Ofisimdeki Yabancı

42 9 5
                                    

SAHRA KOREL

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


SAHRA KOREL

Gece yarısı görüşmeden yeni çıktığım esnada hava ürpertici soğuğunu yüzüme doğru çarparken taksi arıyordum.
Etrafta bir süre gözlerimi gezdirdiğimde köpeklerin havlaması ve rüzgarın uğultusu ile taksi çağırmak için direkteki düğmeye bastım.
Düğmeye bastıktan 40 dakika sonra taksi geldi. O kadar bekledim ki sinirle taksiye binip "Beyefendi bu kadar bekletmenizin amacı nedir? Hayır madem geç geleceksiniz, başka taksi yönlendirin beklemek zorunda mıyım ben bu kadar saat?"çantamın içinde telefonumu ararken telefonumu ofiste unuttuğumu fark ederek ufak bir küfür savurdum. Takisici "Beklemek istemiyorsan kendine araba al o zaman orospu! Gecenin 1'de dışarıda ne diye sürtüyorsun?"
Dur bir dakika ne ne? Bana orospu mu demişti o?
"Hadsiz herif! Sen kimsin?" Diyerek beklemediği bir anında saçından kavradım, ve kafasını direksiyona birkaç kez vurdum. Tam kapıdan çıkacağım esnada saçıma asılarak beni ön koltuğa doğru çekti ardından
"Seni kaltak!"
Diyerek beni dışarı attı anın şoku ile neye uğradığımı şaşırdım.Adam tam üzerime doğru eğilip bana yeniden vuracağı esnada bacak arasına sağlam bir tekme geçirdim ve kendimi geriye doğru attım. Yaşadığı kuyruk acısıyla bana saldırmak için yeniden harekete geçeceği esnada gürültülü bir sesle bir araba sokağa girdi ve hızla taksiye çarptı. Taksicinin dikkati dağıldığı esnada kendimi toparladım ve sol yanağına yumruğumu geçirip onu üzerimden attım, şoku atlatamamışken çarpan arabaya doğru bakacaktım ki
Ofise çıkmam gerektiğini kendime hatırlattım. Acele ile ayağımdaki topuklularla merdivenleri çıkarken sendeledim ama umursamadım elime topuklu ayakkabılarımı alıp hızlıca yukarı çıktım çantamın içinde anahtarlarımı ararken hızlı davranmıyordum çünkü vaktim vardı. Anahtarı ararken aklıma aşağıda düşürmüş olma ihtimalim geldi hızlıca aşağı indiğim esnada merakımdan taksici ve çarpan arabayı da kontrol ettim. Çarpan siyah arabada pek hasar yoktu ama taksi berbat haldeydi o adama müstahaktı! Peki siyah araba ne ara park edilmişti? Önemsemeden anahtarımı aramaya devam ettim ileriye doğru bir adım attığımda bir şıngırdama sesi ile ayağımın dibindeki anahtarı aldım. Yürüyerek yukarı çıkacağım esnada ayağıma taş batması ile sendeledim ama umursamadan merdivenleri çıktım ve kapıya doğru yöneldim, anahtarı deliğe takacağım esnada içeriden bir eşyanın