1.0

45 11 16
                                    

"Enfes görünüyorlar!"

Bayan Park'ın söylediği cümle ardından Eunchae ağzı kulaklarına varana dek gülümsemişti. Eunchae hayatında ilk kez Riki ile beraber Japon pankeki denemişti. Tüm püf noktaları Riki'den dinleyerek ve onu dikkatlice izleyerek yapmıştu pankeki.

Pişirmeyi sadece Eunchae'ye bırakmış, tezgaha yaslanarak ocak başındaki Eunchae'yi izlemişti.

Hatta bir süre sonra Eunchae ocaktan aldığı pankekleri tabağa koyduktan sonra kendisini kocaman gülümseyerek izleyen Riki'yi fark etmişti. Ortada komik hiçbir şey olmadığına emin olsa da Riki'nin neden bu kadar gülümsediğini anlamamıştı.

"Neye gülüyorsun, komik mi oldular?" Eunchae bu soruyu sormuştu çünkü Riki'nin ortada komik bir şeye güldüğünü düşünmüştü. Riki ise Eunchae'nin sorusu ile kendine gelmişti ve "Hayır, gülüyor muydum?" diye sormuştu. Bu soru Eunchae'ye değil kendisine sorulmuş bir soruydu.

Eunchae sadece gülmüş ve pankeklerle dolu tabağı masaya bırakmıştı. Ardından da Bayan Park ve ardındakiler girmişti mutfağa.
"Senin de ellerine sağlık Bayan Kobayashi!"
Bayan Park gülümseyerek bu sefer hizmetçiye döndüğünde hizmetçi gülümseyip teşekkür etmişti. Herkes masadaki yerini aldı. Jay masada yoktu ve Bay Nishimura derin bir iç çekerek Jay'in sandalyesine baktı. "Yine oyun oynadı bütün gece demek, yarın kesin gelmesi lazım."

Riki ve Bayan Park kafa salladılar.

Herkes kahvaltısına çoktan başlamıştı. Jay uykulu halde birkaç dakikanın ardından girmişti mutfağa. Bayan Park ciddiyetle konuşmuştu. "Elini yüzünü yıka, öyle gel Jay."

Jay kafa salladı. "Pekala!"
Jay geri lavaboya döndü ve masadakiler kahvaltılarına devam ettiler.

...

"İnanmıyorum, ağlıyor musun?"

Riki'nin şaşkınlık dolu sorusu üzerine Eunchae içinde tuttuğu hıçkırıklarını bıraktı bir bir. "Baksana, nasıl aşık adam kadına!"

Eunchae'nin isteği üzerine bu sefer televizyondan romantik ve dram konulu bir film açmışlardı ve Riki filmin yarısından itibaren uyuyakalacakmış gibi izlemişti. Yarı uykulu halinden çekip alan, ayıltan da Eunchae'nin kendini sıkmaktan ve hıçkırıklarını tutmaktan ötürü kabaran göğsüydü. Sanki bir kalpmiş gibi pıt put atıyordu göğsü, hıçkırıklarını tuttuğu için.

Eunchae biraz olsun dindiği ağlamasıyla Riki konuştu. "Bunlar sadece filmde olur, biliyor musun? Gerçek hayatta bu kadar duygusal erkek bulamazsın!"
Eunchae inanmayarak kaşlarını kaldırmıştı. Riki omuz silkti. "Gayet ciddiyim. Bak, sana bu kadar seven erkek yok demedim. Bu kadar duygusal yok. Genelde bir kızı elde edemedik diye oturup ağlamayız, elde etmek için elimizden geleni yaparız. Savaşmak, çabalamak, uğraşmak doğamızda var."

Eunchae burnunu çekti sakince. "Nasıl yani? Hiç, bir kızı elde edemedik diye üzülmez misiniz? Sen mesela, hiç, bir kız için ağlamadın mı?"

Riki başını iki yana salladı. "Aslına bakarsan, benim ömrüm ara sıra beğenmekle geçti. Kimseyle karşı duygusal bir şey hissedecek kadsr uzun zaman geçirmedim."
Eunchae dudaklarını büzdü, üzülmüştü Riki için. Ama Riki kendine üzülmekten çok kendini zapt ediyordu o an. "Üzüldüm senin adına. Yani hayatının hep monoton olmasına."

Riki omuz silkti. "Mecburuz. Abim de ben de aynı lisede okuduk. Prestijli, her öğretmenin her öğrencisini velisine kadar tanıdığı, ailelerin haftada bir kez mutlaka gidip çocuğunun durumunu öğrendiği, her velinin mutlaka bir iş sahini olduğu, çoğu zaman okulda sık sık intihar girişimlerinin olduğu bir liseden mezun olduk. Sonra da ailelerimizin işyerlerinde staja giriyoruz ve bir zaman sonra kendi işlerimize sahip olacağız. Ne edindiğim arkadaşlıklar, ne öğrendiğim limit, türev, integral... Hiçbir şey işe yaramadı."

