Taze Fasulye...

113 22 32
                                    

"Hadi siz yerleşin de biz de oğlumla markete gidip biber alalım." Selçuk bey Boranın omzuna kolunu attığında Nilüfer hanım da şaşırmıştı. "Hayatım, ne biberi?" Selçuk bey Boranı da alıp dışarı çıkarken seslendi. "yeşil biber." Yeşil elma çekti canım... Buğra birden Selçuk beye seslendi. "Yeşil elma da alsana babacıkımm." Selçuk beyin yüzü ekşidiğinde herkes kahkaha atmıştı. "Babacıkım ne lan, ayı yavrusu. İyi alırım. Bir şey isterseniz yazarsınız." Büyük ihtimalle Boranın kafasını dağıtmak için çıkmışlardı. Umarım elmayı alırdı. Buğraya teşekkür eder gibi baktığımda eliyle işaret etti. "Gel bakalım, odaya yerleştirelim seni." İki çantayı arabadan çıkarmıştı sanırım, yerdeydi. Onları alıp odaya geçti bende arkasından geldim.

"Ben burada yatıyorum normalde ,burada da Boran yatıyordu. Onu diğer sahaya postaladığımıza göre burada sen yatabilirsin. Olur mu?. Oda çok güzeldi. Işıklandırmalara bayılmıştım , kesin gece çok hoş duruyordur. Bir gün öncesine kadar bırak böyle bir odayı böyle bir yatağım bile yoktu. "Bak bu dolap tamamen senin, istediğin gibi düzenleye bilirsin." Ben eşyalarımı yerleştirirken Buğra da çantamla uğraşıyordu. Birden bağıra verdi. "Baran!" Ne yaptım lan ilk dakikadan?

"Ne oldu?" Elinde çizimlerim vardı. Şimdi poku yidik. "Bunları sen mi yaptım?" Başımı salladığımda hızla odadan çıkıp oturma odasına geçti. Onu takip ettiğimde resimlerimi annesine gösteriyordu. Benden habersiz böyle bir şey yapmasına sinir olup kağıdı elinden almıştım. "Benden izinsiz bunu yapman ne kadar doğru?"

Rezil olmuştum onun yüzünden. Daha geliştirmemiştim ki kendimi. Keşke hiç demeseydim ama illa görürdü. Nilüfer hanımın yüzündeki şok silindiğinde bana yöneldi. "Boşuna abine kızma, çok güzel çizmişsin. Senin yaptıklarını da hesabımda paylaşabilir miyim?" Nasıl yani? Bacım yavaş gel ben böyle şeylere alışkın değilim, kalpten giderim bak.

 Senin yaptıklarını da hesabımda paylaşabilir miyim?" Nasıl yani? Bacım yavaş gel ben böyle şeylere alışkın değilim, kalpten giderim bak

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Çizilen resim temsili.)

"Bilmem ki, rezil olurum. İyi çizemiyorum ki." Nilüfer hanım kıkırdayıp elimde tuttuğum kağıdı nazikçe aldı ve incelemeye devam etti. "Sanatçı hiç bir zaman eserini beğenmez."  Gülümseyip Buğraya döndüğümde utancımı gizleyemiyordum. Adama da boşuna bağırmıştım. "Ben birden sinir olunca o yüzden şey oldu işte. Bağırdığım için özür dilerim." Saçımı karıştırıp sorun yok dercesine göz kırptı. 

Odayı çok güzel yerleştirmiştik Buğra ile. Birkaç saat sonra Selçuk bey ile Boran geldiğinde hızla Selçuk beyin yanına gittim. "Gel, gel." Şaşkınlıkla beni takip ederken onu Buğra ile ortak olan odamıza getirdim. "Bak Buğra bana yardımcı oldu ve odayı düzenledik. Nasıl olmuş? Beğendin mi?" Şaşırmıştı. Güldüğüne göre beğenmişti bence. "Çok güzel olmuş burası ya. Ellerine sağlık benim oğullarımın." İkimizin de saçından öptüğünde Nilüfer hanım çağırdı. "Geliyorum hayatım. Çocuklar siz dersleriniz falan varsa onları yapın ben de akşam yemeğine yardım edip geleyim."

Beğenmişti. Güzel dizmiştik zaten.

 Güzel dizmiştik zaten

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Oda temsili.)

Akşam yemeğinde taze fasulye vardı. Nilüfer hanım benim için yapmıştı değil mi? Beni düşünerek yapmıştı. Çok güzel olmuştu. İkinci tabağı istesem çok mu ayıp olurdu? Ben bunu düşünürken Selçuk bey biten tabaklara tekrar doldurmuştu. Çok sevinmiştim. 

