4.Bölüm : Gözlem

25 8 0
                                    

"İnsan haber verme ihtiyacı duymaz mı ya?" diye sinirli bir şekilde konuşmaya başlamıştı Mert. Neden böyle sinirlendiklerini de anlamış değildim. Bir ihtimal ki unuttuğum zamanlarla ilgili olabilirdi. Emin de değilim ve sormaya da çekinmiyor değildim. 

"Ne ile ilgili ki?" diye sordum en sonunda. Ciddi bir bakışla bana bakmaya devam ediyordu Mert, "Hafızanın ne kadarı yok bilmiyoruz ama sen komaya girmeden önce ki bir iki sene biraz zor bir süreçti. Şu an ne kadarını anlatabilirim bilmiyorum ama sadece şunu bil, şu an hala bir tehlikenin içerisinde olabiliriz ki mektuba göre öyleyiz de." diye açıklamaya çalıştı Oğuz. Talya "Anlaşılan bitti sandığımız şeyler devam ediyor ve yeniden başlıyoruz." dediğinde başımda sancılar hissettim. Beynim bir şeyler demeye veya hatırlamaya çalışıyor gibiydi ama başarılı sayılamazdı.

"Şimdi ne olacak?" dedi Mert bize umutsuzca. Durumun ciddiyetini anlamak zor değildi, yüzlerine bakmak yetiyordu. Herkes sessizce oturup gergin gergin birbirine bakmaya devam ediyordu. Mert telefonunu çıkarıp birilerini aramaya başladı. Ayağa kalkıp bir sağa bir sola gidip geliyordu. Mektubun fotoğrafını çekip birine göndermişti ve cevap beklerken sağ sol yapmaya devam ediyordu.

 En sonunda beklediği aramayı almış olacak ki hızlıca telefonunu açıp konuşmaya başladı. Mektup ile ilgili konuşuyorlardı. "Abi biliyorum ama oturup nereye kadar bekleyebiliriz ya? Bende geleyim. Kim kim olacaksınız? O zaman bize bir şey dememişti, kendi gitmişti zaten ondan sonrasını da biliyorsun. Bana da haber ver o zaman. Tamam görüşürüz."

Yanımıza gelip tekrar konuşmaya başladı, "Bir polis arkadaşla konuştum siz ikiniz belki hatırlarsınız, Yasin esmer bir şey kısa boylu neyse işte onu aradım postacıyı, nerden geldiğini, kimin gönderdiğini falan sorgulayacak. Kameraları izleyeceklermiş, ona göre bize haber verecekler. Bizde burada oturup haber bekleyeceğiz. Sorusu olan?". Kimse bir şey demedi ve gerçekten dediği gibi oturup bekledik. 

Saatlerdir televizyonun karşısında oturmuş belgesel ve dizi izliyorduk. Her yerim uyuşmuştu resmen. Oğuz uyuya kalmış ve Talya da neredeyse uyuyacaktı. sadece Mert ve ben hala uyanıktık. Televizyonda bir dizi açıktı, adam karısını aldatmış ve şu an yanında bulunan kişi kardeşinin karısının kardeşi. Fena ilerlemiyor açıkçası, sürükleyici gidiyor. Ama bence gerçek hayatta yaşanma olasılığı ne olabilir ki bunun?

Artık içim şişti ve neredeyse patlayacaktım dizi izlemekten.  Ayağa kalkıp esnediğimde Mert dizi bırakmış bana bakıyordu. Mutfağa doğru ilerlediğimde bir bardak su doldurdum ve balkona doğru ilerledim. O sırada karşı binanın balkonundan izlendiğimizi fark ettim. Sakince bardağı tezgaha bıraktım ve Mert'in yanına oturup konuşmaya başladım, "Sakın direkt bakma ve bağırıp panikleme sessizce beni dinle, karşı binanın balkonundan burayı gözetliyorlar. Emin değilim ama ellerinde dürbün gördüm." dedim.

Sakince diğerlerini uyandırıp onlara da anlattım ve Mert hemen polisleri aradı. Polisler gelene kadar bekledik. Gitmediklerinden emin olmak için Mert ve Oğuz arada balkona çıkıp konuşuyorlarmış gibi yapıp onlara bakmaya çalışıyorlardı. Adamlar hala oradaydılar ve hala bizi izliyorlardı. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra polisler Mert'i aradı ve geldiklerini söyleyip binaya girdiler. Mert arayıp konum bilgilerini söyledikten sonra hepimiz balkona geçtik.

Adamların olduğu kata direkt bakınca adam panikleyip tahminimizce yakasındaki mikrofona bir şeyler dedi ve toplanmaya başladı. İçeriye polisler girmiş olacak ki arkasındaki kapıya doğru döndü ve polislere bakmaya başladı. Bir şeyler konuşmaya başlamışlardı ve adam ikna olacak gibi görünürken herkes silah sesi ile irkildi. Artık elimizde adam da yoktu.

