6.Bölüm

77 63 4
                                    

"Bütün varlıkların arasında başkaymışız gibi hissederiz, ama her varlık başka değıldir sadece başkalaştırır."

Hareket etmeden doğaya bakıyordum. Çok güzeldi ama eksik gibiydi. Üstünde durduğum ağaç konuşunca epey şaşırdım.
"Tam yüz yaşındayım. Koca yüz yıl. Hiç kolay değildi."
Bu ağaç yüz yıl yaşamıştı her şeyi biliyor olmalıydı ondan yardım istemek hiç fena bir fikir değildi.
"Yaşlı ağaç ben Aggef. Bana yardım edebileceğini düşünüyorum."
"Ben de Tizla. Sana yardım edebileceğimi nerden çıkardın Aggef."
Kanatlarımın üstündeki tozları silkelenip rahat bir pozisyon aldım.
"Yaşınızdan ötürü öyle söyledim."
"Peki söyle bakalım ne konuda yardım istiyorsun."
Nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyordum. Ama anlatmalıydım.
"Ben garip şeyler yaşıyorum. Sanki bazı şeyleri iki kez yaşıyorum. Ya da farklı bedenlerde sıkışmış gibiyim. "
"Bu çok garip. Silkelen o zaman bu sana iyi geliyor."
Ne saçmalıyordu bu ağaç. Bir de yüz yaşında olduğunu söylüyordu.
"Ne alakası var silkelenmekle?"
"Sana iyi geldiği için böyle dedim."
Bu ağaca daha fazla katkanamazdım. Tam uçmak için hareket ettiğimde, bir karanlık bulutunun içinde hapsoldum.
...
Dünya karmaşık bir satranç oyunu gibiydi. Ama bu oyunu var eden de insandı. Peki biz hayvanlar sadece piyon muyduk?
Hayır elbette biz şahı koruyan piyonlardık.

Gözümü açtığımda pembeyaz bir tavanla karşılaşmayı beklemiyordum. Ve tabi sağ tarafta bir tehdit gibi tik tak çalan saat.
"Yağmuru sever misin Aggef?
Bu Hinzlaydı onu özlemiş gibiydim. Oysa saatler önce onu görmüştüm. Sanki 3 gündür onu görmüyor gibiydim. Ama bu sadece bir günlük bir hayattı.

" Sevmem Hinzla kanatlarımı ağırlaştırıyor. "
" Silkelersin bu sana iyi geliyor unuttun mu?"
Nerden biliyordu bunu. Artık ne yaşıyorum demekten çok yorulmuştum.
"Peki sen sever misin yağmuru?
" Bilmem ben hiç ıslanmadım yağmurda."
" Neden ıslanmadın. Yoksa silkelenmeyi mi sevmiyorsun?
"Hayır. Dışarı çıkamıyorum."
Bu da ne demek oluyordu. Dışarı çıkamamak çok saçma.
"Hinzla hayat senin için neyi ifade ediyor?
Bu sorduğum soru garipti ama merak ediyordum. Bu odada bir hayat yaşaması çok saçmaydı.
" Hayat aslında benim için hayallerden ibaret. Sonsuz bir hayal gücüne sahibim ben. "
" Ben hiç hayal kurmadım. "
" NEDEN?"

"Hayal kurmak gereksiz zaman kaybı. Benim zamanım yok."
Hinzla ayağa kalkıp masasında duran kağıda baktı. Sonra bana dönüp konuşmasını sürdürdü.
"Senin resmini çizicem Aggef."
Buna hiç şaşırmadım. Bu kız daha kaç kez beni çizecekti.
"Biraz küçük çiz bari."
"Neden küçük çizeyim?"
"Boşver sen istediğin gibi çiz."
Hinzla resmi çizerken bir şey farletmiştim bana bakmadan çiziyordu. Çok garip.
...
Kapı çaldığında hızla saklandım. Gelen doktordu. Ve burası bir hastaneydi artık buna emindim.
"Hinzla sen iyi misin durgun gibisin?
" İyiyim. Yani hayal kurmak iyi geliyor. Sana Aggefi tanıtmak istiyorum. "
" Daha önce tanıştım zaten Aggefle hadi dinlen biraz unutma gece 12 'den sonra her şey değişecek. "

Neydi bize verilen yaşam bir ömur boyu mu yoksa bir gün mü? Peki hangisi yaşam sayılırdı. Bir günde yaşadığımız anlar bir ömüre bedel olabilir miydi?
Bir gün bir ömürden daha büyük olabilir miydi?

" Evet Sevgili dostum HİNZLA senin içinde zaman yoktu. Olsun yine de  seni bulup veda edecektim."

Kelebek Sırrı Där berättelser lever. Upptäck nu