kırılma sesi geldi.Ofisimde bu saatte kim vardı böyle?! Polisi aramalıydım ama telefonumu içeride unutmuştum... Bu yüzden sessiz olmaya çalışarak topuklu ayakkabılarımı kapının kenarına bıraktım, parmak uçlarımda kapıya yönelerek sakin ve ses çıkarmayacak bir şekilde kapıyı açtım. Dövüşmek konusunda fena sayılmazdım ama içerideki kişinin nasıl biri olduğunu kestiremediğimden köşe sehpanın üzerinde duran vazoyu elime alarak çalışma odama ilerlemeye başladım. Bunu yaparken olabildiğince sessiz ve temkinli olmaya çalışıyordum. Etrafı kontrol ederken arkamdan bir çıt sesi gelmesi ile arkama doğru bir tekme savurdum.
Arkada kimse olmadığını anlayınca sesin geldiği yöne doğru hızlı ama temkinli adımlarla ilerlerken karşıdaki camın açık olduğunu ve yerde duran kan damlalarına rastladım şoku atlatmaya çalışırken korkuluklara doğru ilerlediğimde yerde gördüğüm gibi kan damlaları dikkatimi çekti ve korku ile ağzımı kapattım. Aşağı baktığımda kimse görünmüyordu kendimi toparlamaya çalışırken bir yandan da polisi aramak için ofisin içinde telefonumu arıyordum. Lavaboya doğru ilerediğim esnada telefonumun orada olduğunu hatırladım ve kendimden emin bir şekilde telefonumu direkt aldım tam durup polisi aracağım esnada bir el beni kendine çekip lavabonun kapısını hızla kapatıp kitledi. Elimle anahtarı ararken o çoktan çevik bir hareketle anahtarı cebine atıp kollarımı sıkıca kavramıştı bile. Korku dolu gözlerle karanlıkta yüzünü seçmek için ona doğru elimi uzatıp yüzünü zihnimin derinliklerine kazımaya çalıştım şikayetim için her bir dokunuş bir delil ve bu kişinin bulunma ihtimali demekti. Elim alnından başlayıp kaşlarına, oradan göz kapaklarına inerken o da gözlerini kapatmıştı içerideki sessizlikte sadece hızlı nefes alış verişlerimiz duyuluyordu. Elim yanak kısımlarına ineceği sırada diğer kolumdaki eli sıkılaşıp canımı yakmaya başladı ama konuşmuyordu. Elinden kurtulmak için dizine tekme attığım esnada acıyla beni kapıya daha sert çarptı ve sonrasında ayağıma çelme takıp dengemi kaybetmemi fırsat bilerek beni geriye doğru itti ben yere düşerken ne olduğunu anlayamadan kapıyı kapatıp beni lavaboya kitledi. Kahretsin! Beni lavaboya mı kitledi o manyak!? Sinirimden kapıya bir tekme savurdum ve bağırarak;
"Beni burada bırakamazsın!" diye kapıyı yumruklamaya başladım. "Hey, sana diyorum Orospu çocuğu!" Sinirimden bir kez daha "Lanet olsun!" diye bağırdım ve kapıya arkamı yaslayarak oturmaya başladım anlaşılan gecem burada geçecekti.

