Gizli Gerçekler

9 0 0
                                    

Okulda her yeri öğrendikten sonra artık sıra sınıflar için kura çekimine gelmişti.İsmim okundu bir heyecanla içeri girip kağıdın çekildiği torbaya uzattığımda;

-Sen dur oradan çekme

Dedi müdür yardımcısı.

-Neden?

-Babana selam söyle.

Dedikten sonra elime bir kağıt verdi ve üzerinde "A" şubesi yazıyordu.Yine ailemden dolayı bir ayrımcılık görmüştüm.Daha okulun ilk gününden mi olaydı ama bu.

-Bende herkes gibi torbadan çekmek istiyorum neden bana böyle bir şey yapıyorsunuz?

-Babanın hatırını kıramam sen o sınıfa layıksın.

Daha lafımı söylemeden diğer ismi söyledi.Kafamda kendi başıma yaptığım "Deniz'le aynı sınıfta olursak bu iş şans değil kader."totemi daha dakikasında yıkılmıştı.Tüm kuralar bittiğinde sınıf listeleri okunmaya başlanmıştı ki "A" şubesinde annem ve çevresinden tanıdığım tüm kişilerin kızları oğulları o sınıftaydı.Deniz'i "E" şubesine atmışlardı.Ama babam yönetimde demişti bana nasıl olur da bana torpilli sınıf verip Deniz'e vermezler.İşte okulda ki ilk günümü kendi başıma bunu düşünerek yiyip bitirmiştim.Zaten çok sosyal hemen arkadaş yapan bir insan değildim. Sınıfımda ki çoğu insanları da tanırdım ama ne onlar bize geldiğin de onların yanına oturup Barbi bebek yapmışlığım vardır ne de onların evlerine gitmişliğim. Annem ve babamla bu yüzden çok kavga etmişizdir ama ne yapayım yapmacık olamıyorum.Okul çıkışına bir teneffüs kala Deniz geldi yanıma;

-Çıkışta ne yapacaksın?

-Bilmem ki eve giderim herhalde. Sen?

-Bende seninle bir şeyler yaparız diye planlıyordum ama...

-Mesela?

-Mesela Ortaköy'de biraz dolaşabiliriz sonra bir şeyler yer hava kararmadan da evlere gideriz olmaz mı?

-Aslında olabilir.

-Tamam o zaman çıkışta büyük kapıda bekle beni.

-Tamam.


Peki o zaman size bir soru "Aslında olabilir." dediğim de sizce gerçekten öyle mi dedim?

TABİİ Kİ DE HAYIR. Kafamdan geçenler "EVEEEEEEEEEEEET!!!!!! SENİNLE EVEEEEEEEET!" tam olarak bunlardı.

Son dersin nasıl geçtiğini hatırlamıyorum. Sürekli saate bakmakla geçmişti sanırım. Onu bile hatırlamıyorum.

Hemen koştum sınıftan çıktım, kapının olduğu yola geldiğim de üstümü başımı bir düzeltip, asil bir şekilde yürümeye başladım. Kafamın içinde kendi kendime sorular soruyordum. "Makyaj yapsa mıydım? saçlarım nasıl acaba? çok mu kasıyorum kendimi?"

Deniz'i gördüm gülümsedim. Ama o ne arkasında da babamın şöförü Levent Abi vardı.

-LEVENT ABİ!

-Yağmur Hanım, Babanız yolladı. Hemen eve gelsin, giyinsin ve hazırlansın akşama çok önemli br yemek olduğunu ve sizin kesinlikle bu sefer gelmek zorunda oldunuzu da iletmemi istedi.

-Ama ben program yapmıştım.

-Üzgünüm Yağmur Hanım, Babanızın kesin emridir sizi zorla da olsa götürmem gerek.

Deniz'e dönüp ne diyeceğimi nasıl şeyler söyleyeceğimi hiç bilmiyordum. Fakat yüz ifadesi çok fena bozuk attığını belli ediyordu.

-Deniz be...

-Tama Yağmur önemli değil. Neyse Alpler gitmeden onlara yetişeyim bari ben Görüşürüz.

Daha benim hoşça kal dememi beklemeden gitti hayvan.

Arabayı bindim.

-Küçük hanım yüzünüz neden asıldı yanlış bir şey yapmadım değil mi?

-Yok Levent Abi sen değil başkaları çok yanlış şeyler yapıyor.

-Küçük hanım anneniz ve babanız sizi sevdikleri ve düşündükleri için böyle yapıyorlar aslında size verdikleri değeri ve sevgiyi göstermeye çalışıyorlar.

-Yapma Levent Abi sen bari koruma. Kuşunu çok sevsen ve ona değer versen ne yapacaksın? Sürekli küçücük kafeste tutup hiç bir yere kaybolmasın hareket etmesin mi diyeceksin? Onların ki de bu hesap işte benim büyüdüğümün hala farkında değiller.

Sustu. Araba da bir sessizlik oldu.

O gün Farkettim ki aslında büyümemiştim. Neler görecektim bu hayatta. Neler bekliyordu beni...

Sana Benden Bir Parça SevgilimWhere stories live. Discover now