Silah sesini duyduğum zaman başımda şiddetli bir ağrı ve kulaklarımda bir çınlama ile yere çökmüştüm. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Paniklemeye başladığım sırada Mert'in bacağına doğru tutunmaya çalıştım ama elim ayağım tutmuyordu resmen. Mert panikle başını bana çevirdi ve tek hamlede kucağına alıp içeri girdi. Vücudum bembeyaz olmuştu. Başımda ki ağrı azalsa da kulaklarımda ki çınlama hala geçmiş değildi. Gözümün önüne bulanık bir şeyler canlanıyordu ama ne olduklarını anlayamıyordum. 

Bilincimi birkaç saatliğine kaybetmiştim ve uyandığımda üçü de mutfakta konuşuyorlardı. Büyük ihtimalle benim için ve ileride başımıza ne geleceğini bilmedikleri için endişelilerdi. Açıkçası bende endişeliyim, ne olduğunu hatırlamadığım hatıralarım yüzünde onları da bu şeyin içine sürüklemek endişe vericiydi.

Uyandığımı fark ettiklerinde yanıma geldiler, Talya ateşim var mı diye bakmıştı ve bir ilaç uzatmıştı. İlacı alıp zar zor içtim ve biraz daha dikeldim. Hepsi bana bakıyordu ve hepsi de endişeliydi. Gözlerinden anlayabiliyordum. Zorlama bir gülümseme ile güldüm ve hepsine bir defa daha baktım.

Bir gün içerisinde bir insan ne kadar şey yaşayabilirse on katını falan yaşamış olabilir miyiz bilmiyorum ama bence yaşadık. Komadan yeni uyanmış biri için oldukça canlıydım. Ayrıca komadan yeni uyanan biri içinde oldukça fazla şey yaşadım. Bugünlük hareket sınırımı bence doldurmuş bulunuyorum ve uyuma hakkımı kullanmak istiyorum. 

"Uyuyalım bence artık. Bu saatte de insan gözetlemezler herhalde dimi?" deyip esnedim. Ayağa kalkıp odaların olduğu koridora girdim. "Eee nerede uyuyacaksınız?" dediğim de ciddi misin gibi bir bakış vardı yüzlerinde. "O zaman ben koridorun sonundaki odayı alıyorum." deyip gülümseyerek yanıma geldi Oğuz. Talya da ayağa kalkıp " Bende soldaki odayı alıyorum." dedi Oğuza bakıp sırıtarak. Mert, Oğuz ve Talya'nın yüzüne bakıp "Cidden mi?" dedi.  Her ikisi de evet anlamında kafalarını salladı. Bir şey anlamadığım için sadece onlara bakıyordum.

"Hadi sana gecelik bir şeyler veriyim." dedi Talya. Oğuz da arkamızdan kahkaha atıyordu. Dönüp arkaya baktığımda Mert hafiften gülümsüyordu. Talya bana kıyafetlerimi verip kendi de giyinmek için odadan çıkıp banyoya gitti. Bende beyaz bol bir kısa kollu ve altıma da geniş gri bir pijama giyinmiştim. Uyuyacağım odaya doğru girecekken Mert'in de odaya yöneldiğini gördüm. Bir an göz göze geldik. Hemen gözlerimi kaçırıp odaya girdim. Arkamdan da Mert girmiş, girdiğini fark etmediğim için bir anda arkamı dönünce ufak bir çığlık attım.

"O kadar korkunç muyum ya?" dedi gülerek. Anlamamış gibi davranıp kafamı iki yana salladım. "Seninle beraber mi kalacağız?" dediğimde kapıyı kapatıp bana döndü, "Ne oldu prenses beğenemedin mi beni?" dedi ve sırıtmaya başladı. Donakalmıştım resmen, beklemediğim bir cevaptı. Bir anda üzerindeki tişörtü çıkarmaya başlayınca şaşkınlığımın yanına utanma hissi de katılmıştı. Şoktan çıktığım gibi gözlerimi ve özellikle kızarmış yüzümü kapattım ve hızlıca arkamı döndüm. Mert'in sessizce güldüğünü duyabiliyordum. Gözlerimi kapatmış olmama rağmen nedense Mert'in "vücudunu" görmeye devam ediyordum. 

Biraz daha kızardıktan sonra omzumda bir el hissettim, yavaşça beni kendine doğru çevirdi ve ellerimi yüzümden çekip yüzümü incelemeye başladı. Gülüşünden anladığım kadarıyla bu halim onun için oldukça komikti. Biraz daha bakmaya devam edip "Korkma yemem seni gece." dedi ve yatağa doğru ilerledi. Olduğum yerde kalakalmıştım. Biraz daha bekleyip yatağa doğru ilerledim ve yavaşça içeri girdim. Sırtı bana dönüktü, saçları dalgalı gibiydi biraz da kıvırcığa kaçıyordu. Size anlatamam ama parfümü çok güzel kokuyordu, acaba ne kullanıyor? 

Mert'i ilk gördüğüm zaman benim olması gerekiyormuş gibi hissettim. Hala da öyle hissediyorum ama arada yaptığı soğuklar yüzünden hislerinden emin olamıyorum. Zamana bırakmam lazım. Aslında şu an ki durumumuzu bile zamana bıraktık, ileride Mert ile ne olacağını zamana bırakmam da sorun olmazdı herhalde... 

Gizli Saklı - 1 & 2Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