Erkek karakterin anlatımıyla;
Görüşme ayarlamak istediğim psikoloğum belliydi adresini bulmak epey bir zaman almıştı ama 4 gün önce bunu halletmiştim. Bir yandan etrafı kontrol ediyor bir yandan da aldığım bıçak darbesine elimle tampon yapıyordum. Umarım beni bulmazlardı. Çakır soyadını illegal işlere bulaştırmamam gerekiyordu ama artık çok geçti. Nasıl yaralandığımı aldığımı ve neden tam olarak bu kadının ofisinde olduğumu siz de merak ediyorsunuzdur. Gelin en baştan başlayalım.

Ayaz temsili fotoğraf;

Ayaz temsili fotoğraf;

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

AYAZ ÇAKIR

2 gün önce

Ben Adli Tıp Uzmanı Ayaz Çakır yaşadığım duygu bozuklukları yüzünden hastalar ile sözlü iletişim kurmak benim için çok zor bir hal alıyor yaptıklarımın farkında olamıyorum çoğu zaman... Bu yüzden ben de arkadaşım Kaya'nın önerisi ile kendime bir psikolog arıyordum. Çünkü artık bu işime bile yansıyor. Kaya bana 1 hafta önce Sahra Korel adlı psikologtan bir görüşme ayarladığını söyledi. Durumumun farkındaydı ama fazla dile getiremiyordu. Ben de Sahra'yı takip etmeye başladım. Çünkü güvenmediğim birinin yanına psikolog diye gidemezdim değil mi? Belki bazılarınız beni anlar. Çünkü birine güvenmek sandığınız kadar kolay bir şey değil. Bugün ofisine girip neler var neler yok diye bakacağım acele etmeliyim çünkü aynı zamanda yarın otopsisi yapılması gereken birkaç hastam var. Ölü insanlar ile sanırım diri olanlardan daha iyi anlaşıyorum. Kafamdaki sesler sürekli beni kızı takip etmem ve onu özel psikoloğum olması için teklifte bulunmam için sürekli aklımı çelse de biraz bekleyip beni gözlemlemesine izin vermeliyim. Belki de hiç beklemem. İçimdeki duyguları, heyecanı, hislerimi bastırmak benim için gerçekten çok zor daha önce hiç böyle hissetmemiştim! Lanet olsun onu görmeliyim. Ayağa kalktığım gibi üzerime siyah boyumu tam kapatan uzun yakalı kabanımı geçirdim ardından yakalarını yukarıya doğru kaldırarak Sahra'nın ofisine gitmek için yola koyuldum. Arabaya bindiğim gibi marşa bastım ve hızlı bir şekilde sürmeye başladım. Ofisinin yakınlarına geldiğimde fazla göze çarpmayan bir yere arabayı park ederek içinde Sahra'nın gelmesini beklemeye başladım.
"Hadi çık artık şu lanet ofisten." Sadece benim sıkıntılarımla ilgilenmediğini bilmek beni deli ediyordu. Yarım saat çıkması gereken saatten geç çıkmıştı. Normalde saat 9 veya 10 gibi iş yerini kapatıp çıkardı. Dışarıda bir taksi onu bekliyordu. Merak edip yukarı çıkmak için hazırlandım. Nereden çıkabileceğimi düşünerek etrafa bakınmaya başladım ve Bingo! Yangın mervideni. Merdiveni fazla zorlanmadan parmak ucuma yükselip kendime doğru çektim. Merdiven bana doğru aşağı inerken ben de birkaç kez etrafı kolaçan ettim, ardından yukarıya doğru tırmanmaya başladım. Onun ofisi ikinci kattaydı ve arka cepheye baktığı için hiçbir bina yoktu o yüzden rahatlıkla balkondan içeri girecekken ayağım kaydı ve balkon korkuluklarının paslı demiri karın bölgemden kasıklarıma doğru bir yol çizdi.
"Siktir!" diye fısıldadığımda kendimi son gücümle balkona doğru attım. Nefes alıp verirken bir yandan kaşkolum ile yarama baskı yapmaya çalışıyordum. Bir an önce ofise girip llk yardım çantasındakilerle elimden geldiğince pansuman yapmalıyım. Cam kapıya doğru ilerlediğimde zaten açık olduğunu gördüm ardından içeriye girer girmez sürgülü kapıyı kapatıp perdelerini çektim. Derin derin nefes alıp verirken ilk yardım kutusuna doğru ilerleyip bandaj, sargı bezini kenara bıraktım ve tişörtümü alt kısımlarından tutarak çıkarttım zaten yırtılmıştı ve tam o esnada anahtarın kapıyı açmak için uğraştıran tıkırtısını duydum. Ve siktir tentürdiyotu unuttum! Hızlıca çiçekli vazonun yanındaki tentürdiyotu alacakken papatyalar dikkatimi çekti. "Papatyaları seviyor demek ki" diye acele ile geçirdim içimden. Ve kapı aralandığında hızlı hareket etmem ile camdan vazo ve içindeki çiçekler yeri boyladı. Bana doğru gelen adım sesleri ile arkamı döndüm.
"Siktir." işte şimdi kelimenin tam anlamıyla sıçmıştım.

GECENİN SIRLARI Where stories live. Discover now