4.Esir - Sedat Eren

Začít od začátku
                                    

İçeriye giren kadın oldukça alımlıydı ve içeri adım atar atmaz Sedat'ın ilgi alanına girmişti. Kadın usul usul yürüyüp Sedat'ın yanına geldi ve elini uzattı. ''Merhaba ben Şura.'' dedi. Soyadını söylemeden kendini öylece tanıtmıştı.

Sedat elini uzatan Şura'ya karşılık vererek elini uzattı ve ''Bende Sedat Eren, buyurun.'' diyerek misafir koltuklarını gösterdi. Kadın bütün zerafetiyle oturmuştu. Mavi gözlü, dolgun dudaklı, kumral saçlı uzun boylu bir kadındı. Sedat kadının gözlerine odaklandığında ondan biraz ürkmüştü açıkçası. Kadın kin ve nefretle odayı yavaş yavaş süzüyordu. Sedat böyle hastalara alışıktı. İlk kez gördüğü manzaralar değildi bunlar. Sedat ''Şimdi size elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağım.'' dedi güler yüzlü bir şekilde. Şura Sedat'a dönerek ''Eminim öyle olacaktır.'' dedi. Ses Şura'dan hafif hırıltılı bir şekilde çıkmıştı. Sedat Şura'nın sesiyle irkilmişti.

Şura'nın ses tonunda garip bir ahenk vardı ve keskin bir ses tonu vardı. Doktor Sedat "Ne için buradasınız lütfen anlatın" diyerek sordu. Şura ona dönerek "Gelmem gerektiği için." dedi ciddi bir şekilde. Sedat anlayamamıştı. "Peki bana biraz kendinizden bahseder misiniz, aileniz var mı ya da kimle nerede yaşıyorsunuz ?" dedi. Sedat, Şura'nın konuşması için elinden geleni yapıyordu ama Şura kapalı bir kutu gibi tek tük cevaplar veriyordu. Verdiği cevaplar ise Sedat'ı huzursuz ve rahatsız ediyordu. Şura aynı soğukkanlılıkla ''Kimsem yok.'' dedi. Sedat sıradan bir vaka olduğunu düşünmek istedi fakat içinden bir şey buna izin vermiyordu.

Şura'da ki bu sırrı çözmesi gerektiğini düşündü, ardından içeriye sekreteri Elif Hanım girerek "Efendim seans süresi doldu."dedi.

Şura başını Elif'e çevirerek imalı bir bakış attı ve gitmek üzere ayağa kalktı. Doktor Sedat "Elif kırk beş dakikanın dolduğuna emin misin ? "dedi. Elif Hanım sürenin dolduğunu başıyla onayladı. Sedat saatine baktığında Elif Hanım'ın haklı olduğunu gördü. Saat 10.00'du. 09:15'te başlayan seansının ardından belki beş dakika dahi geçmemiştir fakat Elif Hanım Sedat Bey'e zamanın dolduğunu söylemiş ve Sedat saatine baktığında haklı olduğunu görmüştü. Anlam veremiyordu. Sedat olan biteni anlamaya çalışırken Şura'nın odadan çıktığını fark etti. Orada yoktu. Elif Hanım Sedat'a ''Sedat Bey birazdan toplantınız başlayacak.'' dedi. Sedat kendini iyi hissetmemeye başladı. Midesi bulanmaya ve başına sancılı bir ağrı saplanmaya başladı. Boğazını sıkan düğümü açıp kravatını genişletti ve derin derin soluk almaya başladı. Sedat, Elif Hanım'a dönerek ''İptal et, kendimi iyi hissetmiyorum, eve gidip biraz dinleneceğim.'' dedi.

Yarım saat sonra arabasıyla eve dönen Sedat kendisini odasına zor atmıştı. Odasının duvarları mavi renkte idi. Tek kişilik bir yatak, yerde ufak bir halı, yatağının başucunda bulunan gece lambası ve şık bir perde ile odasını dekore etmişti. Oldukça sadeydi. 'Biraz uyursam kendime gelirim.' diye düşünerek kendini yatağa bıraktı. Hayatının en büyük hatasını yapıyordu. Zihni kilitli bir zindanda çıkmayı bekleyen vahşi bir katil gibi karanlıkla doluydu. İç dünyası ise uyurken berrak ve sadeydi. Ulaşılması en kolay an. Uyku.

Sedat bu sefer gözlerini kapadığında kendisini  lağım kokan terk edilmiş bir çorak arazide buldu. Hava karanlık ve pusluydu. Etrafı çok olmasa da hafif yoğunlukta bir sis tabakası kapsamıştı. Ayakları çıplak ve üstü başı yırtık ve pislik bir haldeydi. Batığı toprak katı çamurdu ve siyah kokuşmuş topraktan ibaretti. Ayakları istemsiz bir şekilde ileriye doğru adım atmaya başlamıştı. Sedat kendini durdurmak istiyordu, eğilip bacağını tutuyor ve durması için bağırıyordu. Olmuyordu. Bastığı toprağın alt tarafı sıcaklamaya başlamıştı.

İleriye doğru yürümeye devam ediyordu. Bacağını gitmemesi için tutuyordu fakat yürümeye devam ediyordu. Topraktaki sıcaklık artmaya devam ediyordu ve Sedat buna dayanamamaya başlamıştı. ''Ah!'' diye yakındı biraz ama derin bir nefes alarak haykırışlarını içine gömdü. Yürümeye devam ederken başını topraktan kaldırdı ve görüş alanına kendisine doğru gelen bir kadın girdi. Kadının arkasındaki toprağın arasındaki çatlak olan yerlerden lavlar akıyordu. Lavlar kadının attığı her adımla birlikte onu takip ediyordu.

Karanlığın Esirleri (KİTAP OLDU)Kde žijí příběhy. Začni objevovat