"Ölüyor gibiyim..."

Kollarını boynuma dolayıp sarıldığında geri çekilip gözümden akan yaşları sildi. Burukça gülümseyip emar odasına geçtim. Yusuf emardan sonra orda beklemişti.

Başını çevirdiğinde göz göze geldik. "Aşkım?"

"Yavrum gidelim artık, yoruldum."

Sandalyede oturuyordu bende geçip yanındaki sandalyeye oturdum. Elini sıkıca tuttuğumda bana doğru döndü. "Şimdi öyle kolayca çıkamayacağız..."

Kaşları çatıldı. "N'oldu? Kuruntu mu yapıyorsun sevgilim? Bak vallahi iyiyim..."

İyi falan değilsin işte.

"İyisin biliyorum ama ufak bir pürüzümüz var, onunla baş etmemiz lazım."

"Ne?"

"Emar sonuçlarına baktık, yolunda gitmeyen bir şeyler gördük. Beyninde bir tümöre rastladık."

Kaşları daha da çatıldı. "Çözüm ameliyat ama biraz riskli bir ameliyat..."

Gözlerim dolduğunda derin bir nefes alıp devam ettim. "İstanbul'a sevkini istedim. Ameliyattan önce bir hastaneye daha muayne olacaksın. Bütün ihtimaller, değerlerin değerlendirildikten sonra İstanbul'da ameliyat olacağız. Hiç endişelenecek bir şey yok %98 iyi geçecek bir ameliyat. Hemen taburcu da olacağız..."

Gözlerini yumup derin bir nefes verdi. "Bir bu eksikti amına koyayım tam olduk..."

"Niye öyle söylüyorsun?"

Ellerimizin üstüne göz yaşım düştüğünde bana döndü. "Sen niye ağlıyorsun?"

"Beni bilmiyor musun? Kuruntularım işte."

Gülümseyerek ellerinin arasındaki elimi üst üste öptü. "Bir ameliyat değil mi? Oluruz biter gider... Ağlama birtanem benim."

Kolunu omzuma attığında şakağıma bastırdı dudaklarını.

Bir ameliyat değil mi? Oluruz biter gider.
O ameliyatın ucunda ölüm var sevgilim.

"Ağlamıyorum," göz yaşlarımı sildim. "Gidiyoruz, İstanbul'a?!"

"Gidiyoruz tabii, ama ameliyata değil balayına gidiyoruz. O arada da oluruz ameliyatı."

"Ne balayısı?"

"Biz yapamadık balayı, hazır izin bahanemizde hazırken gidelim kafamızı dinleyelim."

Moralinin yerinde olması güzeldi.
Ona ayak uydurmam lazımdı.

"Tamam o zaman ben hastaneyi aradım, Reşat Hocayla görüştüm. Şimdide akşam için uçak bileti alacağım,"

"Ege gelecek mi?"

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Hastanelerde süründüremem onu, annemde çalışıyor babam da çalışıyor bakacak kimse yok. Burda kalması daha sağlıklı olur. Hem Işıl'ı çok seviyor biliyorsun."

"Tamam o zaman, şimdi çıkabilir miyiz?"

"Çıkalım sevgilim."

☘️

"Tamam mı annecim? Halayı üzmek yok?"

Ege kucağımda hareketlendi. "Biz gidip geleceğiz hemen babam,"

Yusuf boynunu öptü. Ege her şeyden habersiz güldü. "Hadi git bakalım amcaya..."

Alpraslan abi kucakladığında Işıl kollarını sıkıca abisinin boynuna sardı. "Seni çok seviyorum abi..."

Görücü UsulüWhere stories live. Discover now