4.

993 12 13
                                    

Uzatmak yok direk hikayeye geçelimmmm

Ben Ayaz'a şaşkın şaşkın bakarken Nida beni omuzlarımdan tutup kaldırdı.

Ve hiç beklemeyeceğim bir şey yaptı.

Beni arkamdan Ayaz'ın üstüne itti. Arkamdan bıçaklandım! Ayaz ben düşmeyeyim diye beni belimden tutmuşken ikimiz birden yere düştük.

Şimdi şöyle ki arkadaşlar ikinci kere Ayaz'ın üstüne düşmüştüm. Ayaz benim altımda bende onun üstünde yatıyordum. Ve Ayaz'ın boyu benden yaklaşık 10-15 santim uzun olduğu için bu sefer karnımda bir şişlik hissediyorum ama bu bir öncekinden bayağı bir sert.

Ayaz dudağını yalayıp bana bakmaya devam etti.

Ayaz ile birbirimize bakarken sınıftaki herkesin Nida dahil sınıfı boşaltıp kapıyı kapattıklarını fark etmemiştim. Ne ara yapmışlardı ki? İkimizde gözlerimizi birbirimizden ayıramıyor, hızlıca soluk alıp veriyorduk.

Ve bir ses daha.

Tık.

Kilit sesi.

Bizi buraya kilitlemişlerdi.

Hızla Ayaz'ın üstünden kalkacakken o belimden daha da sıkı tutup ikimizi birden yan tarafa doğru döndürdü. Şimdi yerleri değişmiştik. Ben altta o ise üstteydi.

"Ay-Ayaz kalkar mısın üstümden?" dedim yutkunarak karnımda hissettiğim sertlik git gide daha sıcak bir hale geliyordu. Ayaz'da sonunda kendine gelmiş gibi başını bir kaç kere sallayarak üstümden kalktı.

O üstümden kalkıp yere oturunca ben ayağa kalkıp kapının önüne gittim. Kapıyı kitlediklerini biliyordum ama yine de denemek istedim. Elimi kapının kulbuna uzattım ve aşağı indirdim. İndirmemle beraber kapının kulbu ayağıma düştü. Demir kulbun verdiği acıyla çığlık atarak yere düştüm. Yere oturup ayağımı tutmuştum. Ve gözümden çoktan bir iki damla yaş akmıştı bile. Elimde hissettiğim ellerle kapattığım gözlerimi açıp Ayaz'a baktım. Ellerimi ayağımın üstünden çekip ayakkamıbın bağcıklarını çözmeye başladı. "Azıcık dikkatli ol be kızım" dedi ayakkabımı çıkarırken. Sızlayan ayağımla ne bir şey yapabiliyor ne de söyleyebiliyordum.

Ayaz bu sefer çorabımı çıkarırken ayağıma daha çok sürttüğü için yara alan yer daha çok acımaya başladı. Bu sefer çığlık atmak yerine bir küfür savurup ellerimle geriye yaslandım ve başımı arkaya doğru attım. Gözlerimi kapatıp ayağımın acısını hissetmemeye çalıştım.

Ayaz çıkardığı çorabı da bir kenara koyup ayağımı eline aldı. Parmaklarını yaranın üstünde gezdirirken bir çığlık daha atmamak için zor duruyorum. Oda ana bakıp bunu anlamış gibi ayağımı nazikçe yere bırakıp öğretmen masasının arkasındaki dolaba ilerledi içinden bir yardım çantası alıp tekrar yanıma geldi. İlk önce ıslattığı pamukla yaranın etrafındaki kanı temizledi sonrada pansuman yapıp bandajla sardı.

Ayağım hala biraz sızlıyordu ama çok bir şeyi kalmamıştı. "Acıyor mu hala? Acıyordur ki" deyip ilk yardım çantasını geri yerine koydu. Şu an yapabileceği başka bir şey olmadığı için dudak büzüp yere doğru baktı.

Kısıkça bir kahkaha attığımda ise çatık kaşlarla bana döndü. "Sakin ol geçti acısı acımıyor. Ve teşekkür ederim" dedim bakışlarımı ondan kaçırıp ayakkabımı eline alıp inceler gibi yapmaya başladı. "Rica ederim" dedi. Aslında ayakkabıyı incelemiyor çaktırmadan altına numaranıın olduğu kısma bakmaya çalışıyordu.

Onu daha fazla zor duruma düşürmemek adına kendimi tutamayıp söyledim. "Boşuna bakma benimkinin dışında değil içinde yazıyo numarası 36" dedim.

Tatlı Rüyalar +18Where stories live. Discover now