Ama Boran için aynı şeyi söylenemezdi. "Kimin aklına bu yemek fikri geldi ya? Sevmediğimi bilmiyor musunuz sanki?" Ben demiştim... Ama sadece seviyorum dedim yapın demedim ki. Nilüfer hanım hızla savundu beni. "Oğlum senin içinde mücver yaptık babanla. Çok seversin."  Ağız burun yapıp tabağındaki mücveri yemeye koyuldu. Bir daha bir şey demeyecektim. Ağzımı bile açmayacağım. 

"Ben sadece beğendiğimi söylemiştim ama Nilüfer hanım sağo_" Boran ayağa fırlayıp üzerime doğru geldiğinde  Buğra ile Selçuk bey ne olduğunu anlamamıştı bile. "Sen bir de ilk günden sipariş mi verdin, pezevenk herif!" Selçuk bey masaya vurup ayaklandığında fasulye tabağı masaya dökülmüştü. "Ben yapsın demedim oğlum, biraz sakin ol lütfen." Selçuk bey ayağa fırlayıp Boran'ın kolundan tuttuğu gibi odasına soktu. 

"Nilüfer abla, bir şey yapacak çocuğa. Git durdur gözünü seveyim." Buğra bey bana bir şey olmayacağını anlatsa da durmayıp odasına ilerledim. Kapı kitliydi. "Selçuk bey! Açın kapıyı, lütfen.  Bak ben bir şey demiyorum, üzülmedim de." Ses gelmedi. "Aç şu kapıyı!"  

Bir an sessizlik oluşsa da sonra hızla kapı açıldı. Selçuk beyi es geçip bizim ergenin yanına hızlı bir geçiş yaptım. Elleriyle yüzünü kapatmış ağlamaklı bir şekilde oturuyordu. Yüzüne mi vurmuştu? "Aç elini Boran." Buğulu bir ses duyuldu. "Git!" Aptal değneği. Hâlâ kuyruğu dik tutmanın derdinde. "Boran! Aç yüzünü koçum." Boran ellerini çektiğinde yüzü temizdi. Hiç, kızarıklık dahi yoktu. "Bir şey yaptı mı?" 

Benim telaşlı sorularımın yanında o anlamsız bakıyordu. "Ne yapacaktı?" E neden hızla odaya tıkmıştı ki onu? Selçuk beye döndüğümde duvara yaslanmış çenesini ovuyordu. Benim ona baktığımı görünce yanımıza yaklaşıp yatağa oturdu. "Sana tekrar söylüyorum. Ben hiç bir oğluma bu zamana kadar en kaldırmadım, kaldırmamda." 

Kesik nefeslerimi düzene sokan Nilüfer hanımın bana verdiği su bardağıydı. Elinden aldığım bardağı hızla kafaya diktikten sonra az da olsa sakinleşmiştim.  Selçuk beyin mahcup sesini duydum. "Ben sadece sakinleşmesi için odaya çağırdım. Yaptığının yanlış olduğunu anlatıyordum. Bağırmadım bile." Doğru söylediğini nereden bilecektim? Borana baktığımda gözlerini kaçırıp onay verdi. "Hem vursa da sana ne? İlk günden abi oldun sanma." Evet, bunları söyleyen Borandı. Teşekkür etmesini zaten beklemiyordum ama en azından düzgün davrana bilirdi. "Odamdan çıkın. Hemen." Odadan çıkıp yemek masasına ilerlediğimde yemeğin suyu örtüye iyice sinmişti. Tezgahtaki ıslak bezi alıp örtüyü silmeye başladım. 

Yeterince bela olmuştum başlarına bari bir yardımım dokunsun. 

Aradan iki saat geçti. Boran odadan çıkmamıştı ve Selçuk beyde son kavgadan sonra odasına çıkmıştı. Baran ben ve Nilüfer hanım sofrayı toplayıp içeriye geçtik. Aradan geçen sürede Baran telefonla ilgilenmiş hatta odaya geçip bağıra çağıra biriyle konuşmuştu.

Tam müdahale edecekken Nilüfer hanım ağzıma yeşil elma tıkıştırmıştı. Anlık şokla bakakaldığımda olmasan saçlarımı elleriyle taradı. "Akıl olsun oğluma." Duyduğum ile kahkahayı koyuverdim. "Elma mı akıl verecek?" Düşündü, düşündü ve tekrar düşündü. "Verir tabi. Hem anneyim ben sus bakayım." Tam elmanın akıl yapmadığını savunacaktım ki Baran bağırarak içeri gelip kendini koltuğa attı. "Orospu evladını salmışlar" Babamı mı?

Nilüfer hanım bıçağı Barana doğru sallamaya başladığında ikimizde tırsmıştık. "Bak bir gece ağzına o acı biberi sürersem görürsün gününü. Kardeşi kılıklı." 





Cam ParçamWhere stories live. Discover now