Eunchae gülümsedi dudağının kenarıyla. "Dışarıdan her istediğine sahip olabilecek kadar zengin olmak tatlı geliyor insana ama her şeye sahip olunca sahip olamama duygusuna aç kalıyorsun bu sefer de. Yani, gerçekten her şeyin çoğu da azı da zarar derler ya. Çok doğru. Her zaman korkmuşumdur her şeyde çok çok iyisine sahip olmaktan."

"Ciddi misin?"

Kendisine tek kaşını kaldırmış soru sorar gibi bakan oğlana kafa salladı Eunchae. "Evet, çok ciddiyim. Fakirlikten korktuğum kadar zenginlikten, çok başarılı olmaktan korktuğum kadar çok başarısız olmaktan da korktum hep. Hayatta her şeyde en dengelisi en güveniliri oluyor."

Riki kafa salladı. "Haklısın."

"Sen peki?"

Eunchae kaşlarını kaldırdı bu sefer. "Ben... derken?"

"Sen hiç aşık oldun mu birine?"
Eunchae, Riki'nin sorduğu soru üzerine bir süre halıyu izledi. "Aşk diyemem ama birini takıntı haline getirmiştim lisedeyken."
Riki dikkat kesildi bu sefer. Eunchae, Riki'nin gözleri içine bakarken konuştu. "Daha lise birinci sınıfken sadece okulun koridorunda karşılaştığım bir oğlan vardı. Her karşılaşıyorduk ve bakışıyordur bazen. Bir süre sonra ben ondan hoşlanmaya başlamıştım ve o da ara sıra benim sınıfıma gelip bana bakıp geri dönüyordu. Sonra bir öğrendim ki sevgilisi varmış meğer. O sene kendimi kandırıp durmuştum, beni seviyor o kızı sevmiyor, diye. Çok kısa sürmüştü ilişkileri, bu yüzden de kendimi tasdikliyordum durmadan."

Riki dikkatle dinliyordu hala. Hiç sesini çıkarmamıştı. Eunchae güldü. "O zamanlar üzücü bir durumdu ama şimdi resmen çocukluktan ibaret olduğunu anlayabiliyorum. Lise ikinci sınıfta o çocuk kendine neredeyse her ay sevgili yapacak başka bir kız bulurken ben ona bakmaya o da bana bakmaya devam ettik. Ben de ergenlikten ötürü sanırım, ona kanmaya devam ediyordum. Zaten lise üçüncü ve dördüncü sınıfta hiçbir şey yaşamadım."

Riki kafa salladı. "Anladım."

Eunchae kaşlarını çattı. "Moralin bozuldu sanki, yanlış bir şey mi söyledim?"
Riki zorla gülümsedi. "Hayır, iyiyim."

Eunchae hiç emin değildi Riki'nin iyi olduğundan ama yine de gülümsedi. "Anladım."

Riki kaşlarını kaldırdı. "Eunchae, gerçekten ona karşı bir şeyler hissediyor musun?"

Eunchae gülerek başını iki yana salladı. "Hayır, tabii ki! Bir şey hissetsem emin ol bu kadar açık anlatacak kadar cesaretli olamazdım."

...

"Abi, sen bugün kahvaltıya geç kaldığın için arka koltuğa geçeceksin."
Riki dudağının kenarıyla gülümseyerek söylemişti bu cümleyi ve Jay sesini çıkarmadan kabul edip oturmuştu. Riki, normalde böyle bir cümleden ötürü Jay'in kendi canını okuyacağına emindi. Eunchae ön koltuğa, Riki de şoför koltuğuna geçmişti.

Evlerine çok da uzak olmayan basketbol sahasına gideceklerdi. Herhangi bir durumda hızlıca arabaya binip kaçabilmeleri için bu sefer arabayı basketbol sahasının yanına park edeceklerdi, böyle anlaşmışlardı.
Arabanın camını açtı Eunchae, derin derin nefes aldı. "Dışarı çıkmak bile o kadar önemliymiş ki!"

Eunchae dışarıdan aldığı soğuk havanın tadını çıkarırken Jay yüzüne çarpan soğuk rüzgardan dolayı üşüdüğünü söylememişti.

Birkaç dakikanın ardından varmışlardı ve yanında duran topu kollarıyla sarıp arabadan indi Jay. Ardından da Eunchae ve Riki indiler beraber.
"Süper ya!"

Riki'nin heyecanlı hali Jay ve Eunchae'yi güldürmüştü. Beraber, diplerinde duran sahanın kapısından içeri girdiler. Aslında Eunchae açısından son derece tehlikeli olan bu bölge, kaçmalarının olanağı olduğu için çok da sorun teşkil etmiyordu.

Jay elindeki topu Eunchae'ye attı. "Başlayalım madem."

Eunchae kafa salladı. Elindeki topu Jay ve Riki arasında atıp ilk tutan kişinin takımından olmayı bekledi. İlk topu tutan kişi Jay oldu ve Eunchae Jay'in takım arkadaşı oldu.

Oyun başladı ve birkaç dakika güle oynaya devam ettiler. Öyle koşup eğlendiler ki sahanın teline çarpan kadın ancak o zaman çekti dikkatlerini. Eunchae tellere çarpan kadını gördüğü anda haykırdı şaşkınlıkla.

"Kazuha!"

die ;; niki + eunchaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin