert ile karşılaştılar. Bir şeyler konuştuktan sonra gitti ve Mert içeri girdi. Herkes bir köşeye geçti ve oturdu. Ortamda gergin bir hava vardı. 


"Ben biraz dinleneceğim. Yemek için uyandırırsınız." dedim ve Talya'nın odasına geçtim. Yorgun hissediyordum ve başım bir anda aşırı ağrımaya başlamıştı. Uzun zaman sonra yeniden bu kadar şiddetli bir baş ağrısı normal miydi acaba? Yatağa girdiğim gibi gözlerimi kapattım. Uykuya dalacak gibi olmuştum ki sesler duymaya başlamıştım. O an hareket de edemiyordum. Nefesim daralıyordu, göğsümün sıkıştığını hissediyordum. Sesler boğuk ve uzaktan geliyordu. Normal miydi bu? Sanmıyorum... Kendimi sanki sıkışmışım gibi hissediyordum. Uyanmaya çalışıyordum da başaramıyormuşum gibiydi.

Gizli Saklı - 1 & 2Where stories live. Discover now