1. Bölüm

8 2 11
                                    

Genç kız oturduğu köşeye iyice sinerek elindeki kağıdı sanki ilk kez okuyormuş gibi tekrar okudu. Sonra en başa döndü ve bi kere daha okudu.

Sonuç degismemisti.

Kaç kere okursa okusun "BAŞVURUNUZ REDDEDİLMİŞTİR. " yazısı hep aynı kalıyordu. Kağıdı buruşturarak yeniden akmaya başlayan gözyaşlarını elinin tersi ile silmeye çalıştı. Ancak ne akan göz yaşlarına ne de ağzından kaçan hıçkırıklara engel olabilmisti.

Sakinlesene kadar oturduğu o köşede dakikalarca ağlamıştı. Nihayet hıçkırıkları küçük iç çekmelere dönüşünce dizine yasladiğı başını kaldırarak sokağın öbür ucundaki, görünen kutlamalara baktı.

Her sene askere alınacaklar gitmeden önce yapılan moral kutlamasaydı. Tabi sadece evladını cepheye göndermeyecek aileler sokaklara dökülüp şarkılar söyler ve dans ederdi.

Askere alınacak gençler ve onların aileleri ise tıpkı Mirabelle gibi ya bi duvar köşesinde ya da evlerinin camından eglenenleri izleyerek yas tutardı.

Daha bir gün öncesi olsaydı Mirabelle de birinci grupta, yani dans edenlerin arasında, olabilirdi. Fakat askere alınmamak için tek bir şart vardı: Bir iste çalışmak. Eğer halka bi faydası olmuyorsa 19 yaşına bitiren her genç askere alınarak savaşa gönderilirdi. Ve Mirabelle yeni 20 yaşına girmiş, tüm iş başvuruları reddedilmiş bir kızdı.

İç çekerek tekrardan başını kendisine doğru çektiği dizlerine yaslayacaktı ki yanına oturan bedenle bu pek mümkün olmadı. Işık tam olarak o kişinin arkasından vurduğu için gözleri kamaşıyor,  yabancının yüzünü net göremiyordu.

"Kimsin sen? "

Mirabelle ağlamaktan catallasmis ve kısılmış sesiyle konuştuğunda yabancı bir süre hiçbir şey demeden ileriyi izlemeye devam etmişti. Mirabelle iç çekerek tekrar önüne döndüğünde yabancı hareketlenerek cebinden bir şey çıkarmıştı.

"İster misin? "

Kız bi karşısındaki adama bi de elinde uzattığı şeye baktı.

"Ben mi? "

"Evet."

Elini gözlerine siper edip ışığı engelleyerek yabancının yüzüne yeniden bakmaya çalıştı. Karşısındaki adamın güvenilir birisi mi yoksa hırsızın teki mi olduğunu çözmeye çalışıyordu. Ancak secebildigi tek şey adamın alnının iki yanından yuzune dökülen koyu renk saçları ve gölge olmasına rağmen ışıl ışıl parlayan gözleriydi.

"Eğer beni uyutup tüm paramı alacaksan, boşuna zahmet etme 5 kuruş param yok. "

"Sadece destek olmaya çalışıyorum. Eğer almayacaksan geri cebime koyuyorum? "

Mirabelle yüzünü burusturdu.

"Elinde ne var görmüyorum ki. Gözlerim kamaşıyor. "

"Evet. İnsanlar cogu zaman her ortamda parladığımı söyler-"

Mirabelle iç çekerek konusmaya başlayan adamın sözünü kesti.

"Sokak lambası hemen arkanda kalıyor. Onun ışığı. Senin değil. "

Adam gülerek burnunu kasimis ve arkasına bakmak için kafasını çevirdiğinde keskin çene hatları ve biraz büyük olan karakteristik burnu daha net görünür olmuştu.

"Sonuc olarak onu da oraya ben koydum. Işığımı somutlastirmak için. "

"Ne alaka ya! "

Mirabelle yabancı artık oflayinca elindeki paketi alarak incelemeye başladı.

Royalty Место, где живут истории. Откройте их для себя