8.BÖLÜM

74 20 16
                                    


Sabah olmuş ve çoktan uyanmıştım . Hatta okula gelmiş ve şuan son dersimize geçiyorduk Bugün, Bartunun hiç sesi soluğu çıkmamıştı, tüm dersleri uyuyarak tamamlamıştı . Eda, sürekli Bartunun yanına giderek onunla ilgilenmeye çalışıyordu ama sürekli, Bartunun onu kovması ile geri kendi yerine geçiyordu . Ali, herzaman ki gibi dersleri dinliyor ve tenefüslerde kantine iniyordu . Bense, boş boş oturmuştum . Tüm gün bir Bartu'yu , bir Eda'yı, bir Ali'yi ve birde Yazgı'yı izlemiştim . Tüm günüm hayatı böyle dış cepheden izlemekle geçmişti . Yazgı ise... O, siyah kapaklı bir deftere sürekli birşeyler çiziyordu . Ve bunda oldukça yetenekli olduğunu söyleyebilirim . Dün gece kısa da olsa bir mesajlaşma gerçekleştirdik ama bugün birbirimizin suratına bakmamıştık bile . 

Bunları düşünürken, sınıfa yeni öğretmenimiz Ferda hoca girmişti . Son ders rehberlikti galiba, genelde ders programına bakmadığım için ders sıralarını da ezbere bilmezdim . Tüm güler yüzü ile karşılamıştı sınıfı ama bu sınıfta pek mutluluk hormonu salgılayabilen öğrenciler olmadığı için yalnızca saygıdan ayağa kalkmıştık . Şuna bak, hepimizin suratı kireç gibi !

" Oturabilirsiniz . Nasılsınız çocuklar ? " diye sordu öğretmen masasına otururken . Gerçekten "nasılsınız ?" sorusunu soran ilk öğretmenim olmuş olabilir . Genelde gelirler, kendilerince dersi anlatırlar ve giderler . Bu bir ilk !

Hepbir ağızdan olmasa da, bazı kız öğrenciler "iyiyiz" diye cevaplamışlardı . Bu kızlardan biri de Yazgıydı . Gerçekten iyi miydi, mağdem iyi öyleyse bugün niye bu kadar durgun ?

" İyi iyi, hepiniz iyi olun...Bugün birbirimizi tanıyacağız . Kendimizden, hayatlarımzdan ve hayallerimizden bahsedeceğiz," dedi ve eli ile hemen önündeki sırayı işaret ederek, sağ baştan başlayalım dedi . Ve herkes tek tek kendini tanıtmaya başladı . Sıra bana yaklaştıkça kendimi gergin hissetmeye başlamıştım çünkü ben kendimden ve hayatımdan bahsetmeyi hiç sevmem . Ama tabi ki, herzaman korktuğun şey başına gelir . Sıra bana gelmişti . Gerginliğimi gizlemeye çalışırken, ilk önce onun bana soru sormasını bekledim .

" Merhaba, adın ne ? " diye sordu . Yüzünden biran olsun eksik etmediği tebessümünün beni daha çok gerdiğini onun suratına söylemeyi çok isterdim şuan ama bunu yapabileceğimi sanmıyorum .

" Karen, Karen Sağlam ." 

" Peki, Karen bana biraz kendinden bahseder misin ? Mesela, yaşın, memleketin, ailen, ve gelecekteki hayallerin nelerdir ? " Bunlara cevap vermek istemezsem kesinlikle saygısızlık yapmış olacaktım . Normal şartlarda karşımdaki başka bir hoca olsa ilk sorusuna bile cevap vermezdim ama bu kadın bu muameleyi hak etmiyor . O, diğerleri gibi değil...

" 18 yaşındayım, İstanbulluyum . Bu kadar ." diyip sustuğumda, şaşırmıştı . Yine de bozuntuya vermeyerek," Peki, ailen ve hayallerin ? "diye sordu. Olmayan birşeyden nasıl bahsedebilirim ki ?

" Yok ! "

" Nasıl yok ? " 

Nasıl yok, diye soru mu olur be !? Yok, diyorsak yoktur . Bu kadar üstelemesi çok saçma !

" Yok, lafının neresini anlayamadınız tam olarak ? Gayet net söylediğimi düşünüyorum ! Ailem de yok bir hayalimde . Gelecekte ölmüş olmayı planlıyorum !" diye cevap verdiğimde ilk defa yüzünün düştüğünü gördüm . İnsanların hayat enerjilerini bu kadar hızlı sömürdüğüm için beni dava etseler muhtemelen onlar kazanırdı ve ben müebbet hapis cezası alırdım . Tabi, hapis cezası almam gereken tek konu bu değildi artık!..

" Anlıyorum... Üzgünüm, ben sana kendini kötü hissettirmek istememiştim ." dedi .

" Merak etmeyin, bunun için özel bir zahmete girmenize zaten gerek yok ! " diyerek, kafamı kollarımın üstüne yatırarak uyumaya çalışmıştım . Benden sonra, sıra Yazgıdaydı . Aslında uyumuyordum, uyuyormuş gibi yapıyordum . 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 23 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Masum DeğilizWhere stories live. Discover now