İkinci bir arabaya gerek duymayarak aynı arabaya ile gitmeye karar verdikleri için Meyra'nın arabası ile yola çıkmışlardı ve dj'liği de İclal üstlenmişti.

Meyra kırmızı ışıkta duruncu yaklaşmanın verdiği gerilim ile müziğin sesini hafifçe kısarak "Alp benim kliniğime gelmişti." diye konuştu.

İclal bunu tahmin ediyordu zaten ama detayları da merak ediyordu. Meyra anlatmadığı için kurcalamamıştı sadece.

"Ne konuştunuz?"

"Aslında bir şey konuşmadık. Ben sadece artık konuşacak bir şeyimiz olmadığını söyledim kendisine."

İclal başını onaylarca sallayarak "Artık onu sevmediğini söyledin yani." diye konuştu, emin olmak için.

"Evet."

Sonrasında vicdan azabı çekmek istemediği için "Bu oyun seni zorlayacak mı?" diye sordu İclal.

"Zorlamaz ama."

Merakla "Ama?" diye tekrarlayınca İclal, Meyra sıkıntıyla oflayarak "Kalbime pek güvenmiyorum." diye söylendi. Ya içinde öldürdüğü duygular hareketlenirseydi? Onu affetmek kendine haksızlık olmaz mıydı? Hem güvenemezdi ki.

"Seviyor musun?"

Meyra direksiyonu sola doğru çevirirken aynı zamanda da "Bilmiyorum." demişti. Hiçbir şeyden emin değili.

"İstersen vazgeçebiliriz."

Onaylamazca başını sallayarak "Buna gerek yok. Sadece sıkıntımı anlatmaya çalışıyorum İclal." diye sitem etti Meyra.

"Ben anlayamıyorum ama."

"Ben de anlamıyorum ki. Sadece içimde bir yerde böyle olmamasını isteyen bir taraf var. Yani aslında kırgın gibi. Böyle yaptığı için, bizim böyle olmamıza sebep olduğu için. Off bilmiyorum. Sadece olmayacağını biliyorum. Kendime haksızlık olur bu."

İclal yavaş yavaş Meyra'nın ne anlatmak istediğini anlayarak "Belki geçerli bir sebebi vardır." diye mırıldandı. Olsaydı bir şey değişir miydi ondan da emin değildi ama.

"Yoktur İclal. Kendimizi kandırmaya yer aramayalım. Yani en azından benim için öyle."

İclal ekstra bir şey söylemeyerek gözlerini camdan dışarıya doğru çevirdi. Tam şuan farkettiği bir şey vardı. Alp'in yaptıkları yüzünden unuttuğu ama şuan hatırladığı. Onun bir abisi vardı. Bir zamanlar çok sevdiği.

Arabanın durması ile bakışlarını yoldan çekerek arabanın kapısını açtı İclal. Meyra da bu sırada anahtarı Vale'ye uzatmıştı.

Restoran'ın merdivenlerinden yukarıya çıkarak içeriye girdiklerinde rezervasyonları olan masayı söyledikten sonra kabanlarını uzatmışlardı. Garson kendilerine masaya gösterdiğinde ise Alp ve Ömer'in çoktan geldiğini görmüşlerdi.

Masaya doğru ilerlerken Meyra kendisine ısrarla bakan adama bakışlarını değdirmiyorken İclal'de gayet nötr bir yüz ifadesi ile masaya kısaca göz gezdirerek garsona teşekkür etmişti.

Masanın yanına geldiklerinde İclal direkt yerine otururken, Meyra "Merhaba." dedikten sonra elini Ömer'e doğru uzatarak "Meyra." demiş ve kendisini tanıtmıştı.

Ömer kendisine uzatılan eli sıkarken "Ömer." diye de karşılık vermişti.  "Adınızı çokça duymuştum zaten tanışmak da bugüne kısmetmiş."

Ömer'in söylediklerinin üzerine Alp, ayağı ile Ömer'i dürterken, Ömer istifini bozmadan yalnızca omuz silkmişti.

Meyra ise yerine otururken "Bazıları mahalle teyzeleri gibi yanında olmak varken arkasından konuşmayı daha çok sevdiğindendir o." dedikten sonra çantasını sandalyesinin kulpuna asarak bakışlarını pür dikkat kendini izlediğinden emin olan Alp'e çevirmişdi.

YILLARIN ACISIWhere stories live. Discover now