Bakışlarımı Karen'a çevirdiğimde ona baktığımı anlamış olacak ki o da bakışlarını bana çevirdi. Sorun yok dercesine göz kırptı. Acıyla tebessüm ettim.

"Bunun bedeli ağır olacak Francis, biliyorsun değil mi?'' Babamın sözlerinden sonra Francis, başını dikleştirdi.

"Yaptığın tuzağa karşılık olarak sayarsın o hâlde moruk.'' Vampirlerin yaptığı hataya rağmen onları savunmuştu. Babam ise alayla nefes verdi.

O esnada ambulansın sesi etrafa bir çığ gibi büyüdü. Gelen sesle Francis gözlerini arkaya çevirdi ve kafasıyla gitme zamanı olduğunu belirtmek adına işaret verdi. Ve ardından son kez gözlerini gözlerime kısa bir süre çiviledikten sonra ortadan kayboldular. Francis ortadan kaybolduğunda babamın manzarasına girmek zorunda kaldım. Ancak sadece göz ucuyla baktım ona. Ne ona bakılacak yüzü vardı, ne de konuşacak sözü. Başımı çevirdim ve Karen'ın olduğu tarafa doğru adımlayacakken babamın sesiyle adımlarım kesildi.

"Pişman olacağın şeyler yapıyorsun güzel kızım.'' Sinirle dişlerimi sıktım. Kafamı arkaya çevirmedim aksine karşıya diktim.

"Sorun yok. İlk pişmanlığım değil sonuçta.''

Daha sonrasında Philip'i ambulansa alıp hastaneye götürdüler. Geri kalanlarımız ise evlere dağılmıştı. Şimdi ise gecenin karanlığıyla beraber yatakta uzanıyordum. Fakat yalnızca uzanmakla kalıyordum ki gözlerime gram uyku girmiyordu. Kulaklarımda çınlayan insanların ölümün verdiği acı dolu inlemeleri, koca kurtların o dişlerin arasında bedenden ayrılmış bir kafanın oluşu,  Bradley'in korku dolu sesleri, gözümde beliren ambulansın kendine has ışıkları...  Sanılanın aksine ben güçlü değildim. Korkuyordum. Ve bu korkunun beni bitirmesinden endişe duyuyordum. Hayatım birden tepetaklak olmuştu. Ve ben o eski sessiz sakin olan hayatımı özlemiştim.

Yatakta bir o sağ bir sola dönüp dururken telefonumdan gelen bir mesaj sesiyle gözlerimi açtım. Saate baktığımda akrep ve yelkovan 2.15'i gösteriyordu. Kaşlarımı çattım. Bu saatte kim beni rahatsız etmiş olabilirdi ki? Hızla yatağın yanındaki komodinin üzerinde olan telefonu elime aldım.

Bilinmeyen numara: Aşağı in.

Bu da kimdi?

Ben: Kimsin?

Bilinmeyen numara: Sen mi inersin yoksa ben mi camdan geleyim insancık?

Ben: Francis?

Bilinmeyen numara: Hâlâ bekliyorum.

Ben: Numaramı nereden buldun?

Bilinmeyen numara: Sarışın kızdan.

Ben: Amy?

Bilinmeyen numara: Sanırım. Daha ne kadar bekleyeceğim? Ben sabırsız bir vampirim.

Ben: Geliyorum.

Bakışlarımı telefondan ayırıp şaşkınca duvara baktım.

Neden kalbim bu kadar hızlı atıyordu ki?

Sakinleşmek adına derin nefesler almaya başladım. Sonrasında daha fazla bekletmek istemediğimden yataktan kalkıp odanın kapısını yavaşça açtım. Evdeki herkes uyuyordu. Kimseye gözükmemeliydim. Yakalanırsam başım fazlaca ağrırdı. Yavaş adımlarla dış kapıya yöneldim. Açmadan önce kapını solundaki duvarda asılı olan aynaya bakıp kendime çeki düzen verecektim ki son anda kendimi durdurdum.

Ne yapıyordum ben?

İçten içe kendime bir sabır dilenerek kapıyı açtım. Tenime değen soğukla başta titrediğimde üstümün ince olduğunu henüz yeni idrak edebilmiştim. Fakat buna aldırış etmedim.

Kaderin YadigârlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin