38 - SİNSİ MASKELER

Start from the beginning
                                    

Sonra yatağın üzerinde gözleri tavana dikili olan Gilda'ya döndüm. Onun ifadesiz yüzü yutkunmama sebep olurken tek dileğim iyileşebilmesiydi. "Gilda..." Bu sessiz girişim yine de bana çok gürültülü gelmişti. Ona doğru atılan her adım zemini çatlatıyordu. Tavan başıma dökülüyor ve çaresizliğim kapıları üzerime kapatıyordu. Boğuluyordum. Vücudunu örten tek şey ince hastane çarşafıydı. Göğsünün üzerine çekilen çarşafın dışında kalan, mor ve çürüklerle dolu kolları, omuzları, ve onun narin boynuydu. Yarısı dişlenmiş ve yer yer ısırık izleriyle dolu boynu. Yüzü... Tekrar adını söylemek istediğimde hain boğazım çoktan kupkuru kesilmişti. Hâlâ tam olarak temizlenemediği, sadece yaralarının üzeri silindiği belliydi. Kumral saçları kanın koyu tonlarıyla kurumuş ve birbirine girmişti.

Geldiğimizi fark etti. Yutkunduğunda titreyen boynundan ve ıslanan gözlerinden anladım. Fakat tepki vermedi. Eline dokunmak için uzandım. Elim de yarı yolda kaldı. Tutamadı elini, dokunamadı. Sorumlu hissediyordum. Bana güvenen ve ülkeme yeni bir hayattan çok daha fazlası için gelen bu kızın hayatını böyle mahvedeceğimi bilseydim, gelmesi için zorlamazdım. Dönemeyebilir, orada çürüyüp gidebilirdi. Bu düşünceler yüzümü buruştururken onun gözleri hâlâ bana dönmemişti. "Gilda... İyi olacaksın, her şey düzelecek." Saçma sapan sözler... Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ancak adını söyledikten sonra parmaklarım elini tutabilmişti.

Beni bu işkenceden kurtaran Medusa oldu. "Merak etme Gilda. O Walter şerefsizi burada. Sana yaptıklarının bedelini ödüyor." Leyan sessiz kalmaya devam ediyor ve Medusa'nın biraz arkasında kalarak Gilda'nın yaralı yüzünü izliyordu. Gilda buna da tepki vermedi. İrisin merkezine doğru kehribara dönen rengin dışı yeşildi. Ela gözlerini süsleyen kirpik diplerinde biriken iltihap kapak üzerinde şişliğini korumaya devam ediyordu. En azından bir gözü öyleydi. Alt dudağını biraz kıpırdatması halinde hemen kanayacak kadar bir şişkinlik orada da vardı. Ama beni en çok yaralayan, hiç çözülmemiş ve zincirlerle gerilmiş kollarının işkence eserleriydi. Morarmalar esmer teni üzerinde siyaha dönmüştü.

Ahsen, Gilda'yı izleyen gözlerime baktı. "Enfeksiyonu vücudundan atmak için gereken ilaç tedavisi bugün başlayacak. Kesik izleri de her gün uygun pansumanlarla iz kalmayana dek devam edecek. Hayati tehlikeyi atlattı." Biraz teselli olacağını düşündüğü sözleri rahat nefes almamı sağlasa da Gilda yine mimik oynatmamıştı. Çok ağır parçalanmalar dışında yara izlerini onaran ilaç ve krem tedavileri gayet gelişmişti. Kwang'ın beni ilk gördüğü günü, kaskımın patladığı zamanı hatırladım. Yüzüme giren kırık cam parçaları da uygun tedavi ve pansumanlarla tamamen iyileşmişti. Doğa da yanıma yaklaşarak Gilda için bir şeyler söylemek adına dudaklarını araladı.

Her şeyi kestirip atan bir ses, "Teselli aramıyorum," dedi. Doğa aralanan dudaklarını konuşamadan kapattı. Onun narin sesinin yerinde buzlar vardı. Gilda'nın sesinden uzak bir ses... Gözlerim onun cümlesiyle irice açılırken eziyet gören ruhunun yaraları yüzüme çarptı. Görünenden daha derin yaralara sahip olduğunu yakından hissettim. Bakışlarım yere indiğinde konuşma cesareti gösteren yine Medusa oldu. "Sana ihtiyacımız var Gilda. Tekrar aramıza dönmene ihtiyacımız var." Medusa'nın ikna edici ses tonu duyulmaya değerdi. Fakat Gilda buna aynı heyecanla karşılık veremedi. "Kimsenin bana ihtiyacı yok." Tüylerim diken diken oldu. Öne eğdiğim başımı tekrar Gilda'ya bakmak için kaldırdım. Kaşlarımı çatarken elini tutmaya devam ettim. "Bu doğru değil. Bizim için savaştın. Bunu kimse unutmayacak. Birbirimizin ailesi olmadık mı? Lütfen, bunu bir daha söyleme." Sessizliği seçti.

Walter'ın yaptıklarından bir kez daha nefret ettim. Arkadaşımı getirdiği bu halden, nefret ettim. İfadesiz yüzünde bir kımıldama görmek için her şeyimi verirdim. Ama yapmadı. Leyan bir adım öne çıkıp çenesini dik tutmaya çalışarak, "Hiç yemek yedi mi?" dedi. Soruyu Ahsen'e yöneltmişti. "Midesini korusun diye ilaç vermiştim. Artık yiyebilir." Ahsen odadan çıktıktan sonra elinde bir tepsiyle geri döndü. Tepside çok yağlı olmayan ama hâlâ Kagatri'den kalan besinlerle yapılmış güzel yemekler vardı. Yatağın yanındaki masaya tepsiyi bıraktığında, "Onu kaldırmama yardım et," dedi. Bir hastane kıyafetini de üzerine geçirirken Gilda itiraz edecek sandım ama onu omuzlarından tutup oturtmamıza karşı koymadı. Tepsiyi önüne koyduğumda da, kaşığı eline verdiğimde de... Hiçbir şey demeden sessizce ve yavaşça önündekilerden yemek için kaşığını doldurdu. Sıcak çorbayı içmek için dudaklarına götürdü ve ilk yudumunda gözlerini kapattı.

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Where stories live. Discover now