M. Asır Köksal

645 28 57
                                    





YAPBOZMA

M. ASIR KÖKSAL

 ASIR KÖKSAL

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



"Ateşe dokunursan ne olur?"

Asır Köksal hayali bir mumun ucuna parmaklarını uzattı ve yanan ama ışık vermeyen o mum hayali bile olsa parmak uçlarını yaktı. "Yanarsın."

Papaz Lev tam karşısında dikiliyordu. Katedralin yarı karanlık yarı aydınlık ortam ışığının altında sessizce konuşuyorlardı. "Yanarsan ne olur?"

"Küle dönersin. "

"Kül nedir?"

Asır kül grisi gözlerini Papaz Lev'in koyu kahverengi çökmüş gözlerine dikti; o bakışların altında sessiz bir kabulleniş vardı. Kül nedir? Sessizce nefesini verdi. "Artık geri dönüşü olmayan şeydir. "

Kurallar basittir. Kurallar dört yanı belirgin çerçeveler içerisindedir. Ateş yakar, güneş ısıtır, ışığın kaynağı olan hiçbir maddenin gölgesi yoktur; yaranı hatırlarsan canın daha çok acır, tanrı yalnızdır ve insan günahkar ve ruhani bir varlıktır.

"Odunun kaderinde yanmak varsa yanlış olan nedir?"

Odun bir metafordu, bunu biliyordum ve bu metafor üzerinden devam ettim. "Bir tahta parçasıyla her şey yapılabilir. Bir kalem, bir masa, bir dolap, bir mızrak. O zaman kader nedir?"

Gülümseyip yavaşça başını sallarken düşüncelerimin zihnini kurcaladığını görüyordum. "Kader olmayı seçtiğin şey midir? O zaman tanrıyı neden suçlarız? Kadere müdahale mümkünse kimi suçlayacağız?"

Tüm hayatım gözlerimin önünden geçti, son birkaç günüm, son birkaç ayım. Kaybolan hayallerim ve geçmişim, kendim bildiklerim. Aşık olduğum kadın ve hafıza oyunlarım. O renkli haplar, şırıngalar ve halüsinasyonlarım.

Kolaymış gibi görünen zorluklar beni çok yordu. Ama affettim, yalnızca aç karnına hatırladığım o tanrıyı. Ona da bana yalanları gerçek gibi göstermeye çalışanlara da gününü gösterecektim.

"Peki doğru nedir?" Diye sordu Papaz Lev.

"İnsanların yanlış olduğunu söylediği şeyi yapmaya devam etmendir."

Kulağıma küpe diye kafama soktukları her öğüdü sikeyim.

Topluma hiç ayak uyduramadım. Biri bana, "Bu yanlış!" mı dedi? O şeyi daha çok yaptım. Melek tam karşımda dikilirken Şeytan'a kandım. Adımsız zaferlerle geldiler bana, onu ellerimin tersiyle ittim. Sonu belirsiz olan tüm zaferler yerine kaybetmeyi seçtim. Ancak böyle böyle kim olduğumu öğrenebilirdim.

Bu yüzden bana gerçek olmadığı söylenen o kızın peşine düşecektim. Kendi gerçeklerimin peşine.

"Dinle beni." Papaz Lev'e baktım. Bak, dinle, kaldır o yolundaki taşları. O taşlar sensin. "Büyüdükçe fark edeceksin, sana anlattıkları sadece kendi doğrularından ibaret olan insanları. Hata yaptıkça tanıyacaksın kendini, düştükçe tanıyacaksın her aşağılık zemini. Küçükken korktuğun yüksekliğe burnunu dikerek bakacaksın. Ve anlayacaksın ayın sadece çocukları takip ettiğini."

Ben Mishenka Asır Köksal.

Gerçek diye bir şey varsa o da sınanmanın kendisidir. Sonucu değil. "Ay neden sadece çocukları takip eder?"

"Çünkü çocuklar, kapleriyle yaşar; yetişkinler zihinleriyle. Bir çocuğa bilimi, rasyonel olmayı, felsefeyi öğretemezsin, çocuğu kandırmak kolaydır."

"Sevgi görememiş bir çocuğa tanrı kalbinde dersen, kalbi tüm evreni olur." Gülümsedim. "Bunu çocukken söylemiştin bana, Türkiye'ye kaçmadan önce. Elimi önce kalbime götürdüm birkaç kez, orası atmamaya başladığında vurdum." Eski bir televizyona vurup çalıştırmak ister gibi.

Bunu öğrenecek kadar acıya şahitlik yaptım. Acının kendisi oldum, acı vermeye başladım. Önce bakışlarım öldü, sonra kalbim teklemeye başladı.

"Cezayı neden Tanrı'ya kesmek istedin?"

"İstediğimi vermeyen o'ydu." Ve sen de Papaz Lev, bana yalan söyledin.

"Ya ne istediğini bilmiyorsan?" Diye sordu Papaz Lev. "Ya senin olmayan şey, aslında olmaması gereken bir şey ise?"

O, benim.

Hep benimdi.

Benim olduğundan bihaberken bile.

"Benim olmasını istediğim benimdir. Hayalini kurabildiğin şey gerçektir, gerçekleşebilir. Hep buna inandım."

O kızı gördüm, aşık oldum, bana aşık oldu. Sevdik birbirimizi, seviştik. O kız gerçekti. İlk gördüğümde benim olacak o dedim ve öyle oldu. Onu kendime aşık edeceğim dedim ve öyle oldu. Şimdi o gerçek diyorum ve öyle olacak. Şimdi o kızı bulacağım diyorum ve öyle olacak.

"Acı çekiyorsun." Dedi. "Henüz yirmi yaşındasın ama sanki kırk yıldır acı çekiyorsun."

Kafamın içi cehenneme benziyor. Bir saniyesi dünyadaki iki seneye denk düşen cehenneme. Acı çekiyorum. "Büyümek haddini aştı, artık çürüyorum."

"Büyüme evresi ne zaman tamamlanır, Mishenka?" diye sordu Papaz Lev. "Ergenliği atlattığında mı? Yetişkin gibi hissetmeye başladığında mı? Hayattan artık bir alacağın kalmadığında mı?" güldü Papaz Lev ve durgun bakışlarım dalgalandı. "Senin hayattan alacağın çok şey var."

Mesela?

Bunun örneği çok. Mesela intikam alacağım insanlar var, intikam alacağım bir tanrı var. İnsan geçmişinin canın nasıl yakar? Geleceğini kusursuzca tasarlayarak. Geçmişimin intikamını, yaşayacağım o zafer dolu gelecekle alacağım. Mesela lunaparka gideceğim, mesela üzerimden dönen tüm hesapları ele geçireceğim, mesela uyuyamadığım geceler için o insanları hiç uyutmayacağım. Mesela...

Mesela seni bulacağım Şafak Köksal.

















🧩





Bugün Asır Köksal'ın doğum günü!! Bunun şerefine kısacık bir şeyler yazmak istedim. ❤️‍🩹

Yarın da benim doğum günüüüm. Bu vesileyle upuzuuuun zamandır yayımlamak istediğim yeni bir kurgunun giriş bölümünü atacağımmmm!!

Umarım o yolculukta da bana keyifle eşlik edersiniz 🩶

Yarın görüşmek üzere!!
Sevgilerle 🪽

YAPBOZMA Where stories live. Discover now