Tutsak

24 2 10
                                    

(Bölüm şarkısı Born to be - İtzy)

Restoranttan çıktıktan sonra arkadaşım Whitney ile alışveriş merkezinde buluşma planı yaptığımız için apar topar yola çıktım.Ben buluşacağımız alışveriş merkezine geldiğimde Whitney ile alışveriş merkezinin girişinde karşılaştık.Whitney hemen konuya girdi:

"Nasılsın,böcük''

Whitney'in bana böcük demesi garibime gitmişti.

"Yaaaa," dedi Whitney alaylı bir şekilde.

"Böyle kalırsın oğlum." dedi bu cümlesini tamamladıktan hemen gülen Whitney.

"Sen niye durduk yere böcük diyorsun,aaa ne kadar ayıp. Bak küserim valla." dedim sinirli ve masum bir şekilde Whitney'e bakarken.

"Sosyal deney yaptık kızım. Senin de hiç sosyal deney anlayışın yok." dedi tok sesiyle. Hala alışveriş merkezinin kapısında ayakta duruyorduk. Bu durum çok komiğime gittiği için komik bir şekilde güldüm.

"Hahahahahahahaha" dedi anırmamdan dolayı gülen Whitney .Hiçbir şey demeden en üst kata çıkmak için asansöre doğru yöneldik. En üst katta bulunan Star noon adlı kahveciye gitmek için asansörün çağır düğmesine bastım. Asansörün gelmesini beklerken sordum:

"Şimdi,sen canın sıkıldı diye beni koskoca alışveriş merkezine çağırmazsın.Kesin birşey oldu."

Asanörün gelmesine ne kadar var diye kontrol ederken sorumu yanıtladı:

"Birşey olmadı."

Tam o sırada asansör geldi. İçeri girdik ve en sonuncu kat olan 5.katın tuşuna bastım. Asansörde sadece biz vardık. Cebimden telefonumu çıkardım ancak asansör duracağımız kata gelmişti .Hızlı hareketlerle telefonumu cebime koydum.Gideceğimiz kafeye doğru yöneldim. İçeri girdiğimizde bizi kadın garson karşıladı.

"Merhaba." dedi kadın garson.

"Ne isterdiniz"

"Ben bir gazoz alayım." bunu söyleyen Whitney'den başkası değildi.

"Ben bir şey istemiyorum." dedim ahşap masanın sandalyesine otururken.Tam o anda telefonuma instagramdan bir mesaj düştü.Mesaj Se_tab8_ma00 adlı kullanıcıdan gelmişti.Mesajı ise şöyleydi.

"Selam,güzellik."

Bu mesaja birazcık sinirlenmiştim. Bende adını bilmediğim kişiye sinirli bir şekilde yazdım.

"NE DİYORSUN SEN BE ŞEREFSİZ!"

Yazdıktan sonra biraz bekledim.Whitney'e gitmek istediğimi söyledim ve alışveriş merkezinden ayrıldım. Otobüse bindim,evime geldim. Evime geldiğimde telefonuma bir mesaj geldi mesaj Irene'den gelmişti.

"Yarın akşam sen ,ben, Calvin ve Whitney ile bir kafe'ye gidelim mi?"

"Tamam o zaman,diğerlerine de söyle."yazdım ders çalışmak için okul çantamdan kalemlik ve test kitabı çıkarırken.

"Tamam o zaman diğerlerine söylerim."yazmıştı Irene ben çalışma masama otururken.

           ERTESİ GÜN SAAT 18.00'DA

Telefonumu sessize aldıktan sonra çalışma masamın kenarına koydum ve çalışma masamın sandalyesine oturdum. Soru çözmeye başladım. İki saat sonra Irene'ler ile kafeye gideceğimiz için hazırlanmaya başladım. Kıyafet olark beyaz bir gömlek,pantolon olarak ise siyah bir eşofman tercih ettim ve giyinmeye başladım. Giyindikten sonra koyu kırmızı çantam aldım. Çantamın içine telefonumun,el kremimi ve ıslak mendilimi koydum. Bizi kafeye Whitney kendi arabasıyla götürecekti. Hazırlanmam bitmişti.Evden çıktım,ayakkabımı giydim ve zemin kata inmek için asansörün çağır tuşununa bastım. Asansörün gelmesi uzun sürdü çünkü asansör birinci katta ben ise beşinci kattaydım. Asansör gelince asansöre bindim ve sıfırıncı kata bastım. Sıfırıncı kata inince dış kapıya doğru yöneldim. Whitney ilk önce beni sonra Irene'yi en son ise Celvin'i alıcaktı.Dış kapının önüne gelince Whitneyin beni dış kapıda beklediğini fark ettim.

Pembe BıçakWhere stories live. Discover now